It isn't easy translate Turkish
599 parallel translation
Even though the Vice President and his team are trying to take care of it but stories like this isn't going to be easy to quiet down.
Sizin haberiniz olmadan önce başlamıştı. Bu tür şeylerle baş etmek çok zor.
Looking at you like this, it isn't easy.
Sana böyle bakmak zoruma gidiyor.
It isn't that easy.
O kadar kolay değil bu.
It's gettin'easy, isn't it?
İyice basit geliyor, değil mi?
Oh, it isn't tame and easy like the North.
Oh, Kuzeydeki gibi yavan ve basit değil.
- It isn't easy, you know.
- Kolay değil ama.
It's easy, isn't it?
Kolay, değil mi?
Yes, it probably isn't easy for you to imagine anyone could like a man of my type.
Evet, bir bayanın benim gibi birinden hoşlanması sizin için hayal etmesi zor bir durum.
It's easy to miss a man aboard ship now, isn't it, Mr. Vaner?
Şu anda, gemide birini kaçırmak çok kolay, değil mi, Mr. Vaner?
It isn't as easy as all that.
O kadar kolay değil.
- Now, take it easy. - There isn't a moment to lose.
- Kaybedecek zaman yok.
It's easy to understand now, isn't it?
Şimdi anladın değil mi?
After all, it isn't so easy to send word.
Sonra, tek kelime bile yazabilmek oldukça zor.
It's so easy to be smug and wear a badge on your mind, isn't it?
Sizce kendini beğenmiş olmak ve rozet takmak bu kadar kolay öyle değil mi?
- Sometimes it isn't that easy.
- Bazen bu o kadar kolay olmaz.
It isn't that easy. I'm free now.
Kolay değil. Artık özgürüm.
I know it isn't easy.
Kolay olmadığını biliyorum.
It isn't easy for air force glamour boys when they get grounded.
Havacı parlak çocuklar yere indiğinde işler kolay gitmez.
I know it isn't easy, but you've got to take me on faith.
Senin için kolay olmadığını biliyorum Henry, ama bana inanmak zorundasın.
But taking a house with furniture in it isn't so easy.
Oysa eşyalarla dolu bir evi devralmak o kadar da kolay değil.
But that costs money, and it isn't easy nowadays.
Ama bu çok paraya mal olur ve bugünlerde hiç kolay değil.
Well, it isn't easy for me to explain.
Konu nedir? Benim için bunu açıklamak pek kolay değil.
It isn't easy to leave a town like our town... to tear myself away from you three dear, dear friends who have meant so much to me.
Kasabamız gibi bir kasabayı terk etmek ve kendimi benim için çok şey ifade eden siz çok sevgili üç arkadaşımdan koparmak kolay değil.
The world isn't that easy a place... as a young lady thinks it is.
Dünya genç bir bayanın düşündüğü kadar kolay bir yer değildir.
I know it isn't easy, but at least we should try to get along together.
Bunun kolay olmadığını biliyorum, ama en azından birbirimizle geçinmeyi denemeliyiz.
I know it isn't easy, but we've just got to wait.
Kolay olmadığını biliyorum, fakat sabretmek zorundayız.
This isn't going to be as easy to get out of as it was with Mr. Baker.
Çünkü bu adamdan kurtulmak, Bay Baker'dan kurtulmak kadar kolay olmayacak.
It's really quite easy, isn't it, Mr. Allnut?
Oldukça kolaymış, değil mi Bay Allnutt?
It isn't easy for me to say.
bu benim içinde kolay değil.
I know it isn't easy for you.
Senin için kolay değil, biliyorum.
It isn't easy to break the habits of a lifetime.
İnsan ömür boyu elde ettiği alışkanlıklardan kolay kurtulamıyor.
It's easy to come over to us now that we're winning, isn't it?
Şimdi kazanıyoruz ya herkes bize katılmak istiyor
He knows all... It isn't gonna be easy.
O biliyor ki... kolay olmayacak.
- And it isn't going to be easy. - Then don't say it yet.
- Şimdi söyleme o zaman.
It isn't always easy to find out if they're rich or married.
Zengin veya paralı olduklarını bulmak kolay değil.
It isn't easy to make decisions.
Kararlar vermek kolay değildir.
It isn't easy for a girl, drifting around from one job to another.
Bir kadın için işten işe sürüklenmek kolay bir şey değil. Evlendikten sonra biraz mutsuz hissettim.
I thought it was gonna be so easy to tell you, Calem, but it isn't.
Sana söylemenin kolay olacağını sanıyordum Calem. Ama değilmiş.
It isn't easy.
Kolay değil.
It's so easy for you, isn't it?
Senin için çok kolay, değil mi?
Even these days... it isn't as easy to go crazy as you might think.
Delirmek, bu günlerde bile düşündüğün kadar kolay değil.
It isn't easy to stop loving a man if he's the man you want.
Gerçekten istediğin bir adamı, sevmekten vazgeçmek kolay değildir.
I'm afraid it isn't quite as easy as all that.
Bu o kadar da kolay değil.
It isn't easy to tell.
Anlatması zor.
It isn't that easy, Vince.
- O kadar kolay değil Vince.
Sometimes it isn't easy traveling upstream.
Bazen akıntıya karşı yolculuk yapmak kolay olmuyor.
It's real easy, isn't it?
Ne kolay, değil mi?
You can see that it isn't easy, taking care of Uncle Bill.
Bill Amcaya bakmanın kolay olmadığını görebilirsin.
Well, it... It isn't easy to put these things into words.
Böyle şeyleri kelimelerle ifade etmek kolay değil.
I know it isn't easy to give up a steady job for something... that seems like a gamble.
Düzenli bir işi bir kumar uğruna bırakmanın... kolay olmadığını biliyorum.
Take it easy, this isn't hurrying-up time.
Rahat ol, telaşlanmanın vakti değil.
it isn't 1519
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it isn't possible 18
it isn't mine 27
it isn't working 26
it isn't much 21
it isn't fair 52
it isn't here 19
it isn't me 34
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it isn't possible 18
it isn't mine 27
it isn't working 26
it isn't much 21
it isn't fair 52
it isn't here 19
it isn't me 34
it isn't safe 35
it isn't over 20
it isn't true 86
it isn't you 23
it isn't funny 18
it isn't enough 18
it isn't like that 22
it isn't your fault 26
it isn't right 41
it isn't that 69
it isn't over 20
it isn't true 86
it isn't you 23
it isn't funny 18
it isn't enough 18
it isn't like that 22
it isn't your fault 26
it isn't right 41
it isn't that 69
easy 6886
easy peasy 72
easy come 28
easy does it 137
easy now 258
easy go 25
easy money 34
easy as pie 25
easy enough 30
easy there 232
easy peasy 72
easy come 28
easy does it 137
easy now 258
easy go 25
easy money 34
easy as pie 25
easy enough 30
easy there 232