It's just a cold translate Turkish
130 parallel translation
You still have to consider your age even if it is just a cold.
Soğuk algınlığı bile olsa yaşını göz önüne almalısın.
It's just a little cold, that's all.
Ufak bir soğuk algınlığı. Hepsi bu.
With us, it's just a matter of cold-blooded business.
Bizim için soğukkanlı bir iş. Sizin için ise durum farklı.
- lt's just a cold. - The doctor says it's nothing serious.
- Doktor mu geldi?
- Oh, it's just a cold.
- Sadece üşütmüş.
It's just a very bad cold.
Çok fena üşütmüşüm.
It wasn't hot, wasn't cold, it was just a terrific force.
Ne sıcaktı ne soğuk, Oldukça etkiliydi.
Your pulse is normal. It's just a cold. Just stay indoors a few days.
Birkaç gün daha dinlenirseniz hiçbir şeyiniz kalmaz.
It's just a cold.
Sadece biraz üşütmüşüm.
It's just cold and grey and a whole bunch of no fun.
Soğuk ve gri, ayrıca hiç eğlence yok.
It sort of tastes like it's not there at all, just a cold cloud.
O kadar hafif ki sanki bardakta yok.
It's just a cold.
Soğuk algınlığıymış.
I'm sorry, but I just took a sauna, and it's real hard not to yell when you hit that cold water.
Özür dilerim, sauna'dan yeni çıktım. O soğuk suya atlayınca bağırmamak çok zor.
You just shoot a little aluminum rod out of a CO2 target pistol right into the spokes, it stops everything cold, and then it disintegrates.
CO2 tabancasıyla lastiklere bir alüminyum çubuk sıkarsın. Herşeyi dondurarak durdurur ve sonra da parçalar.
Besides, it's just a cold she'll be back next week
Ayrıca bir şeyi yokmuş sadece üşütmüş. Gelecek hafta sonu gelir.
What you just described is, I believe, a mythology about the Cold War. It may have been tenable ten years ago but it's inconsistent with contemporary scholarship.
Mesela New York Times, Washington Post, önde gelen televizyon kanalları vb.
It's just a bit cold tonight.
Birazcık soğuk bu gece.
It's ok. Just a little cold at night.
Gece biraz soğuk.
I know you're worried about the baby, but it's just a cold.
Bebeğe üzülüyorsun, ama sadece üşütmüş.
Oh, it's just a little cold.
Biraz üşütmüşüm o kadar.
- It's just a cold.
- Sadece soğuk.
No, I was just sittin'in the truck. It's a little cold out here, you know. Just keepin'warm.
Hayır, yalnızca kamyonette oturuyordum, dışarısı biraz soğuk, ısınmak için.
It's pretty cold in there too, and I just needed a little break.
İcerside o kadar soguk, ve kücük bir ara vermek istedim.
It's just a little cold water, all right?
Su sadece biraz soğuk, tamam mı?
It's just a cold stopping up my ears.
Kulaklarım tıkandı da.
You do what you want, but I just don't think it's fair to ask a dog to sleep outside, when it's this cold out.
Ne istiyorsan yap! Ama bu soğukta bir köpeği dışarıda yatırmak hiç adil değil bence.
No, I'm just short of... a little guts. I'm scared it's cold. Of course it's cold!
Hayır, sadece biraz. cesaretten yoksunum.
- It's just a head cold.
- Sadece üşütmüş.
They just stick your hand in cold spaghetti and tell you it's intestines and stuff.
Elini soğuk spagettiye daldırıyorlar ve onun bağırsak falan olduğunu söylüyorlar. Olsun, ben Ürkünç Laboratuvar'a gidiyorum!
It's just a cold, and I'm this CLOSE TO FINDING THE CURE.
Sadece bir nezle, ve tedavisini bulmama ramak kaldı.
Well, let's just say... it's gonna be quite a long, cold winter.
Sadece... uzun soğuk bir kış olacak diyelim.
- It's probably just a chest cold.
- Göğsümü üşütmüşümdür.
I just didn't think it would take so long or I would get sick from hot and then cold and then hot and then cold or get a Mama Leone handwash or have to sleep with my father.
Sadece bu kadar uzun süreceğini düşünmedim veya sıcaktan soğuğa, sıcaktan soğuğa gireceğimi veya yaşlı bir kadın tarafından yıkanacağımı veya babamla uyuyacağımı.
It's just a cold.
Sadece soğuk algınlığı.
There's no girls or beer or anything like that. It's just tooth brushes and a cold floor.
Yalnızca iki fırça ve soğuk bir zemin var.
It's just a cold.
Bir haftadır var.
I don't think it's serious, just a cold.
Ciddi olduğunu sanmıyorum. Yalnızca bir soğuk algınlığı.
I just ran a bath and it's getting cold, so....
Küveti suyla doldurdum ve soğuyor. O yüzden...
- It's just a little cold water.
- Alt tarafı biraz soğuk su.
No, it's just a cold.
Hayır, sadece biraz üşütmüşüm.
It's nothing serious. She just has a cold. So you had something to tell me, sir?
Ama şu anda geçmişimden daha farklı yaşayabileceğimi umut ediyorum.
- It's just a cold.
- Sadece soğuk algınlığı.
It's just a small cold or...
Sadece biraz soğuk almışım dostum. Ben iyiyim.
It's just I have a bit of cold I can't seem to shift.
O sadece geciktiriyor.
It's just Connor's got a cold.
Connor üşütmüş.
But when you already know who gives you jewellery, smile, just for trying to please him, he can beat every imbecil who crosses your way. You should understand that all of it is as cold as a machine gun on your neck.
Ama bu çiçekleri, hediyeleri veren adamın yoldan geçen ilk zavallıyı sırf eğlence olsun diye öldürebileceğini bilince tüm o takılar, güller ensene dayalı bir tüfek kadar soğuk geliyor.
Eve, it's just a penis cold or something, OK?
Penis soğukluğum falan var. Büyütecek bir şey yok.
- It's just a cold-allergy pill.
Şey işte. Soğuk alerji şeysi.
i think it's a lamb ragu with just a scoop of cold rigott'.
Bence kuzu ragusuyla bir kepçe soğuk riggott.
It's just a summer cold, Sir.
Sadece yaz nezlesi, efendim.
- It's just a cold.
- Yalnızca bir soğuk algınlığı.
it's just 7387
it's just us 148
it's just sex 51
it's just a game 119
it's just me 474
it's just the beginning 44
it's just a joke 49
it's just a dream 89
it's just business 103
it's just amazing 21
it's just us 148
it's just sex 51
it's just a game 119
it's just me 474
it's just the beginning 44
it's just a joke 49
it's just a dream 89
it's just business 103
it's just amazing 21