English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Nothing fancy

Nothing fancy translate Turkish

308 parallel translation
We're nothing fancy.
Lüks yaşantımız yok.
Nothing fancy like Broadway or Market.
Broadway ya da Market gibi gösterişli değil.
- Yeah, but nothing fancy.
- Evet ama gösterişli şeyler olmasın.
- My car's nothing fancy.
- Arabam size uygun şıklıkta değil.
Nothing fancy, but kind of cozy.
Lüks değil ama rahat.
Nothing fancy.
Ama resmi bir parti olmayacak.
"I am interested in good sound stock, but nothing fancy."
"Kaliteli, sağlam ama sade bir sürü isterim."
Nothing fancy, mind, but clean.
Gösterişli bir yer değil ama temizdir.
As I said, it's nothing fancy, but it's clean.
Dediğim gibi, öyle gösterişli falan değil, ama temizdir.
Just "To Dominic". Nothing fancy. And then put your name.
Nasıl olduğunu bile bilmiyorum, sadece onun yatak odasına girdiğimde, bir tabanca vardı, ve bir siyah not defteri bulunuyordu, benim hakkımda yalanlarla doluydu.
Nothing fancy, now.
Fazla üsteleme.
Nothing fancy.
Fantezi.
Oh, nothing fancy.
Oh, lüks bir şey değil.
It's nothing fancy, but everything is there, and the best, too.
Pek beğenilecek bir şey yok ama her şeyin en iyisi orada.
Nothing fancy.
Abartılı olmasın.
Oh, nothing fancy.
Belli bir özellik yok.
Nothing fancy, but it's a roof over your head.
Ahım şahım bir yer değil ama, başınızı sokacak bir çatı işte.
Nothing fancy. Just a little something where I sing under a spotlight.
Lüks değil, çıkıp şarkı söyleyebileceğim küçük bir yer.
Nothing fancy.
Zor değil.
- Nothing fancy, just sequins and stuff.
- Basit, pullu bir şeyler.
- Nothing fancy, my friend.
- Pek matah sayılmaz dostum.
Motor pool. Nothing fancy.
- Oto ulaştırma, havalı bir iş değil.
Now nothing fancy, okay?
Şimdi fantezi bir şey yok, tamam mı?
Now, it's nothing fancy.
Büyük bir şey değil.
Yeah, but nothing fancy or overblown, right?
Evet ama süslü ve şatafatlı bir şey olmaz, değil mi?
Saturday afternoon, nothing fancy, just family and friends over.
Cumartesi öğleden sonra. Aşırı bir şey olmayacak. Sadece aile ve arkadaşlar.
Okay, but nothing fancy.
Tamam, ama lüks olmasın.
Yeah, nothing fancy.
Evet, lüks bir şey değil.
Nothing fancy.
Pek gösterişli birşey yok.
Nothing fancy :
Çok süslü değil :
Straight power play, nothing fancy.
Ani baskın yapacağız, kahramanlık yok.
A bigger one. but nothing fancy.
Daha büyük olsun, ama dikkat de çekmesin.
Nothing fancy.
Sıra dışı bir şey değil.
Nothing fancy. Get in, find what we need and get out.
Girin, ihtiyacımız olanı bulun ve çıkın.
Nothing fancy.
Şatafatlı olmasın.
Nothing fancy, just a basic...
Hayal değil, sadece temel...
You may out-rank me a little bit with all these here little fancy doo-dads, but you're still nothing but a lousy non-com.
Bu küçük havalı zımbırtılarınla rütbece benim biraz üstüm olabilirsin, ama unutma ki hala dandik bir erbaşsın o kadar.
I hope nothing so dreadful hangs on it as you fancy.
Kötü bir şeyin sizin sevginiz yüzünden olmayacağını umuyorum.
Tonight's fancy dress ball will continue as per program... and as if nothing had happened!
... bu geceki kıyafet balosu programımız gereğince hiçbir şey olmamış gibi yapılmaya devam edilecektir.
But, then again, I happen to think there's nothing but a candyass... underneath all those fancy clothes of yours.
Ama, bu elbiselerinin altında bir süt kuzusundan başka birşey olmadığını da düşünüyorum...
AS A MATTER OF FACT, THEY'RE HAVING A LITTLE RECEPTION TONIGHT. NOTHING TOO FANCY...
Doğrusunu istiyorsan, akşama küçük bir resepsiyon veriyorlar.
Because you like me, you fancy me but having me is nothing George any prick can have me
Beni elde etmek zor değildir George, herhangi biri beni elde edebilir. Kes sesini.
Nothing that fancy. Just some folks, some suds, and some sounds.
- Onlarla ilgilensek mi?
Riker, you're nothing but a pretty mannequin in a fancy uniform.
Riker, sen komik üniformalı bir mankenden fazlası değilsin. Boş lâflarla dolusun.
I'm springing for the soap. Nothing too fancy. Cute dog.
Üstüne alınma ama biraz sıkışmışlardı.
The very fact that people talk to one another just in a normal way, nothing particularly fancy, reflects deep-seated features of human creativity, which separate human beings from any other biological system we know.
Sadece medyanın itaatini göstermek yeterli değildir. Yani bunlar güncel, medya gerçekten soykırıma suç ortaklığı ediyor. Vahşetin hala devam edebilmesinin sebebi... kimsenin bundan haberinin olmamasıdır.
Nothing too fancy.
Fazla süslü olmasın.
- Coffee, black, nothing fancy in it.
Sütsüz kahve.
Though Mr Wickham has taken a fancy to you, I'm sure you've done nothing to deserve it, after your dealings with Mr Collins! Well, it is all in vain, it will all come to nothing!
Mr Wickham sizden hoşlanmış olsa da Mr Collins ile olan ilişkiniz göz önüne alındığında bunu hak edecek bir şey yapmamışsınızdır!
Nothing too fancy or exotic around here.
Burada süslü veya egzotik fazla bir şey yoktur.
I don't need no brother in no fancy suit giving me lessons that got nothing to do with where I'm coming from.
Takım elbiseli bir siyahın benim büyüdüğüm yerde işe yaramayan derslerine ihtiyacım yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]