Don't be a stranger translate Turkish
195 parallel translation
Don't be a stranger.
Kendini özletme sakın.
And don't be such a stranger.
Bizden fazla uzak kalma.
Don't be a stranger.
Biz dostuz.
Don't be so formal with me, it makes me feel like a stranger.
Bana samimiyetsiz davranma, bu bana kendimi yabancı gibi hissettirir.
Don't be a stranger.
Kendinizi yabancı hissetmeyin.
Now, don't you be a stranger, hear?
Artık, yabancı olma, duyuyor musun?
Don't be a stranger, Ichi!
Kendini yabancı hissetme, Ichi!
Oh, I don't want to be a stranger to you.
Senin için bir yabancı olmak istemem.
Don't be such a stranger.
Hiç yabancılık çekme.
Yeah, don't be a stranger, Vinnie.
Haber veririz. Evet kendini özletme Vinnie.
Don't you be a stranger now.
Yabancılık hissetme.
Don't you be a stranger.
Yabancılık hissetme.
- Yeah, don't be a stranger.
- Güle güle. - Evet, kendini özletme.
Don't be a stranger.
Kendini özletme.
Don't be a stranger.
Çok özletme.
I don't think your father's gonna be too happy about you bringin a stranger home.
Eve bir yabancı getirmene babanın pek sevineceğini sanmıyorum.
Don't be a stranger.
Ağırdan alma.
Yeah, don't you be a stranger now.
Evet, yabancılık çekme.
So don't be a stranger, otherwise I'll not see you till next Preston Guild.
Garibine gitmesin, aksi takdirde bir sonraki Preston Guild'a kadar göremeyeceğim seni.
Don't be a stranger.
Bizi aramamazlık etme sakın.
Oh, Homer, don't say that. The way I see it, if you raise three children... who can knock out and hogtie a perfect stranger, you must be doing something right.
Homer, öyle söyleme.Bir yabancıyı bayıltıp güzelce bağlayabilen üç çocuk yetiştirdiğine göre bir şeyleri doğru yapıyor olmalısın.
Now that you know where we are, don't be a stranger.
Oturduğum yeri biliyorsun, arayı açma.
Don't be a stranger.
Arayı uzatma.
-... don't be a stranger.
- Eğer bir daha Cicely'e yolun düşerse, yabancılık çekme.
So don't be a stranger.
Arayı açmayalım.
And now that we know each other, don't be a stranger.
Artık birbirimizi tanıdığımıza göre, yabancı gibi davranma komşu.
Don't be a stranger.
Ara beni, tamam mı?
Just, there is just one thing don't be a stranger.
Sadece tek şey istiyorum. Arayı fazla uzatma.
Well, honey, don't be a stranger.
Tatlım, arayı çok açma.
Don't be a stranger, Teddy!
Öyle rahatsız durma Teddy.
A traveler Don't matter where you go You'll always be a stranger
Bir seyyah nereye gidersen git, daima bir yabancı olacaksın.
- Don't be a stranger.
Sakın yabancılaşma.
- Don't be a stranger.
Seni görmek güzeldi, Buldog.
- Don't be a stranger.
- Sakın fikrini değiştirme.
Listen, now that you know the way, don't be a stranger, okay?
Evi öğrendin, istediğin zaman uğra.
Don't be a stranger.
Arayı açma!
Well, don't be a stranger. It was...
Yani, yabancı olma.
Don't be a stranger, Phil.
Kendini özletme Phil.
And don't be a stranger.
Ara sıra uğra.
Don't be a stranger.
O da ne?
- And don't be a stranger, okay?
- Kendini yabancı hissetme.
Don't be a stranger now. We'll keep the lights on for ya.
Oturup uzun uzun sohbet ederiz.
Hey, I'll see you around Don't be a stranger, alright
Hey, sonra görüşürüz tamam mı
Don't be a stranger now, buddy, okay?
Kendini özletme, tamam mı?
Don't be a stranger!
Yabancılık çekme.
- Don't be a stranger, handsome.
- Bizi unutma, yakışıklı.
Our pleasure, Sarah, and don't you be a stranger.
Bu bir şerefti Sarah, ve kendini özletme.
Ah! Don't be a stranger now.
Büyüdüğün zaman, yabancı olmayalım, ha.
- Don't be a stranger.
- Yabancı olma.
- Don't be a stranger.
- Arayı açma.
- Don't be a stranger.
- Arayı fazla açma.
don't be silly 1150
don't be 1026
don't be late 287
don't be a pussy 41
don't be so hard on yourself 105
don't beat yourself up 132
don't be sad 190
don't be shy 514
don't be afraid 1221
don't be sorry 259
don't be 1026
don't be late 287
don't be a pussy 41
don't be so hard on yourself 105
don't beat yourself up 132
don't be sad 190
don't be shy 514
don't be afraid 1221
don't be sorry 259