Well spoken translate Turkish
273 parallel translation
Well spoken, ma'am.
Çok iyi söylediniz bayan.
- Well spoken, Mr. Bellows.
- Güzel konuşma, Bay Bellows.
- Well spoken, Sir Brack.
Söylediklerinize katılıyorum sır Brack.
Well spoken.
Güzel konustun.
- Well spoken, Dame Bea.
- Evet, İyi konuşmaydı Bayan Bea.
Well spoken, Artemisia.
İyi söylediniz.
Well spoken, son.
İyi konuştun evlat.
They were two call-girls well spoken of. They took 10.000 francs for a week-end expenses not included.
Doris takma adlı, Bayan Bernardette Rupeau... ve Mona takma adlı Huguette Dalfet, bu takma adlı kızlar... öldüler.
Well spoken, Bee Gee.
Güzel konuştun, Bee Gee.
Well spoken.
Güzel söylendi.
So well spoken.
Ne güzel konuşuyor.
Well spoken, Captain!
İyi dedin Kaptan!
Well spoken.
İyi konuşma.
Well, I haven't spoken to her yet.
Henüz onunla konuşmadım.
You've got to act gentlemanly and well-spoken and show the girls you have etiquette.
Bir beyefendi gibi davranıp güzel konuşacak ve kızlara etiket bildiğinizi göstereceksiniz.
Well, all right, but I've already spoken to the local television man about you.
Pekalâ ama bölgedeki televizyon satıcısıyla senin adına konuştum bile.
But, sirs, be sudden in the execution... withal obdurate, do not hear him plead... for Clarence is well-spoken and perhaps may move your hearts to pity if you mark him.
İşi çabuk halletmeye bakın. Sakın yufka yürekli olmayın. Clarence'la tartışmaya girmeyin, o güzel konuşur, sözlerine kulak verirseniz sizi kendine acındırabilir.
You've spoken well for the Indian... and through your subsequent actions have helped your fellow whites.
Yerli için iyi şeyler söylediniz... ve daha sonraki yaptıkları eylemleriyle beyazlara yardımcı oldu.
Aldo's often spoken well of you.
Aldo sizden çok söz ederdi.
Well how did she know we'd spoken to Susan?
Susan'la konuştuğumuzu nereden biliyor?
Well, I've spoken to the warden and to the governor.
Hapishane müdürü ve vali ile görüştüm.
Well-spoken, bruce.
İyi dedin Bruce!
How well do you know it? I haven't spoken it for a long time.
- Uzun süredir Almanca konuşmuyorum.
Withal obdurate, do not hear him plead, for Larding is well-spoken, and perhaps may move your hearts to pity if you mark him.
Ve sakın yufka yürekli olmayın, Larding ile tartışmaya girmeyin, O güzel konuşur ; Sözlerine kulak verirseniz, sizi kendine acındırabilir.
And therefore, since I cannot prove a lover, to entertain these fair well-spoken days, [? ] I am determined to prove a villain, [?
Ve bu yüzden, oldukça hossohbet geçen bu zamanlari sevgiliye ispat edemedigimden dolayi, bunlari kötü bir adama ispatlamaya ve o günlerin bos keyiflerini mahvetmeye kararliyim.
Well, I'll try, but I've never spoken old Norse.
Denerim ama kadim Norse dilini hiç konuşmadım.
- I've just spoken to Polly, - they are managing perfectly well.
Az önce Polly'yle konuştum... gayet iyi idare ediyorlar.
Good, well, if we now take hash and separate that... from all the other substances that we have spoken about, can you become dependent on hash the same way as one can become dependent on alcohol?
Peki esrarı ele alıp konuştuğumuz diğer maddelerden ayıracak olursak alkole olduğu gibi afyona da bağımlı olunabilir mi?
Well, I've spoken to Jess, she looked garage and pick there.
Ben Jess ile konuştum ve o kamyonetin garajı olduğunu fark etmiş.
Well, I've scarcely spoken to an Indian since we landed.
- Hemen hemen kimseyle konuşmadım.
Well spoken!
- Güzel konuşmaydı.
