I know it's hard to believe translate Turkish
171 parallel translation
I know it's all hard to believe... but these things happen- - even to witch doctors like me.
İnanmak zor, biliyorum,... ama bu tip şeyler olur, benim gibi doktorların bile başına gelir.
I know it's hard to believe.
İnanması zor biliyorum.
I know it's hard to believe, but I don't know how to drive.
Ben sadece 13 yaşındayım.
It's very hard to believe this, I know.
Buna inanması zor, anlıyorum.
I know, it's hard to believe, but I'll be sending.
Biliyorum inanmıyorsun, ama ben yollarım.
I know it's hard to believe, I used to work in the stock exchange... till one of the brokers told me when my IQ hit 20, I should sell.
Biliyorum inanması güç ama, bir ara borsada çalışmıştım. Çalıştığım komisyonculardan birisi bana şöyle demişti : IQ'um 20'ye geldiğinde satış işi yapabilirmişim.
- I know it's hard to believe...
- İnanmak güç biliyorum...
I know it's hard to believe, but it's the truth!
Biliyorum söylediğime inanmak çok zor, ama bu doğru!
Hey, I know it's hard to believe.
Bak, inanmak çok zor biliyorum.
Sir, I know it's hard to believe.
"Efendim, inanılması zor biliyorum".
I know it's hard to believe, but few records of Dr Soong's work survived to the 26th century.
İnanması zor olduğunu fark ediyorum Data, ama Dr. Soong'un çalışma kayıtlarının çok azı, 26. yüzyılda bulunabiliyor.
I know to look at him today it's hard to believe, but once...
Bugün ona baktığında inanmanın güç olduğunu biliyorum, ama bir zamanlar...
And never came back. I know it's probably hard to believe given my current lifestyle, but... I hardly dated when I was in high school.
Şimdiki hayatıma bakınca inanması zor gelebilir... lisedeyken kızlarla çok az çıkardım.
I know it's hard to believe, but I'm a little shy.
İnanması zor ama, ben biraz utangacım.
I know it's hard to accept, but you'll learn to do things that you wouldn't believe possible right now.
Kabul etmek zor biliyorum ama yine kendini idare edebileceksin. Şu anda hayal bile edemediğin şeyleri yapabileceksin.
It's sort of hard to believe that anyone could hold... the fate of the world in his hands. I know.
Dünyanın kaderinin birinin ellerinde olabileceğine inanmak biraz zor.
Oh, I know it's hard to believe, but I've been single for billions of years.
Oh, buna inanmak çok zor olduğunu biliyorum, ama milyarlarca yıldır, bekarım.
I know. It's hard to believe, but even I played with dolls once upon a time.
Biliyorum, inanması zor ama zamanında ben de bebeklerle oynadım.
Because I know how you feel and believe me, I feel so, so bad, but if we just accept me as sick and just try to, I know it's hard, remain rational.
Çünkü nasıl hissettiğini biliyorum ve inan, ben de çok kötü hissediyorum. Ama benim hasta olduğumu kabul edip mantıklı olmaya çalışabiliriz.
Since I can't remember any of that, I don't know if it's true, but somehow, it's hard to believe.
Olan hiçbir şeyi hatırlamadığımdan beri, gerçek olduğunu bilmiyorum, ama bir şekilde, buna inanması çok zor.
I know it's hard to believe but you guys are pretty advanced.
İnanması zor ama sizler bayağı ilerisiniz.
I know it's hard to believe but I am not so old that I can't relate to what you might be going through.
inanmakta zorlanablirsiniz Ama ben duyduklarinizdan daha farkli Biri olabilirim.
I know it's hard for you to believe, but occasionally, some of us tell the truth.
Buna inanmanın zor olduğunu biliyorum, ama arada bir, bizde bazen gerçeği söyleriz.
- Yeah, I know that it's hard to believe.
- Evet, inanması güç, biliyorum.
Listen, I know it's hard for you to believe me, but I like spending time with you, and I mean it. I won't go.
Dinle, biliyorum bana inanman zor ama seninle zaman geçirmeyi seviyorum ve bunda ciddiyim.
" And I know it's hard to believe I'd stop at seconds,
Ve biliyorum, ikinci tabakta duracağıma inanmak zor.
Yeah I know it's hard to believe
İnanmak çok zor, farkındayım.
I know... it's hard to believe... that a Cleric of the Tetragrammaton... could turn his back on everything that he's been taught... would become associated with the Resistance... even becoming a champion in its Underground.
Tetragrammatordan bir rahibin öğrendiği her şeye sırtını dönmesine direnişle birleşmesine ve hatta yer altının lideri olmasına inanmanızın çok zor olduğunu biliyorum.
I know it's a lot to process and really hard to believe, but I really do just wanna help you.
Bu uzun bir süreç ve inanması çok güç, ama gerçekten sana yardım etmek istiyorum.
It's hard to believe, I know.
İnanması güç, biliyorum.
I know that it's hard to believe, but I actually have a number of references, sir.
İnanması zor ama bir kaç tavsiye mektubum var efendim.
I know Lex and his dad have problems, but it's hard to believe he'd do that.
Lex ve babasının sorunları olduğunu biliyorum, ama bunu yapamaz o.
I know it's kinda hard to believe.
İnanması zor biliyorum.
I know it's hard to believe.
Biliyorum, buna inanmak zor.
I know how hard it must be to believe everything that everybody's been telling you about your father.
Jane, herkesin baban hakkında söylemiş oldukları herşeye inanmanın senin için ne kadar zor olabileceğini biliyorum.
- I know, it's hard to believe.
- Biliyorum, inanması zor.
I know you find it hard to believe, but trust me, Chloe's not buried in that grave.
İnanması zor biliyorum ama inan bana, Chloe o mezarda gömülü değil.
I know this is hard to believe, but I swear it's the truth.
Biliyorum inanması zor ama yemin ederim bu gerçek.
I know it's hard to believe...
Biliyorum inanması zor. En azından benim için zor.
I know it's hard to believe, but that message has cropped up all over the fleet.
İnanması zor ama, bu mesaj aniden bütün filoda yayınlandı.
I know, It's hard to believe but it's true.
İnanması zor biliyorum ama bu gerçek.
And I know it's really hard to believe but I got my information from him.
İnanması zor biliyorum ama bana o söyledi.
I know it's hard to believe this of your own brother. Kleavon is not a killer.
- Kleavon katil değil.
I know it's hard to believe... but I was kind of a small-time scammer.
İnanması zor biliyorum ama küçük bir dolandırıcıydım.
I know it's hard to believe Pete Garrison could be involved with something like this.
Pete Garrison'ın böyle bir işe bulaştığına inanmak zor, biliyorum.
I know it's hard to believe people when they say, "I know how you feel."
İnsanlar "Ne hissettiğini biliyorum." deyince inanmak zor gelir.
- No, really. I know it's hard to believe.
- Evet, biliyorum inanması zor.
I know that's hard to believe, but I can prove it.
İnanmanın zor olduğunu biliyorum, ama doğru olduğunu ispatlayabilirim.
I know it's hard to believe right now but if you have faith, everything will turn out exactly as it should.
Şu anda inanmak güç biliyorum ama eğer inancın varsa, herşey olması gerektiği gibi olacak.
It's kind of hard to believe you're the more responsible parent. I know, right?
- Senin daha sorumluluk sahibi bir ebeveyn olduğuna inanmak zor.
You know, it's hard to believe, but I am actually gonna miss you.
Biliyor musunuz, inanması zor olacak ama gerçekten sizleri özleyeceğim.