I know you don't know me translate Turkish
8,097 parallel translation
Because I know what you value more than anything else. And if you don't help me, your whole family...
Çünkü her şeyden çok değer verdiğin şeyi biliyorum ve yardım etmezsen tüm ailen...
"I'm going to see what I can do to help you, Trey, but you gotta help me, too." "I don't know anything."
"Sana nasıl yardım edeceğime bir bakacağım, Trey,... ama sen de bana yardım etmelisin." Trey : "Ben bir şey bilmiyorum."
Now you come to me, because now you believe your girlfriend is a mole for CASTOR. I don't know who CASTOR is.
Şimdi bana geldin çünkü kız arkadaşının Castor için çalışan bir köstebek olduğuna inanıyorsun.
- A part of me wanted to go, you know, of course, but I'm not your wife anymore, so... I don't know what I was thinking.
Aklımdan ne geçiyordu, bilmiyorum.
I know you're planning business trips that'll take you away that'll leave me to fend for myself, which I'm fine to do as long as you don't make it impossible for me to do things
Sen beni bırakıp, başını alıp iş gezilerine gittiğinde ben kendi başımın çaresine bakıyorum. Mesela Bob Dylan konserine gitmemi imkansız hâle getirmediğin sürece iyi idare ediyorum ben.
You don't know that he told me that he loved me but that he didn't want a family, when I was the only child.
Beni sevdiğini ancak bir aile olmak istemediğini söylediğini bilmiyorsunuz daha ben bir çocukken hem de.
Now, don't laugh at me, but I have this fantasy that, you know, the kids will start calling me Paul.
Gülme ama bu hayalde çocuklar bana Paul demeye de başlayacak.
You know, for some very strange reason- - I don't know why- - this whole thing reminds me of an Easter egg hunt that we had at Steve's.
Tuhaf bir nedenden dolayı bilmem nedendir, tüm bunlar bana Steve'in evindeki Paskalya yumurtası avını hatırlattı.
You could, but you and I both know that even with all your magic, you don't have enough power to hurt me.
Yapabilirsin, ikimizde biliyoruz ki senin büyün bana zarar verecek güçte değil.
I'm afraid you don't know me very well.
Korkarım ki beni çok iyi tanımıyorsun.
This charade of you pretending to care about me was a waste of your time because I don't know where it is.
Bu maskaralık beni önemsiyormuş gibi davranmaya çalışman zaman kaybı çünkü nerede olduğunu bilmiyorum.
I'm sorry Papaw, I know you gave him to me, but I just feel bad cause I don't ride him as much as I used to.
O atı bana senin verdiğini biliyorum ama ona artık eskisi kadar binmediğim için moralim bozuluyor.
You know, I'm scared, too, but you don't see me crying.
Ben de korkuyorum ama ağladığımı görmüyorsunuz değil mi?
I know everything looks really bad right now and you don't know me, but...
Durumun kötü göründüğünü biliyorum ama beni tanımyorsun.
Well, apparently not, unless you want to explain to me why some detective is, uh, sending me letters asking me about your involvement with some missing girl. I don't know what he told you... You know what?
Annen, seyahatimizin üç gününü feda edip benim hemen buraya geri gelmem ve seninle mutlaka yüzyüze konuşmam konusunda çok ısrar etti.
You don't know me, but if you did, you'd know I'm always fine.
Beni tanısaydın hep iyi olduğumu bilirdin.
I know that you don't believe me, but if Dave wants to spend the rest of his life getting skin cancer with little miss "Baywatch,"
Bana inanmadığınızı biliyorum. Dave ömrünün geri kalanını cilt kanseri olmuş küçük bayan "Sahil Güvenlik" * ile geçirmek istiyorsa onun adına mutlu olurum.
You think I don't make it a priority to know who's after me?
Peşimdekinin kim olduğunu öğrenmeye öncelik vermeyeceğimi mi düşündün?
Molly, I don't know if you can hear me.
Molly, beni duyuyor musun bilmiyorum.
JD, Charlie, I don't know if you can hear me, but I think I figured out a way to get to the server.
JD, Charlie, beni duyabiliyor musunuz bilmiyorum ama sanırım sunucuya nasıl gideceğimizi buldum.
Look, I don't know if you're aware of this, but kids all over the world are saying the name Jennifer, and I think it may have something to do with your daughter. Please, please, call me back. She shows us things.
Bak, bunun farkında mısın bilmiyorum ama dünyadaki tüm çocuklar Jennifer'ın adını söylüyorlar ve bence bunun kızınla bir alâkası var.
Uh, I don't know. Four different bands said we've been a great crowd, so you tell me.
Bilmem. 4 farklı şarkı grubu da harika bir topluluk olduğumuzu söyledi.
It was selfish, and I don't know why you didn't think of me when you did it.
Bu çok bencilce bir şey ve bunu yaparken neden beni düşünmediğini anlamıyorum.
How can I ever be the son you need me to be... when I don't even know who I am?
Sana göre olmam gereken oğlun nasıl olabilirim ki ben daha kim olduğumu bilmezken.
