Sorry to call so late translate Turkish
121 parallel translation
Sorry to call so late. I'm calling about the ad.
Bu kadar geç aradığım için özür dilerim.
Sorry to call so late.
Geç aradığım için bağışlayın.
I'm sorry to call so late.
Geç saatte geldiğim için özür dilerim.
Bill Gartley. Sorry to call so late.
Bill Gartley.
I'm sorry to call so late- -
Bu kadar geç saatte aradığım için üzgünüm- -
Anyway, uh... And also, uh, sorry to call so late, but you were still at the Dresden when I left, so I knew I'd get your machine.
Neyse, ayrıca, çok geç aradığım için özür dilerim, ama ben çıktığımda sen hala Dresden'deydin, yani teleksreterine ulaşacağımı biliyordum.
Sorry to call so late.
Geç aradığım için özür dilerim.
I'm sorry to call so late.
Geç aradığım için üzgünüm.
- Sydney. Sorry to call so late. It's alright.
- Geç aradığım için özür dilerim.
I'm sorry to call so late, but I need to ask a question.
Bu kadar geç bir saatte aradığım için özür dilerim
I'm sorry to call so late, but I need a favor.
Geç aradım, kusura bakma, ama bir ricam olacak.
- Sorry to call so late, captain, but all three inspection pods are getting their weekly overhauls tonight.
Bukadar geç aradığım için üzgünüm Kaptan ancak her üç pod bu gece haftalık denetime ( bakıma ) giriyor.
- Sookie, sorry to call so late. - And so incessantly.
- Bu kadar geç saatte aradığımız için özür dileriz.
Prime Minister, sorry to call so late, but I'm afraid the queen is abdicating.
Başbakanım, geç saatte ardığım için üzgünüm, ama korkarım ki Kraliçe tahttan feragat ediyor.
Sorry to call so late, but I looked up your number and I saw you were still awake.
Geç aradığım için üzgünüm ama senin numarana baktım ve hala uyanık olduğunu gördüm.
Sorry to call so late.
Böyle geç aradığım için affedersin.
I'm sorry to call so late.
Çok geç vakitte aradığım için üzgünüm.
Hi, sorry to call so late.
Selam, bu kadar geç aradığım için özür dilerim.
I'm sorry to call so late, sweetie.
Bu kadar geç aradığım için üzgünüm, tatlım.
Um, i'm sorry to call so late, but we have a dead judge in Griffith Park.
Benim, Will. Kusura bakma geç saatte aradım. Ama Griffith Park'ta ölü bir yargıç bulundu.
I'm sorry to call so late.
Bu saatte aradığım için kusura bakma.
Sorry to call so late.
Geç aradım kusura bakmayın.
I'm sorry to call so late.
Bu kadar geç saatte aradığım için özür dilerim.
Uh, sorry to call so late, but Carl kicked Shannon out
Bu saatte aradım kusura bakma ama Carl Shannon'ı evden atmış.
I * m sorry to call you so late, but...
- Bu kadar geç aradığım için özür dilerim ama -
Sorry to call you so late.
Geç aradığım için kusura bakma.
I'm sorry to call you so late.
Bu kadar geç bir saatte aradığım için özür dilerim.
I'm sorry to call you so late.
Geç aradığım için özür dilerim.
Sorry to call you out so late.
Seni bu kadar geç aradığım için üzgünüm.
- I'm sorry to call you so late.
- Geç saatte çağırdım, özür dilerim.
Sorry to call you so late, but it ´ s important.
Saat geç oldu biliyorum, ama bu çok önemli.
Sorry to call you so late, but...
Bu kadar geç aradığım için üzgünüm ama...
Mrs. Boggs, this is Sabrina Peterson with the Chicago Globe. I'm sorry to call you so late, but I was wondering if, by any chance... you're related to the Ray Boggs that works for Midrail.
Bayan Boggs, ben Chicago Globe'dan Sabrina Peterson geç saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim ancak merak ediyordum da Midrail'de çalışan Bay Boggs ile bir yakınlığınız var mı?
Sorry to call you so late, but... I got a really stressed out woman here.
Geç saatte aradığım için kusura bakma, ama burada çok gergin bir kadın var.
Sorry to call you so late, but we need to know.
Geç aradığımız için üzgünüz, ama bilmek istiy orduk.
I'm sorry to call you so late.
Geç aradığım için üzgünüm.
I'm sorry to call you so late, but we need to know.
Bu kadar geç bir saatte aradığım için özür dilerim ama öğrenmemiz gerekiyordu.
I'm sorry to call you so late,
Sizi bu saate aradığım için özür dilerim,
Look, I'm sorry to call you so late but, um...
Bu kadar geç bir vakitte aradığım için üzgünüm ama...
Sorry to call you so late.
Saat geç, kusura bakma.
Sorry to suddenly call so late.
Ama seninle konuşmak istediğim bir konu vardı.
Sorry to call so late.
Geç vakitte aradığım için üzgünüm.
Look. I'm sorry to call you so late.
Bu saatte aradığım için özür dilerim.
Sorry to call you so late.
Bu kadar geç aradığım için kusura bakma.
I'm sorry we had to call so late.
Sizi geç saatte bir rahatsız ettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to bother you so late, but could I make a call?
çok geç oldu, sizi rahatsız ettim üzgünüm Bir arama yapabilir miyim?
I'm sorry to call you down so late.
Bu saatte rahatsız ettiğim için çok özür dilerim.
I'm really sorry to call you so late, but Marc just called.
Bu kadar geç aradığım için kusura bakma. Biraz önce Marc aradı da.
Marge, sorry to call you so late, but I had a great idea- - put cutesy signs outside the restrooms that say "dukes" and "dames"
Marge, geç saatte aradğım için üzgünüm, ama mükemmel bir fikrim var, Tuvaletin dışına şirin işaretler koyalım Dukes ve dames desinler.
I'm sorry to call you so late.
Bu kadar geç aradığım için üzgünüm.Bir saniyen var mı?
Sorry to call on you so late in the evening, but we did have a previous engagement.
Bu saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm, fakat önceden kalmış bir hesabımız var.