English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Monitoring

Monitoring translate Turkish

1,689 parallel translation
Federal is already monitoring phones, plastic and Dr Ross's web accounts, and local PD have been placed on alert.
Federal ajanlar telefonlari, kredi kartlarini, Doktor Ross'un hesaplarini takibe aldi bile ve yerel polis de alarma geçirildi.
The U.N.'s been monitoring the situation.
BM durumu gözlem altına almıştı.
Trevor was monitoring his calls right before he died.
Trevor onun ölümünden önce telefonlarını dinliyormuş.
I've been monitoring the site all week.
Bütün hafta boyunca siteyi izledik.
All operatives lost, as well as any hope of monitoring the southern wall.
Adamlarımızın hepsini kaybettik. Güney duvarını izleme umudumuz da kalmadı.
But we're not going to consent to the Baltimore Police Department monitoring our phones.
Lakin Baltimore Polis Departmanına telefonlarımızı dinlemesi için izin vermeyeceğiz.
After Worden, my squad will pick up monitoring on the dayshift.
Worden'dan sonra, ekibim gün içinde izlemede olacak.
But the truth is, I'm running Sydnor ragged just staying on a couple of mopes and monitoring calls.
Açıkçası, Sydnor sadece birkaç iti gözetlemek ve monitörleri izlemek için kıçını yırtıyor resmen.
I have no doubt they're monitoring our communications.
Haberleşmelerimizi denetlediklerinden şüphem yok.
We're monitoring all cell phone activity.
Tüm telefon trafiğini kontrol ediyoruz.
Once a cast member... Has left the workplace, they are free... From the control and monitoring of their player.
Rol alan oyuncularımız iş yerlerini terk ettikleri anda, oyuncu denetiminden tamamen kopuyorlar.
Our commune has been monitoring the universe's life energy for, like, a really long time, and we're grokking some super weird junk.
Komünümüz çok uzun zamandır evrenin yaşam enerjisini izlemektedir, ve süper garip esrarları özümsemektedir.
He was monitoring a saxophone lesson.
Saksafon dersiyle ilişkili olduğunu düşünüyor.
We've been monitoring interagency servers.
Kurumlar arası sunucuları izliyorduk. Bilgi az önce geldi.
Jack, I've been monitoring the FBI bandwidth.
Jack, FBI kanallarını tarıyorum.
We're monitoring your approach.
Tüm sistemler çalışıyor.
Jack, the president is monitoring this.
Jack. Başkan da izliyor olacak.
- They are only monitoring one line.
- Sadece bir hattı denetliyorlar.
I was talking to you guys a couple days ago about which of the lines at Mark Whitacre's house you would be monitoring and we had agreed it would only be the business line so that's all you did, right?
Birkaç gün önce Mark Whitacre'ın evindeki hangi hattı dinleyeceğinizi sormuştum ve sadece iş hattı olmasında anlaşmıştık. Yani sadece onu dinliyorsunuz, değil mi?
Somebody will be monitoring you during the entire procedure.
Ameliyat boyunca biri seni sürekli izleyecek.
I'll be in the van monitoring your activity.
Minibüste sizin hareketlerinizi izleyeceğim.
- Monitoring the Stock Market Singapore.
- Singapur borsasını analiz ediyorum.
Malcolm, monitoring...
Malcolm, izleme...
I'm monitoring a bulletin on the public safety network.
Kamu güvenlik ağında bir duyuru gözlemliyorum.
Not quite, but he'd be in charge of CCTV monitoring.
Pek olamaz gibi ama kameraların başına geçebilir.
Corporal, all right, whoever is monitoring the sinking of the ship - should be able to pick up the signal, right?
Onbaşı, pekala, her kim geminin batmasını izliyorsa bu sinyali alabilir, değil mi?
Luckily, I happened to be monitoring the sensor or we might not have picked it up at all.
Neyse ki, ben o sırada algılayıcıları izliyordum. Yoksa hiç saptamayabilirdik.
Colonel, we've been monitoring radio chatter.
Albay telsizleri izliyorduk.
But short of putting electrodes in your brain and monitoring your response to my companionship, this is the best I can do.
Ama, beynine elektrot koyup benim arkadaşlığıma verdiğin tepkileri ölçmenin dışında yapabileceğimin en iyisi bu.
He probably monitoring the news, Seeing if the police Have connected them yet.
Muhtemelen haberleri izleyip polisin bağlantı bulup bulmadığına bakıyordur.
We're still monitoring his GPS
GPS'ini hala izliyoruz.
There was a girl that got away from the monitoring and went to the police.
Kız ellerinden kurtulup polise gitti.
I'll be monitoring you throughout.
- Sonuna kadar seni izleyeceğim.
Biometric DNA monitoring.
Biyometrik DNA izleme sistemi.
This monitoring system also has real-world applications.
Bu izleme sisteminin gerçek dünyada uygulamaları var.
[Dr. Stefano,] I know you've been under a lot of pressure to beta-test your DNA monitoring system.
Dr. Stefano, DNA izleme sisteminin beta sınaması yüzünden çok baskı altında olduğunuzu biliyorum.
Usually, in the top security areas of a high-tech facility, it's less about monitoring and more about fortification.
Yüksek teknoloji binalarının yüksek güvenliğe sahip bölgeleri, kameralardan çok, sağlamlığa önem verilmiş yerlerdir.
She and her partner Dale had been monitoring.
Ortağı Dale ile birlikte takipteydiler.
So they were monitoring my whereabouts.
Bu yüzden nerelere gittiğim gözleniyordu.
My serviceman's been monitoring me.
- Bunu daha ne kadar saklayabiliriz ki?
An audio-monitoring device was placed in the piano.
Piyanoya da ses alıcısı yerleştirdik.
But we have strengthened our monitoring of Sahlgrenska.
Ama Sahlgrenska'yı artık daha sıkı gözlüyoruz.
Corporal, all right, whoever is monitoring the sinking of the ship should be able to pick up the signal, right?
Onbaşı, pekala, her kim geminin batmasını izliyorsa bu sinyali alabilir, değil mi?
Sarah, my concern is that the suspects May be monitoring police frequencies.
Sarah, benim endişem, şüpheliler polis frekansını dinliyor olabilir.
Whoops. Ankle-monitoring device.
Bilek takip cihazı.
The, uh, police guy who's monitoring the phone says that your boss keeps calling and they're trying to keep the phone lines clear in case the crazy guy calls again.
Telefonları kontrol eden polis patronunun sürekli aradığını söyledi. Deli adam yine arayabilir diye telefon hattını açık tutmak istiyorlar.
Anyway, I'm going to do the credit card, cell phone monitoring thing.
Neyse, ben kredi kartı ve telefon kullanımlarını araştıracağım.
I'm monitoring Heart Rate, Skin Temperature, Perspiration, Vocal Stress, Blood Pressure- - Which doesn't even begin to cover what Lightman is seeing in there, and what the cameras are...
Kalp atışlarını, deri sıcaklığını, terlemeyi, vokal stresi, kan basıncını izliyorum- - bu da Lightman'ın ve kameraların görmediğini gösterecek...
He's monitoring the closed-circuit cameras so he can do stress analysis on the Yemenis.
Yemenlilerin stres analizini yapabilmek için kapalı devre kameraları izliyor.
Try having people monitoring your mood every second, offering you crackers like you're an invalid.
Her an senin duygularını gözetleyen, hastaymışsın gibi sana kraker teklif eden İnsanlara sahip olmayı dene bir de.
Jules, you're in charge of monitoring the E.V.A.
Anlaşıldı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]