Let's go there translate Turkish
1,612 parallel translation
Let's just go in there and vote to sell this stupid company - that Dad totally screwed up.
İçeri gel de, babam daha fazla batırmadan şirketi satmamız için oy ver.
There's no life here. Let's go.
Burada canlı yok.
Let's go! There's a cop down there.
Kaçın, çabuk!
Let's go back to New York, at least there's no Jews there.
New York'a geri dönelim, en azından orada Yahudi yok.
There's no way I'm gonna let you go without a backup.
Destek olmadan seni oraya yollamam mümkün değil.
Let's go out there and win this one for Mars Division.
Hadi oraya gibip bunu Mars Tümeni için kazanalım.
Let's go there.
Oraya gidelim.
- Get her out of there and let's go.
- Çıkar onu, oradan gidelim.
- Get your people out there. Let's go.
- İnsanları buradan uzaklaştırın.
Let's go. - There's four of them in there!
- Dört kişiler!
I'll go to Dante's and see if he'll let me stay there.
Dante'ye gideceğim, bakalım orada kalmama izin verecek mi.
Sure, let's go there.
Kesinlikle, gidelim buradan.
Let's go there.
Hadi oraya gidelim.
So, let's go out there and get some great contestants.
O yüzden... dışarıya çıkıp çok iyi yarışmacılar bulalım.
Look, if Global believes there's no use for him, they'll let him go.
Bak, Küresel işe yaramadığını düşünürse onu bırakır.
All right, let's go there.
Pekala, hadi gidelim.
Let's not go there.
Oralara girmeyelim.
Let's just put her back in there and go and get help.
- İçeri koyalım ve eve dönelim
No, let's go over there.
Hayır, evine gidelim.
Let's go there.
Haydi, gidelim buradan!
- You're right and I'm gonna let you go in there all by yourself.
Haklısın, ve ben, senin oraya tek başına gitmene izin vereceğim.
I know there's bad blood between you two, but let it go.
Tamam, anlaşamıyorsunuz ama bırakın artık.
Agent Hymes, you let us go and there's a million dollars with your name on it.
Siz bizi bırakın biz de size 1 milyon dolar verelim.
There's no evidence of direct involvement in the murder, so we'll let her go.
Doğrudan cinayete karıştığına dair bir kanıt yok, onu da bırakalım.
Okay, let's not go there.
Tamam, oraya gitmeyelim olsun bitsin
Hey! Whoever's in there, time's up! Let's go!
İçeride kim varsa, vakit doldu.
There's nothing worst than when you can't let go of someone who's... completely over you and distant, abusive, controlling, dictatorial... egocentric, unloving, selfish, unable to commit.
Birisinin gitmesine izin vermemekten daha kötüsü yok. Tamamen senden aşmış ve uzakken, kontrollü, diktatörce benmerkezci, sevgisiz, bencil, güvenilmezken.
There he is. Let's go.! [Delivery Boy] Hey, slow down!
Orada.gidelim. Hey biraz yavaşlayın
My nine-year-old son is in there with his father and his new girlfriend, and there's a very strong possibility that he's going to let him go to the bathroom on his own.
9 yaşındaki oğlum içeride babası ve onun yeni sevgilisiyle birlikte. Ve kuvvetle muhtemeldir ki babası çocuğu tuvalete tek başına yollayacak.
- Let's go there. No! We should go to the church.
Hayır, ilk önce kiliseye gitmeliyiz.
Maybe. Or we're going down there to tell him if what I've read in the mexican papers is true they've got one of the worst serial killers the country's ever seen, let's go.
Belki ya da oraya gidip, gazetelerde yazanların doğru olduğunu ve bu işi yapanın ülkenin gördüğü en azılı seri katil olduğunu söyleyeceğiz
It's over there. Let's go.
Orada hadi gidelim.
Let's go have sex there.
Hadi orada sevişelim.
Dean, let me go. It's still in there!
- Sam, Sam olmaz!
Something's happened. If you had just let me go in there...
Oraya gitmeme izin verseydin eğer.
Let's go there now!
Hadi oraya gidelim!
You guys, take that area over there. Morgan, let's go.
Siz şu tarafı alın Morgan, gidelim.
Let's just go over there right now.
Evine gidelim.
There, let's go.
Tamam, gidelim.
Let's go out there and show these little sons of bitches what being a Beta's all about.
Hadi gidelim ve şu küçük orospu çocuklarına Beta olmak ne demekmiş gösterelim.
Let's go to the Triumphal Arch, maybe we can still catch him there.
O zaman Zafer Takı'na gidelim. Belki orada buluruz.
Let's go while they're happy there.
Hadi onlar burada oynuyorken gidelim.
Let's go check things out down there.
Gel bir aşağıya bakalım biz.
Let's go get in there, get those addresses. Bring these nut jobs in for questioning.
Hadi şu adresleri al da gidelim.
Yeah, but let's not go there.
Evet, ama o kadar ileri gitmeyelim.
Because we all know there's a chance... we might let go too soon.
Çünkü hepimiz biliriz ki, çok daha erken varabilmemiz için, bir şans vardır.
- Let's go there.
- Oraya gidelim.
- Let's go back in there.
- Tamam.
Let's go in there and get this done.
İçeri girip bitirelim şu işi.
- There's a patient in Trauma 1. Okay, let's go.
- Travma 1'de bir hasta var.
Let's... go out there and do it!
Hadi... gidelim ve yapalım!
let's go 38372
let's go to sleep 67
let's go for a ride 63
let's go for a walk 104
let's go to work 92
let's go home 949
let's go outside 100
let's go to bed 131
let's go out 111
let's go eat 87
let's go to sleep 67
let's go for a ride 63
let's go for a walk 104
let's go to work 92
let's go home 949
let's go outside 100
let's go to bed 131
let's go out 111
let's go eat 87