Don't be sad translate Turkish
609 parallel translation
I might make things difficult for you, or become an inconvenience to you. But, I don't want to be sad and lonely without you.
Yanında olmam seni zorlayabilir, başına bela açabilir ama sensiz üzgün ve yalnız olmak istemiyorum.
" Greetings O-Take-San, don't be sad...
" Hoşçakal O-Take-San, üzülme...
Don't be so sad...
Öyle, üzülme...
Don't be sad!
Üzülme!
Don't be sad, my dear.
Üzülme, bir tanem.
Please don't be sad.
Ne olur üzülme.
Don't be sad.
Üzülme.
- Don't be sad.
- Üzülme canım!
Don't be sad. Go to sleep.
Üzülme, uyu hadi.
I don't want you to be sad.
Üzülmeni istemiyorum.
Don't you be sad, you'll make me worry
Sakın üzülme, beni endişeye sokarsın.
I have to go now, and I don't want you to be sad.
Şimdi gitmem gerekiyor, ve üzülmeni istemiyorum.
Don't be so sad.
Bu kadar üzülmeyin.
I don't know, but it might not be... a pretty good idea to gamble along with old "Madama".
Bilmiyorum, ama büyük hanımın arzusuna sadık kalsam daha iyi olur diyorum.
I don't want anyone to be sad in my country, if I am so happy myself. But, Franz!
Kendim bu kadar mutluyken kimse mutsuz olsun istemedim.
I don't believe I have to be loyal to one side or the other.
Bir tarafa yada diğerine sadık kalmam gerektiğini sanmıyorum.
Don't be sad.
Üzülmeyin.
- Don't be sad.
Hayır. Hayır.
Don't be sad, Orpheus
Üzülme Orfeo.
Ah, Moonface, my faithful Moonface, come in, welcome, don't be afraid,
Ah, Toparlak Surat. Benim sadık Toparlak Surat'ım. İçeri gel.
Don't be sad, my dear friend.
Üzülme sevgili dostum.
Oh, don't be sad, my little Bouboulina.
Üzülme, minik Bouboulina.
I don't want them to be sad as they pull out an ID.
Bir kimlik, bir belge peşinde olduklarında, aşağılanmamalılar.
- Don't be sad.
- Üzülme.
Our mother, don't be sad.
Annemiz, üzülme!
And you, don't be sad, come and consult me on Monday.
Sen de üzülme, Pazartesi gelip bana danış.
Good brother, don't be sad
Üzülme kardeşim
Don't be so sad, Maxence.
Bu kadar üzülmeyin Maxence.
Don't be sad.
Öyle, hüzünlü olma.
Don't be sad, Daddy.
Üzülme babacığım.
Don't be sad, Daddy.
Üzülme, baba.
Don't be sad. We can stay together again
Üzülme, artık hiç ayrılmayacağız
Don't be too sad
Üzülmeyin
My little Eva, don't be sad.
Küçük Eva'm, üzme kendini.
I don't want you to be sad
Kimseyi üzgün görmek istemem!
Don't be sad, my child
Üzülme oğlum!
Don't be sad,'cause I'm gonna tuck you in tonight.
Üzülme çünkü bu gece seni ben yatıracağım.
Don't be sad, it'll be a long time before they do that.
Üzülme, buna daha çok var.
Don't be so sad!
Mutsuz olma bu kadar.
Look, I don't think I could be faithful.
Susan, sana sadık kalabileceğimi sanmıyorum.
Brother... Don't be sad
Beyim... üzülme!
Don't be sad.
Üzülme!
I wish that you'll be condemned. Don't be sad, those bandits have done so much wrong, they will be punished soon.
umarım cezalarını çekerler merak etmeyin, o haydutlar çok kötülük etti!
Don't be sad.
üzülme!
Don't be sad, Karl Oskar.
Üzülme Karl Oskar.
The sad fact is we don't have time to be a missing persons bureau.
Washington DC'deki başkomutanımızı koru.
Chih-hao, don't be sad.
Chih-hao, üzülme.
Don't be sad, I'll buy you a new guitar
üzülme, sana yeni gitar alacağım!
Elizabeth, don't be sad
Elizabeth, üzülme.
Don't be sad, Luba.
Üzülme, Luba.
Aziz, don't be sad.
Aziz, üzülme.
don't be silly 1150
don't be 1026
don't be late 287
don't be a stranger 86
don't be a pussy 41
don't be so hard on yourself 105
don't beat yourself up 132
don't be shy 514
don't be afraid 1221
don't be sorry 259
don't be 1026
don't be late 287
don't be a stranger 86
don't be a pussy 41
don't be so hard on yourself 105
don't beat yourself up 132
don't be shy 514
don't be afraid 1221
don't be sorry 259