I want you to tell me. First it was, "oh, I don't know how to grieve for my son." Hmm.
- Hayır, dürüst ol söylemeni istiyorum, "oğlum için nasıl yas tutacağımı bilmiyordum"...
So tell me, how is it that a guy like you is not already married to some- - I don't know- - gorgeous swimsuit model?
Söyle bana nasıl oldu da senin gibi bir adam çoktan muhteşem bir mayo mankeniyle falan evlenmedi?
Like, I don't know you, and you don't know me.
Sen beni tanımıyorsun. Ben de seni tanımıyorum.
I don't know what you want from me.
Benden ne istediğini bilmiyorum.
I know what you gave me. Don't touch me!
Bana ne verdiğinizi biliyorum.
I, uh, I know you don't have much time, so let me just say, uh, your support, and the support of your PAC, uh, would mean a lot to my campaign.
Fazla zamanınız olmadığını biliyorum. O yüzden hızlıca anlatayım. Desteğiniz kampanyada çok işimize yarayacaktır.
Oh, Marge, after all my divorce-worthy statements and actions, many of which you don't know about, how can you kick me out now that I'm sick?
Yapma ama Marge, bütün o bilip bilmeden doldurduğumuz boşanma belgeleri ve evrakları hasta hasta beni kapının önüne koymak için miydi?
Well, I don't know what you see in me. I'm just a lonely guy with a bag full of drugs.
Bende ne görüyorsun bilmiyorum elinde bir çanta dolusu ilaç olan yalnız bir adamım ben.
You don't know me, but I know you... Barry Allen.
Beni tanımıyorsun ama ben seni tanıyorum Barry Allen.
I know you don't wanna jeopardize Vernon's job or your own by not taking me seriously.
Beni ciddiye almayarak Vernon'un ya da senin işini tehlikeye atmak istemeyeceğini biliyorum.
Fine, but if you don't hear from me by Saturday, you'll know I got on their tour bus.
Tamam ama cumartesiye kadar benden haber almazsan tur otobüslerine bindiğimi anlarsın.
I know you don't want to hurt me.
Bana zarar vermek istemediğini biliyorum.
I know you don't really exist, but that doesn't scare me anymore.
Gerçekte var olmadığını biliyorum. Ama bu artık beni korkutmuyor.
How will I know if you don't let me find out?
Öğrenmeme izin vermezsen nasıl bilebilirim?
I don't know about you, Henry... but I believe that everything happens for a reason... like you and me meeting here.
Senin hakkında çok şey bilmiyorum Henry ama bana göre yaşanan her şeyin bir sebebi var. Tıpkı şu anda burada buluşmamız gibi.
"I don't know what happened to me or your mother," "or how life has turned out for you."
Annene veya bana ne oldu, hayatın nasıl bir hal aldı bilmiyorum.
You know damn well I don't tolerate that type of behavior, and yet you pull that crap right in front of me?
Bu tarz davranışlara müsamaha göstermediğimi çok iyi bilmene rağmen bunu gözümün önünde yapıyorsun ha?
I'm gonna ask you again if you know where he is, because if you do, and you don't tell me, that makes you an accomplice after the fact.
Nerede olduğunu biliyor musun diye bir daha soruyorum. Çünkü biliyorsan ve söylemiyorsan bu seni suç ortağı yapar.
Silver, I don't know why you're doing it, but I know you're playing with me.
Silver, neden yapıyorsun bilmiyorum ama beni kandırmaya çalıştığını biliyorum.
I don't know why you're telling me.
Bunu niye bana söylüyorsun ki.
Look, I don't know what you saw or what you heard, but it wasn't me.
Ne gördünüz ya da duydunuz bilmiyorum ama ben değildim.
I don't even know how... how you can forgive me on this one.
Beni bu konuda nasıl affedebileceğini bilmiyorum bile.
Listen, I appreciate your patience during this trying time, but forgive me, I don't know what to call you.
Bak, bu zaman zarfındaki sabrını takdir ediyorum kusura bakma ama sana nasıl hitap edeceğimi bilmiyorum.
I believe I know the real reason you don't want me to have the Fulcrum.
Mesnetin neden elime geçmesini istemediğinin gerçek sebebini biliyorum.
Now I know you got the device in a vault somewhere on board, so why don't you give me the code and this'll all be over.
Aygıtı bu gemideki bir kasada sakladığınızı biliyorum. Bu yüzden neden bana şifreyi söylemiyorsun da bu iş bitmiyor?
I, I don't know... If you don't get me out of here, I'm as good as dead.
Ben, bilmiyorum eğer beni buradan çıkarmazsan, ölürüm.
Look, I don't know if you remember this, but, uh, you sent me the most amazing fake severed foot filled with jelly beans for Chanel-o-ween last year right before I killed that gas station attendant.
Bak, bunu hatırlıyor musun bilmem ama... Bana Chanel Bayramı için, jelibon dolu en güzel sahte ayağı göndermiştin. Geçen sene, benzinlikteki adamı öldürmemden önce.