English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I don't want to

I don't want to translate Turkish

72,647 parallel translation
I don't want you to be surprised.
Şaşırmanızı istemiyorum.
Because I don't want to do it anymore.
Çünkü artık bu işi yapmak istemiyorum.
I don't want to be responsible if something goes sideways.
İşler yolunda gitmezse bundan sorumlu olmak istemiyorum.
I don't want to see you like this anymore.
Artık seni böyle görmek istemiyorum.
I don't want to stay here if this is a bad place.
Burası kötü bir yerse burada kalmak istemiyorum.
I don't want to talk about it.
- Bundan bahsetmek istemiyorum.
I don't want to go.
Gitmek istemiyorum.
- What I don't want is to do the thing you're asking me to do, and then you regret it.
- Yapmayı istemediğim şey benden yapmamı istediğin şeyi yapmak çünkü sonra pişman olursun.
I don't want you to kill yourself.
Kendini öldürmeni istemiyorum.
I don't want you to hate him.
Ondan nefret etmeni istemiyorum.
Do you want to go live with him? I don't know.
- Onunla yaşamak istiyor musun?
I don't want to see you.
Seni görmek istiyorum.
I don't want you to act.
Hareket etmeni istemiyorum.
Please, i don't want anything to do with this.
Lütfen, Hiçbir şey istemiyorum Bununla uğraşmak
I don't want to know.
Bilmek istemiyorum.
I don't want to hang out.
- Ben takılmak istemiyorum.
No. I mean, I don't want you to.
Hayır, demek istemiyorum, istemiyorum.
I don't think Damien George is gonna want to do a music video, Zach.
Sanmıyorum Damien George Bir müzik videosu yapmak isteyecek Zach.
I don't want to need you, but I do.
Sana sormak istemiyorum, ama ben sana ihtiyacım var.
I just... I don't want to hurt you.
Ben sadece... seni incitmek istemiyorum.
I don't want to live with you.
Seninle yaşamak istemiyorum
I don't want to hand you over, but if you won't help me,
Seni elevermek istemiyorum. Ama bana yardım etmezsen başka şansım kalmaz.
I don't want it to land on my daughter. We're alone.
Bunun, kızımın üzerinde bir kara leke olmasını istemiyorum.
I don't want to do anything to mess that up for you.
Buna zarar verecek bir şey yapmak istemiyorum.
I just don't want you to be left behind.
Sadece, senin geride kalmanı istemiyorum.
Mom, I don't want to go to the green zone.
Anne, Yeşil Bölge'ye gitmek istemiyorum.
That's why we need to talk about what happened to you in Santa Monica,'cause I don't want you to carry it around like I did.
Bu yüzden, Santa Monica'da neler yaşadığın ile ilgili konuşmalıyız. Çünkü, bu yükü benim yaptığım gibi taşımanı istemiyorum.
Look, I-I don't want to fight.
Bak, ben kavga etmek istemiyorum.
Of course I don't want you to lie.
Elbette yalan söylemeni istemiyorum.
I don't want them to see you here.
Seni burada görmelerini istemiyorum.
I built this whole life, I'm building a whole house just to prove to everybody that I don't love you anymore, that I don't need you, that I don't want you, that I don't miss you.
Tüm bu hayatı inşa ettim..... ve bir ev yapıyorum....... sadece insanlara seni artık sevmediğimi sana ihtiyacım olmadığını...
I really don't want to talk about this.
Gerçekten bunun hakkında konuşmak istemiyorum.
I don't want to hurt you. I just want...
Seni incitmek istemiyorum Sadece...
I don't want to kill you.
Seni öldürmek istemiyorum.
- I don't want to hurt you, man.
Seni incitmek istemiyorum dostum.
Look, I don't want some algorithm telling me who to hook up with, all right?
Bak, kiminle buluşacağıma saçma bir programın karar vermesini istemiyorum.
I am, I am, it's just, um... I don't want to see you get hurt.
Öyleyim, mutluyum, sadece kalbinin kırılmasını istemiyorum.
I don't want to do that.
Bunu yapmak istemiyorum.
I don't want to watch this, all right?
Bunu izlemek istemiyorum, tamam mı?
I don't want to hear any more talk about a thing, Gunny.
Bir şey hakkında konuşmak istemiyorum, Gunny.
I don't want to jinx the study, but I haven't felt this good since those creepy little cancer zombies took over my lymph nodes.
Deneye uğursuzluk getirmek istemem ama ürkütücü, küçük kanser zombileri lenf bezlerimi ele geçirdikten sonra kendimi hiç bu kadar iyi hissetmedim.
It's a metaphor for when a fly gets stuck into a spider's web, which I don't want to be.
Bu, bir sinek örümcek ağına sıkıştığında kullanılan bir metafor ve bana olmasını hiç istemem.
I don't want to speculate yet, but dizziness, memory loss...
Emin olmadan tahminde bulunmak istemiyorum ama baş dönmesi ve hafıza kaybı var.
- I don't want to speculate.
- Tahmin yapmak istemiyorum.
I really don't want to leave you here.
Seni gerçekten burada bırakmak istemiyorum.
I don't know if it's possible to have everything you want.
İnsan istediği her şeye sahip olabilir mi bilmiyorum.
I don't want you to lie for me.
Benim için yalan söylemeni istemiyorum.
I don't want to be subtle.
- İyi ya işte. Kibar olmayı istemiyorum.
- I don't want to.
- İstemiyorum ama.
Look, I'm okay being a king, but I don't want to run a cult.
Kral olmakla bir sorunum yok. Ama bir tarikat yönetmek istemiyorum.
No, I don't want to surrender!
Hayır, teslim olmak istemiyorum!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]