Are you sure of that translate Turkish
398 parallel translation
Are you sure of that, sir?
Bundan emin misiniz, efendim?
Are you sure of that?
- Bundan eminmisin?
But are you sure of that?
Bundan emin misin?
- Are you sure of that?
- Buna emin misin?
- Are you sure of that?
- Emin misin?
- Are you sure of that?
- Emin misiniz?
Are you sure of that?
Emin misin?
Are you sure of that?
Bundan emin misin?
Are you sure of that?
- Emin misin?
- Are you sure of that?
- Buna emin misiniz?
Are you sure of that?
Ve ardından içinde ne kadar sıcaklık ve coşku hissettiğini... göreceksin ve mutlu olacaksın. Bundan emin misin?
- Are you sure of that?
- Bundan emin misin?
Are you sure of that?
Bundan emin misiniz?
Are you sure of that?
O kadar emin misin?
... up by the twin rock pass, the Jewels Pass... Are you sure of that?
- biraz daha batıda ikiz Rock Pass Julesberg de - emin misin?
I'm sure that you'll find this hard to believe, but the Blessed are behind all of this.
Buna inanmakta zorluk çekeceğinize eminim ama bunun ardında Kutsallar var.
- You are sure of that, Sherazade?
Bundan emin misiniz, Şehrazat?
I thought so, but just to be sure I'll tell you that the Palladists are a society of devil worshippers.
- Ben de öyle düşünmüştüm. Bahsettiğim bu paladistler, şeytana tapan bir topluluk.
I'm sure you are homesick for shabby palaces and gaudy cafés and the rest of the decaying things that represent Europe to you.
Eminim ki size Avrupa'yı hatırlatan sefil saraylar, cırtlak renkli kafeler ve diğer çürümüş şeyler vatan hasreti çektiriyordur.
- You are sure of that?
- Emin misin?
Are you that sure of tomorrow?
Yarından o kadar emin misin?
Are you sure that one of our girls is involved?
Bizim bayan elemanlardan biri olduğundan emin misiniz?
You're sure of that, are you?
Bundan emin misin?
Of course, but are you sure you should have done that?
şüphesiz, bunu yapmak zorunda mısın?
- Are you quite sure of that, sir?
- Bundan emin misiniz efendim?
I ain't sure, Colonel, that I wouldn't be doing an awful lot of people... a big favor by just letting you stay right where you are.
Emin degilim Albay, belki seni orada birakirsam... bir sürü insana büyük bir iyilik yapmiº olurum.
Now, I am sure there are some of you who don't want to see them do that.
Şimdi, eminim ki onların bunu yapmasını istemeyen birçok kişi var içinizde.
But still... I would like to be sure that this thing you are going to do... is good... and worthy of him.
Ama yine de, her ne yapacaksınız bunun iyi ve ona layık bir şey olacağından emin olmak istiyorum.
And, in fact, I'm so sure of it that I went downtown today and I signed some papers here that mean that you and I are gonna get married.
Aslında değiştirmek zorundalar. Bugün şehre gittim. Orada bazı belgeler imzaladım.
Mr. Pope, you are quite sure, of course, that you saw it in the first place?
Bay Pope, yılanı gördüğünüze emin misiniz?
I'm sure you will be interested in knowing that the soundtrack of the three commercial scenes tonight are available in the album
Bu gecenin üç reklamının ses bandının albümde yer alacağını öğrenmek isteyeceğinizden eminim.
I'm sure that all you fine people are interested in knowing just what portion of this new land will be your new home.
Eminim ki hepiniz yeni bir yuva kurabilmek için bu toprakların ne kadarı size pay edilecek merak ediyorsunuz.
And make sure you're careful of all these horrible diseases that are flying around.
Etrafında uçuşan bu illetlere karşı dikkatli ol.
Maybe you are so sure of yourself that you can take everything in without losing anything.
- Belki kendinden çok eminsindir. Belki hiçbir şeyi kaybetmeden her şeyi anlıyorsundur.
But if we can, that dosage of insecticide will be seventy times less dangerous, practically nothing at all! Are you sure?
Normal boyutumuza dönersek, böcek ilacının dozajı yetmiş kat tehlikesiz olacaktır, yani bir şey olmaz.
Are you sure that's the cause of it?
Sebebinin bu olduğundan emin misiniz?
- Are you sure of all that?
- Bütün bunlar doğru muydu?
Is that what you are not sure of?
Şüphe ettiğiniz şey bu mu?
- You are sure that's all of it?
- Bu kadar olduğuna emin misin?
Are you sure of that?
- Hayır.
You come here to make sure whether there was truly adultery because that would touch your manhood or your pride and even so, my heart and my eyes are glad of you.
Buraya benim gerçekten zina yapıp yapmadığımı öğrenmeye geldin. Çünkü bu senin erkekliğine ve gururuna dokunurdu. Yine de kalbimin ve gözlerimin senden memnun olduğunu bilmek istedin.
I wish I was as sure of that as you are!
Keşke senin kadar emin olabilsem!
Mr. Thomas, I'm sure you're aware of the fact... that, uh, times are hard.
- Bay Thomas eminim çok zor zamanlar geçirdiğimiz gerçeğini görürsünüz.
Are you sure that the captain will comply with your order in his present state of mind?
Kaptan'ın bu ruh halindeyken emrinize uyacağından emin misiniz?
Are you quite sure of that, sir?
Bundan emin misiniz?
- But you are sure that... the face you remember is the face of the defendant?
- Ama, hatırladığınız yüz sanığa ait, öyle mi?
Miss Edie, as long as there are chicken laying'... and truck drivin', and my feet walkin'... you can be sure... that I will bring you the finest of the fine... the largest of the large, and the whitest of the white.
Bayan Edie, tavuklar ürediği sürece... kamyon gittiği sürece ve ben yürüyebildiğim sürece... emin olabilirsiniz... Size iyinin en iyisini... büyüğün en büyüğünü ve beyazın en beyazını getireceğim.
You betray us even with a look, and as sure as there's a Devil in Hell... either me, or Brownie, or Struther, or one of our friends... of which there are many, will kill that boy.
Bir bakışla bile bizi ele verirsen, cehennemdeki Şeytan şahidim olsun ya ben, ya Brownie, ya Struther, ya da dostlarımızdan biri... ki bir sürü adamımız var, o çocuğu öldürür.
So now the police are sure you've killed your husband with the help of that guy...
Polis, sizin şu adamla birlikte eşinizi öldürdüğünüzden emin....... şu adamın yardımı ile...
Are you quite sure that none of yours are missing? Was?
Sizinkilerden biri olmasın?
By now, I'm sure that most of you are aware that something special has happened.
Şimdi, eminim birçoğunuz önemli bir şey olduğunun farkındasınız.