- Well, I... I assumed he'd already spoken to you.
- Evet, ama seninle konuşacağını düşünüyordum.
Well spoken, sir.
Güzel söylediniz, bayım.
How come a man as attractive, intelligent, well-spoken... diffident in the most seductive way, and yet... powerful... is all alone in this world?
Bir erkek bu kadar çekici, akıllı, güzel konuşan, baştan çıkarma işinde utangaç ve güçlü olup, bu dünyada nasıl yalnız olabilir?
And I learned it so well that we've hardly spoken for 20 years.
O kadar iyi öğrendim ki, 20 yıldır neredeyse hiç konuşmadık!
Yeah, well, next time you answer when you're spoken to.
Bir dahaki sefere soru sorulunca konuş.
Well, she hasn't spoken for the last three years.
Son 3 senedir konuşmadı.
Spoken as well as you fought.
Dövüştüğün kadar iyi konuşuyormuşsun.
Well, we ´ ve nev- - We ´ ve never actually spoken.
Aslında hiç konuşmamıştık.
You're rather well-spoken for a...
oldukça düzgün konuşuyorsunuz.
A name I know as well as my own, so long I have heard it spoken.
Kendiminki kadar iyi bildiğim bir isim. O kadar çok bahsedildiğini duydum ki.
Fore God, my lord, well-spoken, with good accent and good discretion.
Allah için, çok güzel okudunuz, tam aksanıyla, hem de ölçüsü biçisiyle.
Therefore since I cannot prove a lover to entertain these fair well-spoken days I am determined to prove a villain and to hate the idle pleasures of these days.
Madem ki bu güzel, herkesin iyi konuştuğu günleri süsleyecek bir âşık olamıyorum ben de kararlıyım kötü adam olup bu günlerin boş zevklerine nefret kusmaya.
But, sirs, be sudden in your execution. Do not hear him plead. For Clarence is well-spoken and may move your hearts to pity if you mark him.
Ama beyler, onu çabuk öldürün, yalvarmalarını dinlemeyin çünkü Clarence'ın ağzı iyi laf yapar, dinlerseniz kalbinizi yumuşatabilir.
- Now, we've spoken to the president, and I know that you're well aware of his stance on terrorism.
- Başkan'la konuştuk, sen de terörizme nasıl baktığını iyi bilirsin.
In the time that we have known each other, Delenn, I have not always spoken well of you.
Birbirimizi tanıdığımız süre boyunca hakkında kötü sözler de söyledim.
Well-spoken. Presentable.
İki lafı bir araya getirebilen, ele yüzü düzgün.
Well spoken.
İyi söyledin.
How come a man as attractive, intelligent, well-spoken, diffident in the most seductive way, and yet powerful is all alone in this world?
Bir erkek bu kadar çekici, akıllı, güzel konuşan, baştan çıkarma işinde utangaç ve güçlü olup, bu dünyada nasıl yalnız olabilir?
Well, we've just spoken... with both Mrs Brummel and Nurse Harper.
Biraz önce Bayan Brummel ve hemşire Harper ile konuştuk.
Well, have you spoken to Londo or G'Kar about this?
Bu konuyu Londo ve G'Kar'la görüştün mü?
spoken 43
well done 4465
well thank you 29
well hello 20
well spotted 23
well played 346
well then 1046
well i don't know 35
well said 253
well you know 47
well done 4465
well thank you 29
well hello 20
well spotted 23
well played 346
well then 1046
well i don't know 35
well said 253
well you know 47
well come on 26
well that's good 18
well i'm sorry 20
well no 77
well now 184
well in that case 21
well i 89
well yeah 97
well it's 16
well uh 21
well that's good 18
well i'm sorry 20
well no 77
well now 184
well in that case 21
well i 89
well yeah 97
well it's 16
well uh 21
well yes 116
well i never 20
well enough 63
well put 59
well actually 36
well well well 22
well look 36
well good 26
well of course 27
well well 33
well i never 20
well enough 63
well put 59
well actually 36
well well well 22
well look 36
well good 26
well of course 27
well well 33