I didn't translate Turkish
224,142 parallel translation
I didn't have a choice.
Başka şansım yoktu.
- Why didn't I know that?
- Bunu neden bilmiyordum?
To be honest, I didn't have the knowledge to know how to process it.
Açıkçası, bunu nasıl karşılayacağımı bilecek kadar bilgi sahibi değildim.
I got quite frustrated a few times where I just didn't wanna be there anymore.
Oradayken birkaç kez çok kötü oldum ve orada olmak istemedim.
I didn't wanna watch it anymore.
Artık bunu izlemek istemedim.
I didn't even think it was possible.
Bunun mümkün olduğunu bile düşünmezdim.
I didn't make enough noise when I realized what was happening.
Neler olduğunu anladığımda yeterince sesimi çıkarmadım.
I didn't do enough.
Daha fazlasını yapabilirdim.
I certainly didn't know when I started on this what it was gonna lead to.
Bu işe başladığımda sonunun nereye varacağını kesinlikle tahmin etmezdim.
I felt that I didn't really wanna know.
İşin aslını bilmek istemediğimi düşünürdüm.
Well, I got contaminated by that bacteria in the lab, didn't I?
- Laboratuvarda bakteri bulaştı ya hani?
Huh? I didn't ask for my sight back.
Görme yetimi geri istememiştim.
But I didn't.
Ama pes etmedim.
Oh, I didn't agree to this.
- Bunun için anlaşmamıştık!
I didn't know I even knew their names.
Adlarını bildiğimin bile farkında değildim.
She didn't say the sex part. I added that.
Seks bölümünü ben ekledim.
I didn't really do any research.
Pek araştırma yapmadım.
I didn't have to plan anything or run it by anyone.
Kimseye göre plan yapmak zorunda değilim.
I didn't get my sight back.
Gözlerim hiç iyileşmedi.
I'm surprised I didn't wake her up walking out of the room.
Odadan çıkarken uyandırmadığıma şaşırıyorum.
Well, I put the rug down. It didn't help.
Halı serdim, bir işe yaramadı.
This is exactly why I didn't want to talk about it. No, No, no, no.
- İşte bu yüzden konuşmak istememiştim.
And patrice claims she didn't see katty on the day she was murdered, but I don't believe her.
Patrice Katty'nin öldürüldüğü gün onunla görüşmediğini iddia ediyor ama ona inanmıyorum.
You can stop judging me now. I didn't put this plan into action.
Beni yargılamayı bırakabilirsin.
I didn't expect you.
Seni hiç beklemiyordum.
I'm sorry that I didn't recognise you there.
Orada olduğunuzu fark edemediğim için mazur görün.
No, I didn't sacrifice him.
Hayır, feda etmedim.
No, I didn't.
- Hiç de bile.
Well, I didn't stay... why would I stay?
Ama orada kalmadım. Niçin kalacaktım ki?
I told you, I didn't see a thing.
Size söyledim, hiçbir şey görmedim.
I didn't get a chance to powder.
Temizleme şansı bulamadım.
I just didn't want to wake you up.
- Uyandırmak istemedim seni.
I didn't have time to shower.
- Duş almaya vaktim olmadı.
Look, I don't know why we didn't do this two years ago.
Neden bunu iki yıl önce yapmadık, bilmiyorum.
I thought we didn't shit where we eat.
Yediğimiz kaba pislemeyiz sanıyordum.
Well, I thought the brewery was gonna work out, and it didn't.
Bira fabrikasının işe yarayacağını düşünmüştüm ama olmadı.
I, I didn't have any clothes.
Hiç kıyafetim yoktu da.
It didn't seem so crazy back then to think I could summon the goddess, do good.
O zaman Tanrıçayı çağırıp iyilik yapmak çılgınca gelmiyordu.
I didn't know having a daughter would be this hard.
Bir kız çocuğuna sahip olmanın bu kadar zor olduğunu bilmiyordum.
I just... I didn't know.
Ben sadece... bilmiyordum.
When I first came to this town, that clock didn't even move.
Bu kasabaya ilk geldiğimde o saat kıpırdamıyordu bile.
I didn't start it.
Bunu ben başlatmadım.
I didn't take it!
Ben almadım!
This must ease some of that guilt for you, learning I didn't die by the Black Fairy's hands all those years ago.
Seneler önce Kara Peri'nin beni... öldürmediğini öğrenmek içindeki suçluluk duygusunu... bir nebze hafifletmiştir.
So, you tried to kill me because you didn't believe that I would help you get to another realm to get back to her?
Yani onunla yüzleşmek için başka bir diyara... gitmene yardım edeceğime inanmadığın için mi beni öldürmeye çalıştın?
But I-I didn't use the pen, and I didn't write in the book.
Ama o kalemi kullanmadım... ve o kitaba da yazmadım.
I didn't say shit about your storage unit, Smurf.
Deponla ilgili bir bok konuşmadım, Şirin.
I didn't sleep.
Uyuyamadım.
Why didn't you tell me we were ripping off Smurf?
Neden bana Şirin'i soyduğumuzu söylemedin?
I didn't know if I could trust you.
Sana güvenip güvenemeyeceğimi bilmiyordum.
Yeah, that's why I didn't wanna go over there.
Ben bu yüzden gitmek istemiyorum oraya.
i didn't ask 203
i didn't mean to 734
i didn't mean to upset you 69
i didn't mean to offend you 51
i didn't want to bother you 42
i didn't want to wake you 60
i didn't hear you 152
i didn't realize 188
i didn't see you 162
i didn't do it on purpose 65
i didn't mean to 734
i didn't mean to upset you 69
i didn't mean to offend you 51
i didn't want to bother you 42
i didn't want to wake you 60
i didn't hear you 152
i didn't realize 188
i didn't see you 162
i didn't do it on purpose 65