Anlıyorsun translate Russian
1,938 parallel translation
Sen de denemem gerektiğini anlıyorsun değil mi?
А ты понимаешь, что мне все же нужно попытаться?
Ne dediğimi anlıyorsun.
Ты понимаешь, о чем это я.
Hızlı göründüğünü biliyorum, ama doğru kişiyi bulduğunda bunu anlıyorsun.
Я понимаю, что это выглядит преждевременным, но когда ты встречаешь подходящего человека, ты сразу это понимаешь.
Anlıyorsun değil mi?
Ты ведь понимаешь?
Bunu şimdi mi anlıyorsun?
Ты только что это выяснила, да?
Ne kadar ciddi olduğu belli, Teresa personel şefiniz, rüşvet için yalvarıyor halka açıklama zorunluluğumu anlıyorsun, değil mi?
Учитывая, насколько всё это серьезно, Тереза... ваш начальник штаба берёт взятки... Теперь понимаете, почему я должен выступить с речью, да?
Onu içten dışa anlıyorsun.
Ты понимаешь её изнутри.
- Karanlık tarafı anlıyorsun.
- Понимаешь темную сторону.
Ve sen bunu anlıyorsun.
И ты понимаешь это.
Doğru kişiyle karşılaştığını nereden anlıyorsun?
Как ты понимаешь, что встретил того'единственного'?
Beni benden daha iyi anlıyorsun.
чем я сама.
Sadece biraz et ve kan ile hepsini bir arada tutan kemiklerden başka bir şey olmadığımızı anlıyorsun.
Понимаешь, что мы - всего лишь мешки из мяса и крови, а также нескольких костей, чтобы мы не разваливались.
Yalan söylediğimi nasıl anlıyorsun?
Откуда ты знаешь, когда я вру?
Anlıyorsun ya, bir evin müze gibi döşenmesi şart değildir. Eskiden olduğu gibi Picasso tabloları, Doğu halıları olması da gerekmiyor.
Видишь ли, дом, это не музей, забитый под крышу картинами Пикассо и восточными циновками, как этот когда-то.
Anlıyorsun değil mi?
Понимаешь?
Neyi anlıyorsun?
Что ты знаешь?
Artık gerçekte kim olduğunu anlıyorsun.
Теперь ты видишь, кем являешься на самом деле.
Stross, bu tür şeylerden sadece sen anlıyorsun.
Стросс, ты единственный, кто шарит в таких вещях.
George, sen anlıyorsun değil mi?
Джордж, ты ведь понимаешь, правда? Ты знаешь, что другого выхода нет?
Anlıyorsun değil mi?
Ты понимаешь, правда?
Yani anlıyorsun ya, bu davayı çözmesi için Nancy'ye yardım etmeliyim.
Так что ты понимаешь, я... Я должна помочь Нэнси раскрыть это дело.
Böyle zamanlarda elindekinin değerini iyi anlıyorsun.
В подобные времена ты начинаешь действительно ценить то, что имеешь... Кого имеешь.
- Evet anlıyorsun.
- Конечно же понимаешь.
Bunu anlıyorsun değil mi?
Ты это понимаешь?
Hemen anlıyorsun, bir tanem.
Молодец, милая.
- Yani burada ne yaptığımızı anlıyorsun.
Вы видите, чего мы пытаемся добиться.
Gördüğün üzere tüm iş, bir şeyi kaybetmeden önce gerçekten dikkatli olmak. Çünkü bir şeyin gerçek değerini ancak kaybettiğinde anlıyorsun.
Понимаешь, секрет в том, что нужно с осторожностью отпускать то, что у тебя уже есть, ведь ты познаёшь настоящую ценность вещей, только потеряв их.
Senden başka kimseye işimi güvenle teslim edemeyeceğimi anlıyorsun, değil mi?
Теперь ты понимаешь, что я больше никому не могла бы доверить свой бизнес?
Seni linç çetesinden koruyanın ben olduğumu anlıyorsun, değil mi?
Ты понимаешь я - это та единственная причина, почему ты еще не в руках линчевателей
Uzun uzadıya düşününce şükretmek gerektiğini anlıyorsun.
Вернуть всё на круги своя нет худа без добра.
Dinle, onu bu vakadan almamın Todd ile çıkmamla ilgisi yok anlıyorsun, değil mi?
Послушай, ты же понимаешь что я взяла это дело не из-за моего знакомства с Тодом?
Birkaç saatte birçok şey olabilir, anlıyorsun değil mi?
Многое может произойти за пару часов, вы понимаете о чем я?
Anlıyorsun ya, asıl şey eğer bu mucize günü, bir Torchwood davası gibiyse diğerleri de böyle düşünecek, değil mi?
Дело в том, что если тебе кажется, что День Чуда относится к делам Торчвуда, то и другим так покажется, понимаешь?
Ama dediğimi anlıyorsun değil mi?
Но ты ведь переживешь?
Şimdi problemimi anlıyorsun.
Теперь понимаете, в чем моя проблема?
Molesley, bunları neden dediğimi anlıyorsun değil mi? Öyle.
Моззли, вы же понимаете, почему я так поступила?
Yani ergenliğin hassaslığını anlıyorsun.
Ну да, конечно, я не понимаю, за то ты очень хорошо понимаешь!
Zamanın geldiğini nasıl anlıyorsun?
А как понять, что пора быть с ней?
Beni anlıyorsun, değil mi?
Ну хоть ты-то это понял?
Anlıyorsun.
Ты понимаешь.
Anlıyorsun ama bu hoşuna gitmiyor.
Всё ты понимаешь.
Antikalardan anlıyorsun.
У тебя глаз на антиквариат.
Neyi anlıyorsun?
Поняли что?
Sen anlıyorsun.
Ты понимаешь.
- Ne demek istediğimi anlıyorsun?
- Понял, о чем я?
Seni linç çetesinden koruyanın ben olduğumu anlıyorsun, değil mi?
Ты же осознаешь, что только я спасаю тебя от самосуда.
Odanı temizlemekten hoşlanmıyorsun, seni anlıyorum.
Ты не любишь убирать комнату, я понимаю.
Ebeveyn olarak duyduğunuz bunca şeyden ne kadar şaşırdığınızı anlıyorum ama küçükken batmaya başladıkça batıyorsun.
Я понимаю, что вы родители, и понимаю, как безумно все это звучит, но в юности ты идешь по той дороге, что есть.
Üzüntünü anlıyorum ama bence durumu abartıyorsun.
Я понимаю, что ты расстроена, но, по-моему, ты все преувеличиваешь.
Gayet doğru anlıyorsun.
Ты прав.
Kendini daha iyi yapmaya çalışıyorsun seni anlıyorum ama ruhani dinginliği olan bir insan zorluk karşısında pes eder mi?
Я вижу что ты пытаешся сделать себя лучше, но остановился бы духовный человек перед лицом опасности?