Don't play games translate Turkish

Don't play games with me.

Benimle oyun oynama.

I've decided I don't want to play any more games with human beings as objects.

İnsanları obje olarak kullanan oyunları oynamamaya karar verdim.

We don't need to play any games with it tonight.

Bu gece onlarla oyun oynamayacağız.

- Don't play games- -

- Bana oyun oynamayın.

Come on. Don't play any games.

Haydi Mildred oyun oynama.

You like to play games, don't you?

Oyun oynamayı seviyorsunuz, öyle değil mi?

I don't like people who play games.

Oyun oynayanlardan hoşlanmam.

You don't have to play any games.

Oyunlar oynamana gerek yok.

I don't like the games you play!

Oynadığınız oyunları hiç sevmedim!

Now, don't you play games with me, Brax.

Artık, benimle daha fazla oyun oynama, Brax.

Don't play games, Nicole.

Oyun oynama Nicole.

- Don't play games, I'm serious

- Alay etmeyin, ben ciddiyim.

But I don't play games.

Ama ben oyun oynamam.

Don't play games with us.

Bizimle oyun oynama.

I don't think he came here tonight to play games.

Bu gece buraya oyun oynamaya... geldiğini sanmıyorum.

- Don't play games.

- Oyun oynamayalım.

Don't play games with me.

Benimle oyun oynamayın.

- You know him, don't you? - Who? Don't play games.

Nasıl yırtıldı?

I don't want to play fancy games with this gringo coronel.

Bu yabancıyla çoluk çocuk oyunu oynamak istemiyorum.

Don't play games with me, Labiche.

Benimle oyun oynama, Labiche.

Don't play games with Eddington.

Eddington'la oyun oynama.

Don't you know why you don't like to play games any more?

Artık neden oyun oynamak istemediğini bilmiyor musun?

And he don't half love it when I play games with him.

Oyun oymamayı çok seviyor.

I don't want to play games.

- Bu oyunlara hiç tahammülüm yok.

They don't play games.

Onlar oyun oynamaz.

- Don't play any games with me.

- Benimle oyun oynamayın.

Don't need to play games with me

Bana rol kesmene gerek yok

We don't play those games.

Biz o oyunları oynamayız.

I don't play girls'games.

Kızlarla oyun oynamam.

Look, Amy, don't play games with me.

Bak, Amy, benimle oyun oynama.

Lewis, don't play games with these people.

Lewis, bu insanlarla oyun oynama.

Ballard don't play games.

Ballard oyun oynamak yok.

I don't play games for the sport!

Spor olsun diye oyun oynamam!

Come, come, don't play games with me, my lord of buckingham.

- Benimle oyun oynamayın Buckingham lordu.

- Don't play games on this.

- Bu konuda oyun oynama.

And don't play games.

Oynamayı kes.

I don't play games when the rules are bent.

Kurallar çiğnendiğinde oyun oynamam.

We don't play games.

Oyun oynamıyoruz.

Don't play games with me.

Sakın benimle oyun oynama.

Don't play games, Dr. Scott.

Oyun oynama, Dr. Scott.

Now, don't you know that you sh-shouldn't play games like that with your sister?

Bak, kız kardeşinle bu tür oyunlar oynamaman gerektiğini bilmiyor musun? Ne kadar kötü bir şey olduğunu bilmiyor musun? - Neden?

Watch it. Don't play games with me.

Akıllı ol, benimle oyun oynama.

Don't play games with my client.

Müşterimle oyun oynama.

Don't play games.

Bize oyun oynama.

Paula, don't play games with me.

Paula, benimle oyun oynama.

I don't want to play games with you, or play innocent.

Size fettan ya da masum kadın rolü oynamak istemiyorum.

McGEE : Oh, come on, Doctor. Now, don't play games.

- Yapmayın Doktor, oyun oynamayın.

I don't want to fool around... I don't want to play games, and I don't want to fight.

Vakit öldürmek, oyunlar oynamak, kavga etmek istemiyorum.

Don't play games with us, Sulleimane!

Çok acil bir durum. İnci pazar mı?

You know you don't play games with words to protect yourself.

B ¡ l ¡ yor musun... kend ¡ n ¡ korumak ¡ ç ¡ n... sözcük oyunlari yapmiyorsun.

Why don't you just go back to the Plaza... and play your little boy games with Jeffery.

Niye Plaza'ya dönüp Jeffery'le küçük erkek oyunlarını oynamıyorsun.