English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm fat

I'm fat translate Turkish

2,539 parallel translation
I'm cutting that fat cracker's head off.
4, 3...
If I give up my bachelor title and commit to getting to know you better, maybe you could put off mastering the psychology of business for another semester?
Bekarlık sıfatımı bırakırsam ve kendimi seni daha iyi tanımaya adarsam belki, sen iş psikolojisi üzerine ihtisas yapmayı başka bir döneme erteleyebilirsin?
- I'm not fat. I'm pregnant.
- Ben şişman değilim, hamileyim.
I've called you a lot of things in my life, holly Harper, but "coward" is not one of them.
Hayatımda bir çok sıfat yakıştırdım kendime, Holly Harper, ama "korkak" bunlardan biri değildi.
I smell like lamb fat, for God sakes!
Kuzu gibi kokuyorum, ulu Tanrım!
I'd be fat and I'd get sick.
Şişmanladım ve hastalandım.
I'm old, fat and ugly, and you're beautiful.
Ben yaşlı, şişman ve çirkinim. Sen de güzelsin.
But I'm gonna win a big, fat award, So I'm guessing you're okay with that.
Ama büyük bir ödül kazandığım için çalmamın senin için bir önemi yok.
I first met Mr. Bader socially in his capacity as head of the city's largest construction firm.
Bay Bader ile ilk kez sosyal bir ortamda şehrin en büyük inşaat şirketinin patronu sıfatıyla tanıştım.
I bet if I asked your fat ass where the nearest burger joint was, then you'd have an answer!
Bahse varım, şişko götüne en yakın hamburger nerede vardır, diye sorsaydım o zaman cevabın olurdu!
- Are you saying I'm fat?
- Şişmansın mı diyorsun?
You ask me one more question before I get a lawyer, the fat one walks.
Eğer avukatım gelmeden bir soru daha sorarsan, tombul eleman çeker gider.
I see "sunshine" was a little off the mark.
Sanırım pıtırcık pek uygun bir sıfat olmadı..
- Yeah, I know, I got fat.
- Evet, biliyorum, şişmanladım.
The trouble is I've gotten a bit too fat for them.
Sorun şu ki, elbiseye sığmayacak kadar şişmanlamışım.
Fat fella? Father Christmas, Santa Claus... or, as I've always known him, Jeff.
Noel Baba, Santa Claus... ya da, benim onu tanıdığım şekliyle, Jeff.
I'm fat.
Şişmanım.
In this timeline, I am the fat deputy.
Bu zaman çizgisinde şişman bir şerif yardımcısıyım.
It looks like I have back fat.
Şişman bir sırtım varmış gibi duruyor.
I do not want to be in your fat girl underwear, okay?
Ben olmak istemiyorum senin şişman kız iç çamaşırı, tamam mı?
I can try to stop pantsing ugly fat girls And crotch-darting drama kids!
Çirkin şişko kızlara pantolon indirmeyi keseceğim ve tiyatro çocuklarıyla dart oynamayı bırakacağım.
I'm about to make another big, fat mess.
Büyük bir dağınıklığa daha sebep olmak üzereyim.
you think I'm fat?
Sence ben şişman mıyım?
I'm asking you if you think you're fat.
Ben sadece sana kendini şişman görüp görmediğini soruyorum.
No, you asked me if I thought I didn't have friends because I'm fat.
Hayır, sen bana şişman olduğum için arkadaşım olmadığını düşünüyor muyum diye sordum.
Do you think I'm a little fat?
Biraz şişman olduğumu düşünüyor musun?
Nah, I'm fat.
Hayır, şişmanım.
And I promise to keep my fat little sausage fingers off you.
Yağlı, küçük dolma parmaklarımı senden uzak tutacağıma söz veriyorum.
And then I pray that he gives me the strength to get my fat ass up off the floor.
Sonra da bana şişko kıçımı yerden kaldırma gücü versin diye dua ediyorum.
I'm too fat to fuck.
Düzüşemeyecek kadar şişmanım.
Do you like that I'm fat?
Şişman olmam hoşuna gidiyor mu?
But do you like that I'm fat?
Ama şişman olmamdan hoşlanıyor musun?
I hope you die nice and slow, you fat-paddy leprechaun.
Umarım yavaş yavaş ölürsün, şişko İrlanda cücesi.
In fact... I'm not that fat.
Aslında ben şişman değilim.
No, I was very fat last night.
Hayır, geçen akşam çok şişmandım.
I'm the fat guy that night.
Geçen geceki şişman adam.
I got fat and then slim again... I vomited and got diarrhoea.
O geceden sonra şişmandım, ama ertesi sabah yine zayıf oldum.
I'm not Fat Mata anymore, my friend.
Artık Şişko Mata değilim dostum.
So I can try to gain the weight, but chances are I'm probably gonna have to go with a fat suit.
Yani kilo almaya çalışabilirim ama muhtemelen şişmanlatan kıyafet kullanacağım.
Uh well, I'm really not fat.
Yani aslında şişman değilim ben.
I don't care if you grew fat. but if you are Mukade, then I will not spare you!
Şişmanlamış olman umurumda değil, ama sen Mukade isen, canını bağışlamayacağım!
Well, I'm not a cop, but you let the slow, fat one go downstairs solo while you stand here flirting with me.
Polis değilim ama, burada benimle flört ederken o şişman, yavaş adamın buradan ayrılmasına izin veriyorsun.
I'm just the same old big fat twat Gary I always was.
Her zaman olduğum gibi aynı eski şişko mankafa Gary'im.
I don't have a fear of fat people. A lot of my best friends are fat people. Like you.
Şişman insanlardan korkmuyorum en yakın arkadaşlarım şişman senin gibi.
I'm fat, and you've got a brother that eats trash.
Ben şişmanım, seninse çöp yiyen bir kardeşin var.
I've got the pathologist's report on fat Polly from the clinic.
Klinikten şişman Polly hakkındaki patoloji raporu aldım.
Now my genius hacker, keeps on hacking, my brilliant systems manager continues with the setup and Greg... somehow I can't think of the right adjective for you.
Şimdi ; dâhi hacker'ım ; "hack" lemeye, zeki sistem yöneticim ayarlara devam ederse ve Greg de nedense senin için uygun bir sıfat bulamadım.
I'm not gonna let some fat drunk in a red suit take the credit.
Şişman, sarhoş ve kırmızı elbiseli birinin tüm övgüyü almasını kabullenemem.
Yeah, that's not the adjective I would have used to describe that.
- Evet, ama bunu tanımlamak için ben o sıfatı kullanmazdım.
I'm too fat.
Ben çok şişmanım
I'm looking for Fat Tang.
Fat Tang'ı arıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]