Come on to my house translate Turkish
90 parallel translation
Well, you come on over to my house for supper.
Pekâlâ, akşam yemeği için evime gel.
Would you like to come to my house on Sunday for lunch?
Pazar günü öğle yemeğine evime gelir misin?
Come up to my office and go out through the front of the house.
Ofisime gel ve ön taraftan çık.
Come on, we're going to my house, where we can be alone.
Hadi, benim eve gidiyoruz. Orada yalnız kalabiliriz.
Took 10 years to come to my house.
On yıldır evime gelmedin.
We can arrange it like this. On every full moon, her mother will come up to stay with her while I shut myself out of my house.
Evet, şöyle yapabiliriz : Her dolunayda, annesi kızının yanına gelir ben de geceyi dışarıda geçiririm.
I'd have been on your list, you wouldn't have come to my house.
Cebinden taşıdığın listende olmasaydım evime gelmeyecektin.
I've seen you do a lot of underhanded tricks but bringing your abuelita to my house at Christmastime, come on.
Saman altından çok su yürüttüğünü gördüm ama büyükanneni Noel'de bize getirmen... off tamam.
Come on. This is going to stop,'cause I will not allow this foolishness in my house.
Bu sona erecek, çünkü evimde böyle aptallıkların olmasına izin vermeyeceğim.
Come to the front door of my house right away.
Şimdi bizim evin ön kapısında gel.
Some nights, Jenny'd sneak out and come on over to my house, just'cause she said she was scared.
Bazı geceler Jenny gizlice dışarı çıkıp, benim eve gelirdi, çünkü korktuğunu söylerdi.
Gunther, you don't just come into my house covered with oil, smoking a smelly cigar and ask me to fool around on my mother's couch.
Gunter evime yağ içinde, kokan bir sigara tüttürerek geliyorsun bir de annemin koltuğunda oynaşmayı teklif ediyorsun.
Come on. Let's go to my house.
- Benim evime gidelim.
Who would wonder why I've come. So I spend the day on a bench and I go to my son's house when it gets dark.
Böylece günümü bir bankta geçiriyor, karanlık çökünce oğlumun evine dönüyorum.
Come to my house on Saturday.
Cumartesi günü bize gel olur mu?
When her mom was on a broth kick, Amy'd come to my house and we'd eat brownies.
Annesinin et suyu krizi geldiğinde Amy bize gelirdi ve birlikte tıka basa brownie yerdik.
My private phone number, how to get into my house that I skipped the movie at a premiere. Oh, come on, Oliver.
Yapma, Oliver.
You think I didn't know what was going on when you come to my house, telling me you're my friend?
Evime gelip, dostunum dediğinde hiçbir şeyden haberim olmadığını mı sandın?
Come on, man. My kid wants to come to your house to trick-or-treat.
- Oğlum sizin eve gelmek istiyor.
Come on down to my house.
Benim evime gel.
Would you like to come over to my house for dinner on Friday?
- Cuma akşamı bize yemeğe gelir misin?
Mrs. Arness, I was wondering if you'd like to come over to my house on Thursday and possibly look over the contract.
Bn. Arness, acaba salı günü evime gelip, kontrata bakmak ister misiniz?
Come on. Come on, come on, come on. I'm going to take you back to my house.
Hadi, seni evime götüreyim.
Come on, let's go to my house.
Haydi benim evime gidelim.
You do not come to a party at my house with Gretchen and then scam on some poor, innocent girl right in front of us three days later.
Evimdeki partiye gelip sonra başka bir kıza asılamazsın.
Come on, Serena. We're going over to my house.
Haydi Serena, bize gidiyoruz.
Want to come to my house this weekend to work on our articles?
Hafta sonu makaleler üzerinde çalışmak için bize gelmek ister misin?
No, it's just that I am knocking on the door of a room in my own house.. to come in like a guest... That made me laugh.
Hayır, sadece bir misafir gibi... odamın kapısını çaldığım için gülüyorum.
You come to my house and you drop a fucking bomb on me like that?
Evime geliyor ve lanet haberi verip öylece gidiyor musunuz?
"Come on in to my home.It's not a house. It's not a dome!"
"Evime gel Ne evdir o, ne de kubbe!" diyerek.
Once she's feeling better, I want you two to come on over to my house and have dinner with my wife and I.
