By the time i was translate Turkish
1,089 parallel translation
I got paid and by the time I was leaving, the money I got was only worth a half of its original value
Parasını da aldım. Ama dönerken, aldıklarımın yarısını çoktan harcamıştım.
By the time I was 10, playing baseball got to be like eating vegetables or taking out the garbage.
10 yaşına geldiğimde, beyzbol oynamak... sebze yemek ya da çöpü dışarı çıkarmak gibi bir angarya olmuştu.
I crawled backwards until I was two... but had Kennedy's inaugural address memorized by the time I was six.
İki yaşıma kadar sırtüstü emekledim ama altı yaşımdayken Kennedy'nin başkanlığı devralış konuşmasını ezberlemiştim.
But by the time I was cleared, the committee decided in your favor.
Ben temize çıkana kadar komite senin lehine karar verdi.
I practically ran the motel single-handedly by the time I was 15.
Oteli 15 yaşımdan beri ben tek başıma yönetiyordum.
By the time I was nine years old, I was walkin'and talkin'like the Duke.
Dokuz yaşındayken Duke gibi konuşur ve yürürdüm.
I mean, I figured by the time I was 30...
Çok çalışmama değecekti.
I could speak 4 languages by the time I was 15.
15 yaşımda 4 dil birden konuşuyordum.
By the time I was 12, I had read everything.
12 yaşıma geldiğimde, her şeyi okumuştum.
I'm the one who wanted to make captain by the time I was 35.
35'imde kaptan olmak isteyen bendim, hatırladın mı?
By the time I was 10... the attraction that females had for me... was becoming of some concern to my mother.
10 yaşıma geldiğimde kadınların bana karşı olan cazibesi annemi biraz kaygılandırıyordu.
By the time I was 12... I understood the obligation the Lord spoke of... to share one's blessings with those less fortunate.
12 yaşıma geldiğimde Tanrının sözünü ettiği, birisinin lütfunu daha az şanslı olanlarla paylaşma yükümlülüğünü anladım.
The time would just fly by when I was doing a picture.
Resim yaparken zaman akıp giderdi.
I was riding in a taxi for the first time, with my mother and Mr. Gantz by my side.
İlk kez taksiye binmiştim ve annemle Bay Gantz da yanımdaydı.
It was dawn by the time I broke the door down.
Gün doğmak üzereydi, kapıyı kırdım.
I was more impressed by the contents of my handkerchief the last time I blew my nose.
Geçen sefer burnumu sümkürdüğüm mendilimin muhteviyatı beni daha çok etkilemişti.
By the time I retired, I was the last of us still working there.
Emekli olduğum zaman,... bizim gruptan hala orada çalışan son kişi bendim.
By the time he was as old as I am now he was ancient.
O zamanlar benim şimdi olduğum kadar yaşlıydı... antikaydı.
The rear tyre blows up! By the time I got the damn tyre changed... It was so late...
Lanet şeyi değiştirmeliydim ama çok geç olmuştu.
As usual, by the time I arrived... there was no coffee left... and no water.
Geldiğimde kahve kalmamıştı. Su da yoktu.
By the time when I left this house,... I knew that there was someone behind starring at me
Bu evi terk ettiğim zaman,... arkamdan bakan birinin olduğunu biliyordum.
See, I was getting by fine in Inglewood, when my parents decided it was time to upgrade my education four weeks into the semester!
Bak, Ben Inglewood'da idare ediyordum, ailemin eğitimimi dönemin dördüncü haftasında geliştirme kararı aldıklarında!
Well, by the time I got here, he was already complaining... that he was down for $ 2,000.
Şey, ben buraya geldiğim sırada, o 2,000 dolar kaybettiğinden şikayet ediyordu.
By the time I grew up, there was $ 30 billion a year in cargo... moving through Idlewild Airport... and believe me, we tried to steal every bit of it.
Yetişkin bir adam olduğumda, Idlewild Havaalanı'nın yıllık kargosu 30 milyon doları buluyordu ve inanın bana, her bir parçayı çalmaya çalışıyorduk.
By the time I finished meeting everybody, I thought I was drunk.
Herkesle tanışma faslını bitirdiğimde sarhoş gibi hissediyordum.
