Really hard translate Turkish
4,727 parallel translation
I've been staring at them for, like, 10 days now, you know, trying to stay objective about it, but, you know, it's really hard.
Neredeyse 10 gündür şu resimlere bakıyorum, tarafsız olmaya çalışıyorum ama çok zor.
You are making it really hard for me to say no.
Hayır demeyi iyice zorlaştırıyorsun.
- It was really hard to come.
- Boşalmak çok zor oldu.
It's just that I worked Really hard to get To a position that was basically
Sana teselli ödülü olarak verilen mevkiye ulaşmak için çok uğraştım.
She worked really hard to get where she is, and I kind of want to be the same way.
Şu anki konumuna ulaşmak için gerçekten çok çalıştı ve ben de bir bakıma aynı şeyi yapabilmek istiyorum.
It's really hard.
Çok zordu.
I just have a really hard time ending relationships.
Sadece ilişkiler bittiğinde çok zor zamanlar geçiririm.
It's really hard to see anything if you keep shaking it like that.
Bu şekilde sallamaya devam ettiğin sürece bir şey görmek oldukça zorlaşıyor.
Well, we've... all been pushing really hard.
Evet, hepimiz gerçekten çaba harcıyoruz.
It's really, really hard!
Ay ne zor, ne zor.
... really hard to get it down, but our companies are making huge profits.
... üstesinden gelmek gerçekten zor, ama şirketlerimiz büyük kar yapıyorlar.
God, it's really hard.
Tanrım, gerçekten zormuş.
- I'm not making that much milk, and pumping is really hard.
Benim fazla sütüm yok ve pompalamak oldukça zor.
It was really hard to find this address.
Burayı bulmak epey külfetliydi.
So, you know, you can imagine all sorts of cases that will be really hard to prosecute, because you've got some criminals in Russia, or you've got some people inside of a corporation that are gonna five hundred dollar lawyers or seven hundred dollar-an-hour lawyers
İhtiyaçlarından çok daha fazla sayıda avukatları da mevcuttu. Bu durumu anlamak mümkün, zira zaman zaman karşılarına saati 500-700 dolar olan avukatlara sahip şirketler, Rus hackerlar çıkardı.
I'm late because my ex-wife called me on my way to work and it is really hard to talk on my bike.
İşe gelirken eski karım aradığı için geç kaldım ve bisiklet üzerinde konuşmak gerçekten zormuş.
I tried, but it's really hard.
Denedim, ama gerçekten zor.
Oh, I just wanted you to know I've been thinking about it really hard, and I-I want to say yes.
Bunun üzerinde uzun uzun düşündüğümü bilmeni ve evet demek istediğimi bilmeni isterim.
I've had a really hard day. I need to just fat dog this concept.
Şişman bir köpek gibi olmaya ihtiyacım var.
Look, it's not personal, but sometimes it's really hard to watch TV with you.
Bak kişisel bir şey değil ama bazen seninle televizyon izlemek çok zor.
Really hard.
Gerçekten zordu.
- Stetson, this music is really hard.
- Stetson bu şarkı çok zor. - Kapa çeneni.
I mean, really hard to drive.
Yani sürmesi çok zordu.
And also, maybe secretly, you're really hard, you just don't know it.
Ve ayrıca, belki sen de içten içe oldukça sertsindir ve daha bilmiyorsundur.
That was really hard for you to say, wasn't it?
Bunu söylemek senin için gerçekten zordu, değil mi?
Ok? I'm sure that was really hard for you to see me like that.
Eminim beni o şekilde görmek çok zor olmuştur.
It's just... it's really hard being a star.
Bir yıldız olmak çok zor.
I'm just- - I'm having a really hard time finding weed, okay?
- Ot bulmakta gerçekten güçlük yaşıyorum, anladınmı?
Abbi actually tried really hard to get your package today.
- Abbi paketi almak için gerçekten de çok çalıştı.
No, I don't want to let her go, but man, she hits really hard.
Hayır, ben de gitmesini istemiyorum. Ama arkadaş, çok fena vuruyor ya.
