I'm fine here translate Turkish
648 parallel translation
I'm fine here.
- Böyle iyim ben.
I'm getting a fine tootsie-fruitsying right here.
Ben burada iyi bir tutti-frutti kazigi yedim.
I'm having a fine time right here with you, Doctor.
Burada sizinle birlikte güzel vakit geçiriyorum doktor.
See, I'm fine here.
Görüyorsun ya, gayet iyiyim.
Get out of here, or i'll kill you and your fine friend over there!
Defolun buradan yoksa seni ve o canım arkadaşını gebertirim!
But I'm fine here!
Ama ben burada iyiyim!
- I'm doing fine right here.
- Ben burada gayet iyiyim.
I'm fine here.
Ben burada iyiyim.
Three years ago, I tracked down a fine, upstanding young CPA and brought him back here to face a jury of his peers.
Üç yıl önce, önde gelen iyi bir genç CPA'yi izleyip yakaladım ve kendi denklerinden oluşan bir jürinin karşısına çıkardım.
I'd call that a fine recommendation...'cept I already had me a look around town before I come here.
İşte bu iyi bir başarı göstergesi. Ama gelmeden kasabada bir tur attım.
- You'll be happy to hear he's in fine health, and I'm here to fetch you back to Alaska for the wedding.
- Onun iyi olduğunu duyunca sevineceksin. Ve seni düğün için Alaska'ya götürmek için geldim.
I'd like that fine, Ben, but if trouble's coming I want to be here for it.
Sürüyü götürebilirim ama aklım hep burada kalır.
I'm fine right here.
Ben burada rahatım.
- I'm fine here
- Böyle iyiyim.
You did a fine job, pal, but I'm afraid this is the only thing that'll get both of us out of here.
İyi iş çıkardın dostum, ama korkarım ikimizi de buradan çıkarmanın tek yolu bu.
I'm fine right here.
Ben burada iyiyim.
No. I'm fine here.
Burada keyfim yerinde.
Well, I'll tell you something, my fine friend. If you fracture a tibia here, you keep quiet about it!
Bak sana ne diyeyim, kibar arkadaşım burada kaval kemiğin kırılınca sesini çıkarmayacaksın!
"I do hope everything is fine and you will be here."
"Umarım her şey yolundadır ve buraya gelirsin."
Get up, for God's sake. I'm fine here.
Burada iyiyim.
- No, I'm fine here, thank you.
- Hayır, ben burada iyiyim, sağ olun.
I'm fine here.
Böyle iyiyim.
Fine. Since I'm not welcome here, I'll leave.
İyi, madem burada istenmiyorum ben de giderim
I'm fine here!
Duydunuz mu? Kalıyorum!
I thought everything would be fine once we got here, but it's not.
Biliyor musun, buraya geldiğimizde her şey yoluna girer sanmıştım.
When I get back to Washington, I'm going to tell the President about the fine fighting spirit your men have here, too.
Washington'a geri dönünce Başkan'a adamlarınızın savaşçı ruhundan bahsedeceğim.
I'm here, everything will be fine
Ben buradayım, her şey iyi olacak.
I'm fine here
Ben böyle iyiyim.
No, I'm fine... but I can't stay here. Just get someone to replace me.
Sadece yerime birini koy.
Yeah, well, I eat here every day, and I'm fine.
Hayır, efendim. Kavga etmeleri 12 kilometre koşmaları, demek.
That's very good of you, but I'm fine just sitting here.
Çok sağ ol delikanlı, ama yerim iyi.
Fine. I'm here with Dorothy.
Dorothy'le beraberim.
Well, if you know anybody who's got an army for rent, that's fine, but my User told me to go take that sucker out, or I'm never getting out of here.
Kiralık bir ordusu olan birini tanıyorsan, mesele yok. Ama benim Kullanıcım o serseriyi kesinlikle yakalamamı istedi. Ya da buradan asla çıkamayacağım.
I'll... I'll be fine right here.
Ben de buraya oturacağım.
I'm fine here.
Burası iyi.
You know, I have a fine position here, but Dad left when I was such a baby, I never had a chance to talk to him.
Babam gittiğinde küçük bir bebektim. Onunla konuşma şansım olmadı ve ben kendimi biraz...
So, you're under control here? Yes, I'm fine.
- Her şey kontrol altında mı?
No, thanks. I'm fine right here.
Yok sağol, ben burada iyiyim.
- I'm fine right here.
- Ben burada çok iyiyim.
I'm really fine here.
Ben burada gerçekten iyiyim.
- And I'm fine here.
- Benim için yeterli.
- I'm fine. I got here as fast as I could. Boyett!
Mümkün olduğu kadar çabuk geldim.
You wanna kill yourself, that's fine... but there's two of us here, and I'm counting on you.
Kendini öldüreceksen öldür... ama bu işte beraberiz ve sana ihtiyacım var.
I'm fine right here.
Ben böyle iyiyim.
If you won't cooperate... Well, I'm confident that you'll go on from here to excel in one or another of the many fine career opportunities offered by the federal prison system.
"Şayet işbirliği yapmazsan,... federal cezaevi sisteminin sunduğu kariyer imkânlarından birinde üstün performans göstereceğine olan inancım sonsuz."
I'll be fine here.
Ben başımın çaresine bakarım.
- No, I'm fine right here.
- Hayır, Burda iyiyim.
That's the fine type of person I have in mind for here, like yourself, I'm sure
İşte burası için aklımda olan iyi insan tipi... sizin gibi elbette.
You know, Lieutenant, I can't help but notice that I'm doing most of the talking here, which is fine.
Biliyor musun, Teğmen, Geldiğimden beri sürekli ben konuşuyorum, tamam.
If I say lunch is at'l, then I figure if I get here at 12 : 40, we'll get there in plenty of time, which is fine, but what I don't count on is the 20 minutes of abstract busyness that goes on after I get here.
Eğer yemek saat 1'de dersem ve sonra oraya 12 : 40'ta gidersem o zaman bir sürü zamanımız olur ki, bu iyidir ama benim güvenmediğim şey ben buraya geldikten sonraki 20 dakikalık iş yokluğudur.
- I'm fine right here.
- Burası iyi.
i'm fine 13072
i'm fine with it 83
i'm fine right here 21
i'm fine now 93
i'm fine with that 56
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
i'm fine with it 83
i'm fine right here 21
i'm fine now 93
i'm fine with that 56
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106