English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Enough what

Enough what translate Turkish

3,658 parallel translation
Enough what?
Yeterli ne?
Enough what?
Ne için yeterli?
You measure that, and sure enough what they found was that there are more ones or more zeros being produced that correlate to that person's intention.
Bunun ölçümü yapıldığında cihazın kişinin niyetiyle doğrudan ilişkili olduğu ve iki sayıdan birini daha fazla ürettiği görüldü.
You can't make it dark enough to deny what's about to happen in here.
Ne kadar uğraşırsan uğraş, birazdan burada olacakları asla gizleyemeyeceksin.
What, sheriff wasn't good enough?
Noldu, şerif yeterince iyi değil miydi?
Accordingly... what you are doing simply isn't enough.
Buna bağlı olarak... Şu anda yaptığınız yeterli değil.
I just did what you told me to do You're not strong enough.
dediğini yaptım işte gücün yetmiyor.
I may not know what you're doing, but I know enough about the human body to see that you might kill this woman!
Ne yaptığınu bilmiyor olabilirim, ama insan vücudunu bu kadını öldürdüğünü anlayacak kadar biliyorum.
" In eight years I've had more than enough time to figure out what to write, but not enough to know how to act.
Sekiz yıl boyunca ne yazacağımı bulmam için haddinden fazla zamanım oldu ama nasıl davranmam gerektiğini bir türlü bulamadım.
All right, you know what? Just... enough!
Tamam, tamam, yeter!
Enough. What are you guys trying to do here?
- Burada ne yapmaya çalışıyorsunuz?
So what happens if you find this guy who was ruthless enough to fake his own death and smart enough that nobody even realised it?
Kendi ölümünü tezgahlayacak kadar acımasız ve herkese yutturacak kadar akıllı bir adam çıkarsa ne olacak?
I've had enough of you! Well, what did you come home for, then? !
Çocukalr uyanacak Yeter artık
Enough! We'll free our country, no matter what.
Başkaldırıyorsak, yetti demektir.
Enough bullshit! What do you want?
Bu kadar saçmalık yeter!
Not enough for what just happened.
Az önce olanlar için yeterli değil.
I can't even thank you enough for what you've done for us.
Bizim için yaptıkların için... ne kadar teşekkür etsek az.
I don't know what you're trying to prove, but enough is enough.
Neyi kanıtlamaya çalıştığını bilmiyorum ama yeter artık.
You've worked around here long enough to know how I operate, and what that sort of information's worth.
Benim nasıl iş gördüğümü öğrenecek kadar uzun süredir çalışıyorsun burada. Ne tür bilgilerin değerli olduğunu öğrenecek kadar da tabii.
This--this may be good enough for someone who wants to drive again, or use a fork and knife in a restaurant, but for what we do, it is not good enough.
Bu, tekrar araba sürmek isteyen veya restoranda çatal bıçak tutmak isteyen biri için yeterli olabilir. Ama bizim yaptığımız şey için yeterli değil.
It's bad enough my vote is worth 1 / 3 of what it was last week. Now our uni-balls, gone.
Oyumun değerinin geçen haftaya göre 1 / 3 düşmesi bir yana şimdi de uni-ball kalemlerimiz bitti.
You know what? 11 is old enough to walk to the bus stop.
Tekrar düşündüm de, 11 okul servisine tek başına yürümek için çok ideal bir yaş.
Young enough I... Can't remember what she looks like.
Neye benzediğini hatırlayamayacak kadar küçük.
What I want to tell you is that you don't know that girl well enough to be screwing her.
Asıl söylemek istediğim şey, o kızla sevişecek kadar onu iyi tanımıyorsun.
In fact, I don't think there's enough liquor in this entire bar to make you forget what a pathetic, self-destructive loser you are.
Hatta, ne kadar acınası ve zararlı biri olduğunu unutturacak kadar likör yok şu koca barda bence.
What, I haven't promoted you fast enough?
Terfilerin az mı geldi?
You're my friend, and I just want what's best for you, so, if she makes you happy, then it's good enough for me.
Sen benim arkadaşımsın ve senin için iyi olanı isterim dolayısıyla, eğer seni mutlu ediyorsa, benim için bu yeterli olur.