Oh! It's getting really hard to keep track of who knows whose secret identity.
Kimin, kimin gizli kimliğini bildiğini takip etmek giderek zorlaşıyor.
Oliver, you've worked really hard not to kill anymore.
Oliver, artık kimseyi öldürmemek için çok uğratın.
She said you took it really hard.
Çok çaba sarf ettiğini söyledi.
It was sad and Stuart took it really, really hard.
Çok üzücü bir durum çünkü Stuart çocuk için gerçekten çok ama çok uğraşmış.
I mean, it must be really hard to do what she did while she was struggling with those weight issues.
Yaptığı şey çok zor olsa gerek. O kadar kilo problemiyle mücadele etmek...
I'm trying really hard not to take it personally.
Bu üstüme almamak için bayağı bir uğraşıyorum.
Yeah, I'm... I'm trying really hard, actually.
- Evet, gerçekten çok uğraşıyorum aslında.
I need someone to teach me how to slap my friend just like really hard right in his stupid face. Can you teach me that?
Birinin bana, arkadaşımın o şapşal suratına okkalı bir tokadı nasıl atacağımı öğretmesi gerek.
Yeah, well he took our mom's death really hard.
Annemimizin ölümünü kabullenmekte çok zorlandı.
Hey, Elaine, I know this is so hard, but... do you really think we cremated the wrong person?
Elaine, bunun çok zor olduğunu biliyorum ancak sence gerçekten biz yanlış kişiyi mi yaktık?
You really have to try hard.
Gerçekten çok çalışmanız lazım.
So many of our loved ones were lost 3 years ago, and it's hard to know how to talk about them without feeling... well, we really don't know how to feel because we still wonder where they went
Sevdiklerimizin çoğu 3 yıl önce yitip gitti ve onlar hakkında şeyi hissetmeden konuşmak zor... Aslında biz de nasıl hissedeceğimizi bilmiyoruz çünkü hâlâ nereye ve neden gittiklerini bilmiyoruz.
I know it's hard for you, but I really appreciate you losing for me.
Bunun sana ağır geldiğini biliyorum, ama benim için kaybetmeni gerçekten takdir ediyorum.
It's really not that hard...
Seni temizlemek gerçekten...
It's hard to really tell.
Söylemesi gerçekten zor.
Your job is really hard.
İşin gerçekten zor.
I mean, it's like you find this really sexy, crush-worthy... pair of kitten heels, and then you discover no matter how hard you try to break them in, they keep on resisting you and won't open up to you.
Yani, çok seksi olduğunu düşünüyorsun, sonuna kadar değecek bir çift cici ayakkabı, sonra da sen ne kadar uğraşırsan uğraş onlar sana uymamak konusunda ısrar ediyorlar.
My dad said, "Work hard," you know? "Good things happen." But they don't, really.
Babam her zaman "çok çalışırsan güzel şeyler olur" derdi ama hiçbir şey olmadı.
It's getting really... Hard to breathe!
Burada giderek nefes alması zorlaşıyor!
What you're trying to do is hard, but people do make it, and I really do believe you could be one of them.
Yapmaya çalıştığın şey çok zor ama insanlar başarıyor ve ben, gerçekten senin de başarabileceğine inanıyorum.
? Human nature really is hard to comprehend.
İnsanların düşüncesini algılamak gerçekten zor.
hardware 22
hard 725
hardy 174
hardly 502
harder 533
hardman 24
hardcore 24
harding 62
hard pass 21
hardison 43
hard 725
hardy 174
hardly 502
harder 533
hardman 24
hardcore 24
harding 62
hard pass 21
hardison 43
hard kill 18
hard day 29
hard times 35
hardly ever 25
hard worker 16
hard work 70
hardworking 26
hard to tell 74
hard to starboard 26
hard to explain 19
hard day 29
hard times 35
hardly ever 25
hard worker 16
hard work 70
hardworking 26
hard to tell 74
hard to starboard 26
hard to explain 19