I know that's right translate Turkish
1,486 parallel translation
I thought I should let you know that right away so there are no misunderstandings later.
Sana bunu hemen söylemem gerektiğini düşündüm ki sonra yanlış anlamalar olmasın.
But you need to know that I believe it's the right thing to do.
Fakat yapılacak en doğru... şeye inandığımı bilmen gerek.
I know, that's right. Got to keep it straight, Jen.
Onlara göz kulak ol Jenny.
I know it's a bombshell... but the concern right now is that he wants money.
Biliyorum, kötü bir sürpriz ama asıl sorun para istemesi.
But I know, deep down in my heart... that it's the right thing to do if I'm gonna make it as an actress.
Ama kalbimin derinliklerinde bir yerde bir aktris olarak bunu yapacaksam bunun yapılabilecek en doğru şey olduğunu hissediyorum.
- I know. That's better right?
Böylesi daha iyi, değil mi?
You know I think that's right.
Evet, doğru.
Right, exactly, which is why I thought that she would, you know, she knows what she's doing.
Kuşkusuz senden de büyük. Tamamen doğru. Yani bu yüzen onun olduğunu düşündüm.
I know I treat you wrong And that ain't right
Biliyorum yanlış yaptım. Ve bu doğru değil.
Alice overreacted to the first installment, but, - I mean, this one's not that bad, right? - I don't know, Jenny.
Alice ilk başta aşırı tepki verdi ama kötü olduğu anlamına gelmez değil mi?
- You know what honey, don't give me your feminine side right now I mean I love that about you, but not right now.
- Biliyor musun tatlım şu an hiç de kırılgan tarafınla uğraşacak durumda değilim. O tarafını seviyorum ama şimdi hiç sırası değil.
Hello, Jack. I know you're having a night with the men, but I thought I'd look in if that's all right.
Geceyi erkek erkeğe geçireceksiniz biliyorum ama sence sakıncası yoksa bir bakmak istedim.
Yeah, I don't know, I think there's something really... right about that.
Bilmiyorum ama bence bu gerçekten önemli bir şey.
Yeah, that's right, I know about Milhouse.
Doğru duydun, Milhouse'u biliyorum.
I wanna know who else knows about it, I wanna know where you got it, and we'll just start right there. How's that?
Bu nasıl?
Well... after the way that I treated you, I know I don't have any right to ask you anything.
Sana benim davranış şeklimden sonra, senden hiçbir şey istemeye hakkım olmadığını biliyorum.
Yes, I know, but I just wanted to make sure that everyone's on board - that no one has any doubts that this is the right course of action.
Evet biliyorum ama herkesin aynı fikirde olduğundan emin olmak istedim. Herhangi birinin, sen de dâhil, bu işin gidişâtı konusunda şüphesinin olup olmadığını bilmek istiyorum.
You know, I just wanted to say that you are absolutely right.
Söylemem gerekir ki, son derece haklısın.
Since I already know about it, right, why don't I go in there and make a big show, give her some J.D. razzle-dazzle, some jazz hands. That way she'll forget all about how no one's come to congratulate her on the arrival of little baby Jennifer Dylan. - Why that name?
Ben bildiğime göre, içeri girip, büyük bir gösteri yapıp, ona J.D. biraderin caz ellerinden versem, böylece kimsenin Jennifer Dylan'ın dünyaya gelişini kutlamaya gelmemesini unutur.
Yeah, that's right, I know who you are, you WWF wannabe.
Evet haklısın, kim olduğunu biliyorum, seni gidi Pankreas güreşçisi seni.
I've also got canned goods, batteries, water, a gas mask and, that's right, North Korean currency, because you Just never know.
... gaz maskesi ve tabii ki Kuzey Kore dövizi var, çünkü hiçbir zaman ne olur bilemezsin.
That's all I want to know. You don't, actually. I think the investment is right,
Bence doğru bir yatırım ve babam da bunu istiyordu.
It's to let him know that I think he's doing the right thing.
Doğru olanı yaptığını düşündüğümü bilsin diye.
You know what I'm talking about. I'm talking about Railroad Weed... that's right.
Uyuşturucu üretiminden bahsediyorum.Doğru
I mean, how do you know that it didn't feel so right because... it's god's plan?
Yani sırf, tanrının planı diye, doğru bir şey olmadığını nereden biliyorsun?
Dude, right on. That's my thing. I mean, you know, color me guilty, but that is me.
İsterseniz ukala diyin ama harbi olayım budur.
I want you to know that for the past seventeen years, I've been pretending that that was the right choice.
Bilmeni isterim ki, aradan geçen 17 yıl boyunca... doğru seçimi yapmışım gibi davranmaya çalıştım.
And I just wanted to know what you thought, if you think that he's right or...
Ben de senin ne düşündüğünü öğrenmek istedim, Sence haklı mı?
Yeah, I know, that's right, two five nine.
Yeah, biliyorum, bu doğru, iki beş dokuz.