İyileştiğinde bizim evde beraber yemek yemek istiyorum.
I want you and rebecca to come over to my house to dinner on friday.
Rebecca'yla beraber cuma bize yemeğe gelin.
Hey, Funke, why don't you... Why don't you come to my house on Friday?
Funke, Cuma akşamı benim eve gelsene.
I'm going to come over to your house and blow my brains out right on your front lawn, as a gift to you and everything you stand for.
sana ve temsil ettiğin her şeye bir hediye olarak.
That from a land so severely treated by the materialistic antichrist should come to us its sons and remembering their fathers'orders and drawing on their great courage, should give us their children, for us to accept them into God's house and God's family - happiness overwhelms my heart as if I were baptizing a king.
Maddeci Deccal'ın şiddetle faal olduğu bu topraklarda evlatlar bizlere başvurup, babalarının emirlerini dinlemeli ve cesurca davranıp, çocuklarını bizlere sunmalıdır ki bizler de o evlatları Tanrı'nın evinin ve ailesinin bir bireyi yaparak kalplerimizi, sanki bir kralı vaftiz ediyormuşçasına mutlulukla dolduralım.
You have come to my house on dad's birthday.
Baba'mın doğum gününde evime geldiniz.
Come on friend, I'm going to come and visit... and you know you're welcome in my house.
Evet. Haydi ama dostum. Gelip sizleri ziyaret edeceğim.
To come to my house and park on my street, driving this vehicle.
Evimin önüne gelip, sokağıma park ediyorsun hem de bu aletle.
You know, for this kind of money, you could come up to my town and get a five-bedroom house on the lake.
Biliyorsunuz değil mi, bu kadar paraya benim yaşadığım şehirde, göl kenarında, beş odalı bir ev alırsınız.
My grandmother Toosie bring little Mongo over to our house on days when the social worker come, so it look like she live with us.
Büyük annem Toosie, küçük Mongo bizimle yaşıyormuş gibi göstermek için sosyal hizmet uzmanının geldiği günlerde onu bizim eve getiriyor.
And you come to my house on the day that my daughter is to be married and you ask me to kill someone.
Sonra da evime gelip kızımın evleneceği günde, benden birini öldürmemi istiyorsun.
Your house is still on the way to my restaurant come on, please let me drop you
Evinin yolu hala restoranımın yolu üzerinde. Hadi, lütfen seni bırakmama izin ver.
Come home, house all lit up, and my job, apparently because... because my chromosomes happen to be different cause I then gotta walk through that house, turn off every single light this chick left on.
Eve bir geliyorum abi ortalık ışıl ışıl. Benim görevim ise tam tersi. Kromozomlarımın diziliş farklılığından olsa gerek evi bir uçtan diğerine dolaşıp hatunun açık bıraktığı ışıkları tek tek söndürüyorum.
Come on, we used to always hang out at my house.
Hadi ama, hep bizde takılırdık.
Yeah, Bonnie wants to hang some up in the house, you know, so when people come in, they can see what I used to look like when I only had a few hairs on my head and those chubby cheeks.
Evet, Bonnie onları eve asmayı düşünüyor, böylece insanlar eve geldiğinde, bu tombul yanakların üstünde, birkaç saç tel varken nasıl göründüğümü anlayabilecekler.
Do you want to come to dinner at my parents'house on Tuesday?
Salı günü ailemin evine yemeğe gelmek ister misin?
The police would come and knock on my window and sneak us out... because my stepfather was in another part of the house with a gun, threatening to shoot everybody in the house.
Polis pencereme vurup bizi dışarı çıkartmaya çalışırdı... Çünkü o sırada üvey babam evin bir köşesinde elinde silah evdeki herkesi vurmakla tehdit ediyormuş.
Bob's voice is so signature, and to have him come to my fuckin'house and do it on my fuckin'record blows me away.
Bob'un sesi öyle şahsına münhasır ki onun benim evime gelmesi ve albümümde vokal yapması bana kafayı yedirtiyor.
Okay, come on, I don't even have my own house- - I'm going to build one for someone else?
Yapma ama şimdi, daha kendi evim yok başkası için mi yapacağım?
Come on, Come on, Welcome to my house.
Gelin bakalım. Evime hoş geldiniz.
Come to my house on Sunday.
Pazar günü bize gel.