English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Laugh now

Laugh now translate Turkish

434 parallel translation
Laugh now, Heathcliff.
Şimdi gül, Heathcliff.
Laugh now.
Gülün.
- Do I laugh now or wait till it gets funny?
- Şimdi mi güleyim yoksa komik olmasını mu bekleyeyim?
It makes me laugh now, me being so sure it was the three of us.
Sadece üçümüz olduğuna inanmıştım. Düşündükçe içimden gülmek geliyor.
I said, "I believe in a drink, a kiss, and a laugh now and then."
Dedim ki, "Arada sırada bir içki, öpücük ve kahkahaya inanırım."
I'm ready to laugh now.
Şimdi gülmeye hazırım.
I almost want to laugh now.
Şu an neredeyse gülmek istiyorum.
Gonna laugh now?
Şimdi gülecek misin?
I laugh now when I think about how, growing up, we used to complain for the cold.
O zamanları düşününce şimdi gülüyorum, soğuktan şikayet ederdik.
There's nothing like a good laugh now and then to lighten the burdens of the day.
Günlük sıkıntıları hafifletmek için ara sıra kahkaha atmak gibisi yoktur.
Laugh now, come on.
Şimdi gül, hadi.
Now, laugh that off...
Şimdi de gülsene...
Even now I enjoy a good laugh.
Şimdi bile eğlenmeyi severim.
You no laugh like seagull now.
Artık martı gibi gülmüyorsun.
We laugh, we sing, so you smile now.
Güldük, şarkı söyledik, şimdi gülümse.
I'm going to dine with him, dance with him, swim with him, laugh at his jokes, canoodle with him, and then one day about six weeks from now...
Onunla akşam yemeğine gideceğim, dans edeceğim yüzeceğim, esprilerine güleceğim ona sarılacağım ve altı hafta falan sonra birgün...
Now this overdone, though it make the unskillful laugh, cannot but make the judicious grieve - the censure of which one must in your allowance outweigh a whole theatre of others.
Eğer bunu abartır, ya da beceremezseniz, cahilleri güldürebilirsiniz ama bu işten anlayanların canını sıkarsınız. Oysa bir tek bilgili dost, bilgisiz bir kalabalıktan daha önemli olmalı sizin için.
- Why don't you laugh at me now?
- Neden şimdi bana gülmüyorsun?
Now remember, as long as you live, never to laugh at me.
Unutma, yaşadığın sürece bana gülmeyeceksin.
Now you can't laugh, can you?
Şimdi gülemiyorsun, değil mi?
Now, now. Don't laugh at me. I -
Hayır, hayır bana gülmeyin.
I'm scarcely in the position to laugh at it now.
Şimdi ona gülecek durumda değilim.
No time to laugh at them now.
Simdi onlara gülemeyeceğim.
- And now you will laugh
- Bana güleceksin.
And now, ladies and gentlemen, for the first time in this city, a new posse, about which you can laugh from the heart!
Ve şimdi baylar, bayanlar bu şehirde ilk defa kahkahalarla güleceğiniz yeni bir gösteri...
Now, you take that Charlie, you gotta laugh.
Şu Charlie denen herif, ölmekten gülersin.
All right. Did you have your laugh? Well, now I'm gonna tell you somethin'.
Tamam, eğlenmen bittiyse... sana bir şey diyeyim...
Now, if he don't laugh, if he don't think the show is any good then I know there's something wrong with it something people just ain't a-gonna take to.
Eğer o gülmüyorsa, eğer gösterinin güzel olmadığını düşünüyorsa demektir ki yanlış giden bir şeyler var insanların kabul etmeyeceği bir şeyler.
And now some of us laugh at outer space.
Ve şimdi de uzayda birileri bize gülüyor.
"Now try coughing." It made us laugh.
"Sıkıysa şimdi ösürün bakalım".
From now on you ask permission to laugh with my most desirable wife, asiak'.
Bundan böyle sen, cazibeli eşim Asiak ile gülmek için izin iste.
She will now laugh with you.
Şimdi seninle gülecek.
You laugh at us now, but not for long.
Şimdi gülüyorsun ama çok uzun sürmez.
I'd like to think that sometime, maybe 10 or 20 years from now there'd be something I could laugh at, anything.
Bazen düşünüyorum da bundan 10 ya da 20 yıl sonra gülecek bir şeylerim olur.
Don't laugh! Now prince de Cond?
Conde, şimdi Kralın erkek kardeşine çok yakın.
And now, folks, I'd like to present a new find, a young comic who'll make every laugh you ever had feel like a tear of sorrow.
Şimdi de size yeni bir yeteneği, herkesi güldürecek genç bir komedyeni sunmak istiyorum.
But if my father could hear you now, he'd laugh himself sick.
Ama babam şu an sizi duysaydı, kahkahalarla gülerdi.
Now, don't you laugh at what they do, oh, no
Sakin yaptıkları şeylere gülme, hayır
Now, you won't laugh if I tell you this, will you?
Size bunu söylersem, bana gülmezsiniz değil mi?
And now, wrapped in each other's arms, they spend entire nights together... and laugh at me.
Ve şimdi, kendi kollarında birbirlerine sarılarak tüm geceyi birlikte geçiriyorlar ve bana gülüyorlar.
Now, nobody likes a good laugh more than I do.
Gülmeyi benden çok kimse sevmez.
Now don't laugh.
Gülmeyi bırakın.
now, i'm not going to say a trip to our dairy will cure you but it will give hundreds of lower-paid workers a good laugh.
Mandıramızı ziyaretiniz sizi tedavi eder demiyorum ama yüzlerce ucuz işçiye eğlence olur.
Now, this makes me laugh!
Şimdi, bu beni güldürür!
Now laugh, because you made a good profit!
Artık gülebilirsin, çünkü iyi kar ettin!
Now, nobody likes a good laugh more than I do.
Kimse benden daha fazla komedi sevemez.
- You go like this. - [All Laugh] Now, you wanna take your seats, please.
Sıcak Dudak Houlihan takma adını beğenmedi diye, Henry'i suçlayamazsın!
All I know is that I'm just happy right now, that I could laugh with joy.
Tek bildiğim, sevinçle gülebildiğim için şu anda çok mutlu olduğum.
I can't do it now. You're making me laugh.
Şimdi yapamam, gülmem geliyor.
Now her laugh is empty.
Şimdi gülüşü bile kof.
Now I'm hearing it from my own neck. What a laugh.
kendi boynumda hissetmek ne ironik!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]