You give coin enough for many times what you ask. The balance towards your discretion.
İstediğinizden fazlasını temin edecek kadar para verdiniz.
What of a mind keen enough to amass it?
Peki parayı bir araya getirecek kadar zeki biri?
You know what, I'm gonna get that commission going, because this inequality has gone on long enough.
Biliyor musun, görevlendirme için komisyonu başlatacağım çünkü bu eşitsizlik fazla uzadı.
Unless what you got ain't enough to keep your woman. Reflect, yo.
Elinden gelen kadınını elinde tutmana yetmiyorsa iş değişir.
You dig deep enough on anyone in this department, and you know what you find?
Bu masadakileri iyice araştırırsan sonunda ne bulursun biliyor musun?
One day, what he is isn't going to be enough to make up for what he isn't.
Bir gün, olduğu şey olmadığı şeylerin üzerini kapatamayacak.
And it's just your house, it was close enough, but it was also far enough and I really liked what the outside looked like.
Senin evini seçtim çünkü ne uzak, ne yakındı dışarıdan çok güzel de görünüyordu.
No matter what their gender, all that matters is being lucky enough thank you.
Cinsiyetleri ne olursa olsun, tek önemli olan güvenebileceğin bir partnerin...
What's up? I had something I wanted to tell you, but I've had enough of this.
- Sana söylemek istediğim bir şey vardı ama bundan sıkıldım artık.
Now, you not thinking big enough. What?
- Yeterince büyük düşünmüyorsun.
If that's not enough for you... I don't know what to tell you.
Eğer bu sana yetmiyorsa,... sana ne diyeceğimi bilmiyorum.
If what you have is valuable enough, the federal government will work with you.
Eğer sahip olduğun şey yeterince değerliyse federal hükümet seninle iş yapar.
Ancient, but... I'm young enough to remember what it was like.
Antika biriyim ama nasıl bir şey olduğunu hatırlayacak kadar gencim.
What's... what's the point? Well, that hour gave you enough time to get to Tyrese Wilton's studio, download Josie's new album, and get back to the party to perform your song.
Bu size Tyrese Wilton'nın stüdyosuna gidip Josie'nin yeni albümünü indirmek ve şarkınızı söylemeye partiye dönmek için yeteri kadar vakit veriyor.
Like what I've got is not enough.
Sanki elimdekiler yeterli değilmiş gibi.
She thinks she can hold him long enough for Jeremy to get a clean shot. And then what, huh?
Jeremy'nin temiz bir atış yapabilmesi için onu yeterince uzun tutabileceğini düşünüyor.
And what, your office ain't safe enough?
- Hayrola, ofisin yeterince güvenli değil mi?
You're ruining Christmas morning, and the whole Republic is gonna come crumbling down because you're not tough enough to do what needs to be done!
Yapılması gereken şeyi yapacak kadar yürekli olmadığın için koca ülke darmadağın olacak!
For what you want, side-scan radar isn't reliable enough.
Sizin istediğiniz için o yeterince güvenilir değil.
I will tell you this, Regina... I knew her well enough to know that what she wanted most in the world was to see you win.
Sana şunu söyleyeyim, Regina... dünyada en çok istediği şeyin senin kazanmanı görmek olduğunu bilecek kadar iyi tanırdım onu.
Enough to... to be on my side? No matter what happens... What I've done.
Beni ne olursa olsun ne yaparsam yapayım yanımda olacak kadar çok seviyor musun?
Governments, we've discovered, have not gone far enough, so we've decided that as people using the CE-5 protocols to form our own movement and do what governments have not been doing.
Hükümetlerin yeterince ilerleme kaydetmediğini keşfettik. Bu yüzden CE-5 protokollerini uygulayan insanların hareketimizi oluşturmasına ve hükümetlerin yapmadıklarını yapmalarına karar verdik.
Enough waiting. I need to know what Paul's up to. I'm going in.
Bu kadar beklediğimiz yetti benim Paul'un görmem gerek.
What happens if the flight alone doesn't scare him enough to talk?
Ya sadece uçuş onu konuşturacak kadar korkutmazsa ne olur?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]