By this time, I felt that there was something very profound and moving so I ran back to the house to get Francis.
Şimdiye kadar yaşadığım bu tecrübenin çok derin ve etkileyici olduğunu düşündüm.
By the time I got there, everything was blocked off.
Oraya vardığımda, her şeye erişim engellenmişti.
By the time we got here, I thought I was gonna have some kind of brain seizure.
Buraya geldiğimiz zaman... Beyin kanaması geçireceğimi düşünüyordum.
And I tend to reply by telling them a little story about the first time I was asked that question.
Ben de onların sorusuna, bana bu sorunun ilk sorulduğu zamanla ilgili tarihi hikayeyi anlatarak cevap vermeye çalışıyorum.
By the time I got to the end of the story he was so relieved we were alive, he couldn't care less about the car.
Hikayenin sonuna geldiğimde, bize bir şey olmadığı için o kadar rahatlamıştı ki, arabayı hiç düşünmedi bile.
We had such a good time by the time I got to the police garage, it was closed.
O kadar iyi vakit geçirdik ki polis garajına gittiğimizde kapanmıştı.
As I would start to speak or make a point... he would register his feelings not by voice but by a smile... but all the time he was using his hands and conducting.
Hepsi uzun cevaplar gerektiriyordu. Ne zaman konuşmaya başlasam duygularını konuşarak değil gülüşüyle gösterir ama eliyle de yönetme hareketlerini yapmayı ihmal etmezdi.
I was through medical school by the time your mom and I got serious.
Tıp okulunu annenle ben ciddi olmadan önce bitirmiştim.
He was on vacation the last time I dropped by.
Son geldiğimde de tatildeydi.
The images I saw during the time I was shut down were generated by a series of previously dormant circuits in my neural net.
Kapalıyken gördüğüm imajlar, sinir ağımda evvelden varolan, keşfedilmemiş devreler tarafından üretildi.
By the time I got back it was over.
Geri döndüğümde olan olmuştu.
We talked for a long time, and Deborah and I were near tears by the time it was over.
Uzun bir süre konuştuk,... ve Deborah ile ben, konuşma bittiğinde gözlerimiz dolmuştu.
By the time I got to the hospital, it was too late.
Hastaneye vardığımda çok geçti.
By the time I got back, Eric Thorpe knew I was the leak.
Geri döndüğüm an, Eric Thorpe sızıntının benden olduğunu biliyordu.
By the time he said, "Go," I was ten yards ahead.
Başla dediğinde, ben 5 metre öndeydim.
By the time the race was over, I had won. I was shocked.
Yarış bittiğinde, Kazanmıştım, şoke oldum.
The last time I saw the Defiant, she was dead in space and surrounded by Jem'Hadar ships.
Defiant'ı en son gördüğümde uzayda hareketsiz duruyordu ve etrafı Jem'Hadar gemiler tarafından çevriliydi. Sisko?
The last time I saw the Defiant, she was dead in space and surrounded by Jem'Hadar ships.
Defiant'ı en son gördüğümde uzayda hareketsiz duruyordu ve etrafı Jem'Hadar gemiler tarafından çevriliydi.
By the time Worf and I had reached the surface the village was gone.
Yüzeye ulaştığımızda köy yok olmuştu.
By the time I realized what was happening, they were already changing.
Ne olduğunu fark ettiğimdeyse, çoktan değişmeye başlamışlardı.
By the time I left there and high school I was cleaning three floors all by myself.
Oradan ve liseden ayrıldığımda tam üç kattaki odaları tek başıma temizleyebiliyordum.
By the time I got back from the kitchen she was dead.
Mutfaktan geri döndüğümde ölmüştü.
- By the time I passed them, he was gone.
Uzattığımda kaymıştı. - George.
Before the war, I was engaged to be married... but by the time it was all over that had changed.
Savaştan önce, nişanlanmıştım. Ama savaş bitmeden bu durum değişti.
By the time I got a new one, I was clean out of paper.
Arada yenisini buldum ama bu sefer de kağıdım bitti.
By the time I got out, he was tearing ass down Seventh Avenue.
Tezgâhın arkasından çıkmayı başardığımda o çoktan Yedinci Cadde'ye ulaşmıştı.