I know that he meant it in all the right ways, because that's the only part of me I ever let him see.
Onu tamamen doğru yollarla kastteğini biliyorum,... çünkü bu ona gösterdiğim tek parçam.
That's all I need to know right now. That's great.
O kurşun bu silahtan çıktı.
I mean, we went into this thing thinking that we weren't gonna know that, right?
Bu işe girişirken bilmeyeceğiz diye başlamamış mıydık?
Lily, I-I know it's crazy, but I love you, and if you can look me in the eye and tell me that you want to marry Marshall, I will leave right now and be out of your life forever.
Lily, biliyorum çılgınca ama seni seviyorum ve gözüme bakıp bana Marshall'la evlenmek istediğini söyle hemen buradan gideceğim ve sonsuza dek hayatından çıkacağım.
I know that you are anxious, so let's get right into it.
Sabırsız olduğunuzu biliyorum onun için hemen başlayalım.
Claire, I know that it's hard for you to trust me right now.
Claire, zor olduğunu biliyorum ama şimdi bana güven..
Hold up, you know, I got a right to free speech, especially when the subject of that speech is a student-poaching, female-harassing, SPF-50-wearing, Grey-Poupon-smearing mother...
Bir saniye, biliyorsun, özgürce konuşma hakkım var özellikle de konu öğrencilerin kafasını karıştırıp kadınları rahatsız eden allık sürüp millete çamur atan, anasını s-- -
Look, I know you still think of me as a child... and I can't help it if that's where you're stuck, but the fact is I have a right to what I own.
Bak, beni hala çocuk olarak gördüğünü biliyorum ve bu konuda sana yardımcı olamam ama sahip olduklarımı kullanma hakkına sahibim.
In an effort to save some time, I'm gonna have to insist that we just skip right past all the threats I know you're prepared to layout.
Zaman kazanmak açısından biraz sonra bana yapmayı planladığın tehditleri geçtiğimizi varsayıyorum.
Well, I don't know if that's a really good idea right now.
Şu an bunun iyi fikir olduğunu sanmıyorum.
That's right. And I was thinking, how could I help Tim to get to know you a bit better?
Tim'in seni daha iyi tanımasını nasıl sağlayabilirim, diye düşündüm.
I don't know, I think that earns them the right to a point of view.
Bilemiyorum. Bence bu onlara kendi bakış açılarına sahip olma hakkını verir.
What I mean is that you listen to your heart or your ass You know, I think you're right
Demek istediğim şu ki karar verecek olan sensin ; kalbinin sesini mi dinleyeceksin yoksa deliğinin sesini mi biliyor musun, gerçekten söylemesi kadar rahatsız ediyor sanırım haklısın
You know, I got a lot of stuff going on right now that's...
Şu an başımda dönen bir sürü iş var. Bu...
I just don't know if that's right for us.
Ama bize uyar mı bilmiyorum.
If the day finally comes that being around pie boy and his pie girl make your suffering insufferable, I just want you to know that there's a place for you, right here in this professional establishment.
Bir gün gelirde turtacının ve onun turtacı kızının yanında olmanın acısı dayanılmaz bir hal alırsa, senin için bu profesyonel şirkette her zaman yer var.
You know, the thing that I can't understand is what a woman like that is doing with a prick, like you. She's got to have screw loose right?
Biliyor musun, anlayamadığım şey böyle bir kadının senin gibi bir yarrakla ne iş yaptığı.
But she's, she's the kind of woman that could a... you know, could drive a man insane, am I right?
Ama o, insani çildirtabilecek bir kadin. Haksiz miyim?
But, I mean, you're so close to her, you must know that, right?
Ama eminim ona bu kadar yakın olduğuna göre bunu biliyor olmalısın, değil mi?
I picked a spot that's... really out in the open, you know, right, well, you'll see it.
Ben şurayı seçtim şuraya yakın... Göreceksiniz.
I don't know, maybe this week I need somebody to just tell me to calm down, tell me that everything's okay, that everything's all... all right.
Bilmiyorum, belki bu hafta beni yatıştıracak, her şeyin yolunda olduğunu söyleyecek birine ihtiyaç duydum.
I don't know, maybe with the coffee, it's... Maybe you're just telling me that you're only gonna come to the therapy under... your conditions, and anything that you don't like, you're gonna... spit out right away.
Bilmiyorum, belkide kahve bahanesiyle... bana söylemek istediğin, sadece kendi belirlediğin şartlar altında terapiye geleceğin... ve eğer hoşuna gitmeyen bir şey olursa anında... yaygarayı basacağındır.
i know 63170
i know you can do it 61
i know you don't like me 31
i know you will 227
i know that 3661
i know you 1720
i know you can 181
i know everything 279
i know who you are 1036
i know you don't know me 17
i know you can do it 61
i know you don't like me 31
i know you will 227
i know that 3661
i know you 1720
i know you can 181
i know everything 279
i know who you are 1036
i know you don't know me 17