I didn't mean to interrupt translate Turkish
215 parallel translation
Oh, please, i didn't mean to interrupt.
- Sözünüzü kesmek istemezdim. - Önemli değil.
Sorry, I didn't mean to interrupt.
Özür dilerim, oyununuzu bölmek istememiştim.
I didn't mean to interrupt.
Sözünüzü kesmek istememiştim.
I didn't mean to interrupt your work.
İşinizi bölmek istemedim.
Sorry, I didn't mean to interrupt... barge in.
Afedersiniz, sizi bölmek istemezdim... bölebilir miyim. Aslında gelmezdim. Ama kapı açıktı...
I'm sorry. I didn't mean to interrupt your threat.
Özür dilerim, tehdidinizi yarıda kestim.
I didn't mean to interrupt.
Araya girmek istememiştim.
I'm sorry. I didn't mean to interrupt you.
Afedersin, lafını kesmek istemedim.
- I didn't mean to interrupt- -
- Rahatsız etmek istemedim...
'Cause I really didn't mean to interrupt anything.
Çünkü gerçekten muhabbetinizi bölmek istemedim.
I didn't mean to interrupt and barge in but I'm looking for a Mrs Williamson.
Sözünüzü kesmek istemedim ama Bayan Williamson diye birini arıyorum.
And... I'm sorry. I didn't mean to interrupt.
Üzgünüm, bölmek istememiştim.
I didn't mean to interrupt.
Kesmek istemedim.
Oh I'm sorry dear, I didn't mean to interrupt anything.
- Affedersin canım, bölmek istememiştim.
- I didn't mean to interrupt.
- Bölmek istememiştim.
I'm sorry, I didn't mean to interrupt.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim. - Bayan Vickery.
I didn't mean to interrupt the meeting in this way.
Toplantınızı bölmek istemezdim.
Sorry, I didn't mean to interrupt you.
Affedersin. Sizi bölmek istemedim.
I didn't mean to interrupt.
Bölmek istemedim.
I didn't mean to interrupt.
Bölmek istememiştim.
Well, didn't mean to interrupt, but I wanted to tell you.
Sizi rahatsız etmek istememiştim, sadece bunu söylemek istedim.
I didn't mean to interrupt.
Kum havuzumuz mu? Bölmek istemezdim.
I didn't mean to interrupt anything.
Ben herhangi bir şeyi rahatsız etmek istememiştim.
Thank you. I didn't mean to interrupt.
Kesmek istemezdim.
- No, I didn't mean to interrupt you.
- Hayır, rahatsız etmek istemem.
Okay. I didn't mean to interrupt your work.
Tamam, işini bölmek istememiştim.
Excuse me, I didn't mean to interrupt or anything.
Kusura bakma. Bölmek istememiştim.
Sorry, I didn't mean to interrupt the fun.
Eğlencenizi böldüğüm için özür dilerim.
I... I didn't mean to interrupt.
Rahatsız etmek istememiştim.
I didn't mean to interrupt.
Rahatsız etmek istememiştim.
I'm sorry. I didn't mean to interrupt your little quest.
Özür dilerim. Maceranı bölmek istemedim.
I didn't mean to interrupt.
Pardon. Bölmek istememiştim.
I'm sorry. I didn't mean to interrupt your reverie.
Kusura bakmayın, hayallerinizi bozmak istememiştim.
I didn't mean to interrupt.
Affedersiniz bölmek istememiştim.
I'm sorry... I didn't mean to interrupt-something.
Üzgünüm, bölmek istemezdim.
Gentlemen if I'm boring you... I'm sorry, Bill. I didn't mean to interrupt.
Üzgünüm, Bill.
I didn't mean to interrupt. Your playing was beautiful.
Bölmek istememiştim, çok güzel çalıyordunuz.
- Oh, I didn't mean to interrupt.
Böldüğüm için üzgünüm.
I didn't mean to interrupt, but my freezer broke down, and I wanted to see if I can get some ice from you guys.
Çat kapı gelmek istemezdim ama buzluğum bozuldu ve sizden biraz buz istemek için geldim.
Terribly sorry, I didn't mean to interrupt.
Özür dilerim, bölmek istemedim.
Oh, sorry ; I didn't mean to interrupt.
Oh, özür dilerim, rahatsız etmek istememiştim.
Well, I didn't mean to interrupt your day.
Seni oyalamak için gelmedim.
I didn't mean to interrupt or anything, but can you help me out here?
Bölmek istemiyorum, ama buradan çıkmama yarım eder misin?
Sorry, I didn't mean to interrupt your rehearsal.
Pardon, provanizi kesmek istemedim.
I didn't mean to interrupt.
Bölmek istemezdim.
I didn't mean to interrupt your phone call to your...
Telefon görüşmeni yarıda kesmeni istemezdim...
I didn't mean to interrupt.
Konuşmanızı bölmek istemedim.
I didn't mean to interrupt your celebration.
Ben, ee... kutlamanızı bölmek istemedim.
I'm sorry. I didn't mean to interrupt.
Özür dilerim, bölmek istememiştim.
I didn't mean to interrupt anything.
Rahatsız etmek istemezdim.
I didn't mean to interrupt your little game.
Küçük oyununuzu kesmek istemedim, beyler.