English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Mum's

Mum's translate Turkish

4,894 parallel translation
It's Kimberley's mum.
Kimberley'nin annesi.
We'll go to my house, borrow Mum's car and get you home.
Ben eve gidip annemin arabasını alacağım ve sizi eve götüreceğim.
No, no, Mum. Honestly there's no need.
Gerçekten gerek yok.
It's my mum.
Annem.
It's my mum.
Arayan annem.
It's not my mum, it's her.
Annem değil, o arıyor.
He's bleeding! - Mum, he needs your help.
- Anne, yardımına ihtiyacı var, o vuruldu.
It's a lullaby mum, it's perfect.
Şimdi müzik çalma, onun uyuması lazım. Bu bir ninni, anne. Muhteşem.
That's where him and my mum had their first kiss.
Annemle babamın ilk öpüştüğü yer.
Hiya, Mum, it's me.
Selam anne, benim.
The Wanderer? That's a tall tale me mum told to scare me from fiddling with myself in public. Oh.
Wanderer?
I'm in mourning too, you know! It was my mum!
Ben de yas tutuyorum bilmem farkında mısın?
Stay with his mum and dad till he's back on his feet.
Kendine gelinceye kadar anne ve babasıyla kalır.
You remember about Mum's death anniversary?
Annemin ölüm yıldönümünü hatırlıyor musun?
This Friday, Mum's got Senior Zumba.
Bu Cuma annemin yaşlı zumbası var.
To your mum's house? Yeah.
- Annenin evine mi?
And look, there's a candle of you holding an axe, just you like you do.
Bak, bir balta tutuyormuşsun gibi bir mum da var tıpkı senin gibi.
I'm sorry, sir, my mum's picking me up now.
Özür dilerim efendim, annem şimdi beni almaya gelecek.
His mum's on sex safari.
- Annesi seks safarisinde.
Maybe your mum's run off with a Masai warrior.
Belki de annen bir Masai savaşçısıyla kaçmıştır.
Oh, right, what, the one whose mum's banging...?
Öyle ya, annesi şu adamla çakışan...?
I mean, I'm banging Deano's mum.
Sonuçta ben de Deano'nun annesine çakıyorum.
He only got the part because his mum's having sex with an Afro-ican.
Annesi sırf bir Afrikalı'yla yattığı için rol aldı.
I stole my mum's antidepressants. But they're not really working.
Annemin antidepresanlarını çaldım ama pek işe yaramıyorlar.
Mum's been, like, hiding all the stuff in my room.
Annem odamdaki tüm eşyaları saklıyordu.
I stole my mum's antidepressants.
Annemin antidepresanlarını çaldım.
But Mum's not interested in the omelet.
Ancak annem omletten hoşlanmaz.
Mum's not interested in me.
Annem benimle ilgilenmiyor.
And Dad's only interested in Mum.
Babamın da tek ilgisi annem.
It's the mum I feel sorry for.
Ben annesine üzülüyorum.
She rang her mum from work, saying she was worried about a strange gang.
Annesini işten aramış, tuhaf bir çeteden endişe duyduğunu söylemiş.
I'm just a mum from Selly Oak who's having some minor psychological issues.
Ben sadece ufak psikolojik sorunları olan Selly Oak'lı bir anneyim.
And what's gonna happen when we get tired of eating candle wax?
Mum yemekten bıkınca ne olacak? Hayır.
Truth be told, I prefer candlelight.
doğrusu, mum ışığını tercih ederim.
It was kinda like the end of your new PJ's, but not the queerest thing I've ever seen.
Yeni pijamalarının kenarları gibiydi fakat gördüğüm en sahte şey değildi. Mum mu?
I also found something unusual under his fingernails. Wax residue, charred nitrocellulose... and camphor.
Ayrıca tırnaklarının arasında garip bir şekilde mum tortusu, yakılmış nitroselüloz ve kâfur buldum.
So, my dad's a piano tutor and my mum is a translator and a seamstress.
Babam piyano öğretmeni, annemse çevirmen ve terzi.
Mum's on the warpath.
Anne küplere binmiş.
- Laura's mum's cousin and her family have come all the way from Nottingham.
- Laura'nın annesinin kuzeni ve onun ailesi ta Nottingham'dan buraya geldiler.
... or, for that matter, her mum's brains!
... ya da, annesi için ne, ifade ediyor!
It's also about Kingsley caring for his mum, only I'm his mum, and-and... and Kingsley's called "Ainsley".
Kingsley'in annesini önemsemesi de var - ki annesi ben olmuşum. Kingsley'in adı da "Ainsley" olmuş.
What's going on, Mum?
Ne oldu be anne?
Çetin, it's 5 years since your mum was a tailor.
Çetin senin anan terziliği bırakalı beş yıl oldu ya lan.
Çeto, your mum's blind.
Çeto, senin anan kör.
She's your mum's age.
Anan yaşında kadın.
His mum's blind, right?
Onun anası kör ya lan.
It's obvious what you'll say, but answer the question. No, Mum.
Gerçi senin ağzının domalmasından Ömer diyeceğin belli ama cevap ver.
Mum, that's a TV soap.
Gülben Ergen'in dizisi değil mi o?
OK, Mum, but I'm in a fix right now.
Anacım haklısın da şu an müşkül bir durumdayım ben.
He's Molly Ringwald in Sixteen Candles over there.
Baksana "16 mum" daki gibi *.
He goes out with Kieran's mum, Shelly
Kieran'ın annesi Shelly'le çıkıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]