English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't be sorry

Don't be sorry translate Turkish

1,148 parallel translation
Well, I'm sorry to have to leave you, but if I don't go, I'll be late for work.
Seni yalnız bıraktığım için üzgünüm ama eğer gitmezsem işe geç kalacağım.
Don't be sorry.
- Özür dileme.
- Don't be sorry. Be smart.
- Özür dileme, akıllı ol.
- Don't be sorry.
- Üzülme.
- I'm sorry. - Don't be.
- Üzgünüm. – Üzülme.
I'm sorry you don't wish to be reasonable.
Üzgünüm ama makul davranmak istemiyorsunuz.
You don't have anything to be sorry for, Jo.
Tanrım. Neden beni bir arabanın önüne atmadın?
You, don't interrupt me or you'll be sorry.
Sen, rahatsız etme beni yoksa fena yaparım.
Don't be sorry.
Üzülme.
It'll all be over and we won't get the appearance money, and if we don't get the money the bank won't take, "Sorry, I missed my flight" for an answer.
Herşey bitecek ve biz ödül hakkını alamayacağız. ve eğer parayı alamazsak, banka cevap olarak "özür dileriz, uçağı kaçırdık" ı kabul etmeyecek.
Don't be sorry.
Üzülmene gerek yok.
- Sorry. - Don't be sorry.
Geciktiğim için özür dilerim.
Sorry. I don't like you to be sad.
Kusura bakma, seni üzgün görmek istemiyorum.
Don't be sorry.
Sadece- - Özür dileme.
Don't be sorry.
- Üzülme.
Sorry, don't be silly.
Affedersin. Ama aptalca davranma.
Don't be sorry about anyone.
Kimse için üzülmeyin.
- But don't be sorry for John, either.
Ama John Cage için üzülmeni de kimse senden istemiyor.
- I don't want you to be sorry!
- Özür dilemeni istemiyorum!
I'm sorry I didn't get to cure Angel. Don't be.
Angel'ı iyileştiremediğim için üzgünüm.
- I'm sorry, no, I don't mean to be rude.
Özür dilerim. Kaba olmak istememiştim.
- You don't have to be sorry.
- Özür dilemeniz gerekmez.
Don't be too hard on them - sorry, your name?
Onların çok üstüne gitme... Adın neydi?
- Don't. No. There's nothing to be sorry about.
Üzülecek bir şey yok.
Don't be sorry. Just don't call.
Dileme ve arama.
Don't be sorry. I'm not.
- Üzülme, ben üzgün değilim.
Oh, I'm sorry but I don't seem to be able to stop myself.
Kendimi engelleyemiyorum.
You don't have to be sorry, Jerry.
sadece komik olduğunu düşündük.
- I'm sorry, you don't look like your pictures. I thought you'd be bigger.
Resimlerinizi görünce sizi daha iri sanmıştım.
No, don't be sorry.
Hayır, üzülme.
You don't have to be sorry.
Özür dilemene gerek yok.
I'm sorry, my Lady, I don't mean to be disrespectful.
Üzgünüm, Leydim, saygısızca davranmak istemedim.
If I don't take you back to the station tonight. I'll be sorry for the rest of my life. Then you'll remember me forever.
seni şimdi tutuklamazsam, hayatımın geri kalanında çok pişman olabilirim o zaman beni hep hatırlarsın!
Don't hang around in groups fighting. Or you'll be sorry.
Buralarda kavga edip, grup halinde aylak aylak dolaşmayın yoksa pişman olursunuz.
Soon you just start to feel sorry for everybody else because they don't know what it's like to be as alive as we are.
Bir süre sonra diğerlerine acımaya başIıyorsun çünkü kendilerini bizim gibi canlı hissetmiyorlar.
Don't ever be sorry about that.
Bunun için asla üzülme.
Don't be sorry.
Boşver gitsin.
I'm sorry I took you so far from your truth. Don't be sorry.
- Seni doğrundan çok uzağa götürdüğüm için üzgünüm.
I'm not gonna get off this phone until you agree to meet me for a drink. I'm sorry, but I don't see why this has to be on your terms all the time, really.
Ama bunu sadece senin istediğin şekilde halledemeyiz.
I'm sorry. I don't mean to be rude.
aa özür dilerim, Joe, kabalık etmek istemem ama,
I don't want you to be sorry I want you to stop it!
Özür dilemeni değil artık şunu kesmeni istiyorum!
Don't be sorry.
Üzgün olma.
Don't ever be sorry.
Hiçbir zaman üzgün olma.
Don't be sorry.
Özür dileme.
- I'm sorry. - Don't be sorry. You did a great job!
Üzgünüm.
- I don't want you to be sorry. I want you to be excited.
Üzgün olmanı istemiyorum Alan.
- Don't be sorry.
- Üzgün olma.
You don't come here right now, you are going to be so sorry.
ne yapiyorsun.
Sorry, but I don't think he'll be at the library.
Üzgünüm ama kütüphanede olacağını sanmıyorum.
- No, don't be sorry.
- Hayır, üzülme.
Oh, don't be sorry.
Daha iyi oldu aslında.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]