English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Mustn't

Mustn't translate Turkish

4,771 parallel translation
You mustn't...
Ölmek...
You mustn't die.
Ölmek istemiyorum.
He mustn't come out, I need to be there.
Dışarı çıkmamalı, onu sakinleştirmem gerek.
We mustn't disturb society.
Toplumu rahatsız etmemeliyiz.
You mustn't think I have a closed mind.
Sabit fikirli birisi olduğumu sanmayın.
You mustn't say that.
Böyle konuşmamalısın.
You mustn't go down into the basement.
Bodruma girmemelisin.
Chloe, you mustn't speak to strangers.
Chloe, yabancılarla konuşmamalısın.
You mustn't take any girl.
Herhangi bir kızla görüşmemelisin.
You mustn't go yet.
Henüz gidemezsin.
But it mustn't happen again.
Ama bunu tekrar yapmayacağım
We're just cowherds, we mustn't sing these hymns, my son never listens to me.
Biz çobanız, bu ilahileri söyleyemeyiz. Ama oğlum beni dinlemiyor.
She hates gods, so she mustn't be in this holy place, send her away.
Bu kız Tanrı'lardan nefret ediyor, burada durmasının anlamı yok.
But i mustn't see his face.
Ama onun yüzünü görmek istemiyorum.
Vasudhara... it's breathtaking waterfalls... it's flowing down majestically... i'm warning you, people who don't believe in god, crooks, cheats, deceivers mustn't go under the waterfalls.
Vasudhara... Sizi uyarıyorum, Tanrı'lara inanmayan, dolandırıcılar, hilekarlar, sahtekarlar, şelalenin altında durmasın.
He mustn't escape, kill him!
Kaçırmayın, öldürün onu!
Rich like us mustn't roam in sun.
Bizim gibi zenginler güneşe çıkmamalı.
You mean he mustn't marry at all, sir.
Asla evlenemeyecek mi yani?
- No, he mustn't.
- Hayır, evlenemeyecek.
You mustn't ask money after 6 months.
6 ay sonra da para almayacaksınız.
They mustn't know badri is alive.
Badri'nin yaşadığını bilmemeliler.
Badri too mustn't come out alive.
Badri de çıkmamalı.
Infact he mustn't enter bellary.
Hatta Bellary'e adım bile atmamalı.
Ok, if someone mouths you off, you may quarrel a little - but you mustn't fight or hit anyone. - Yeah yeah.
Tutar da birisi sana ağza alınmayacak sözler sarf ederse birazcık tartışabilirsin ; fakat kavga etmemelisin.
What mustn't I hear?
Duymamam gereken şey neydi?
You mustn't go.
Oraya gitmemelisin.
He mustn't die.
Ölmemeli.
Mustn't rule anything out.
Her ihtimali göz önünde bulundurmak gerek.
The law says we mustn't do anything.
Yasa hiçbir şey yapmamamızı söylüyor.
I do want you to kill me, but I mustn't see it coming.
Beni öldürmeni istiyorum, ama nasıl olcağını bilmek istemiyorum.
- My dear, you mustn't concern yourself.
- Tatlım, kendini üzmemelisin.
You mustn't slim.
Zayıflamaman lazım.
She mustn't read it.
Mektubu okumamalı.
You mustn't look away.
Başka yere bakmamanız gerek.
Mustn't keep the boys waitin'.
Erkekleri bekletmeyelim.
And Pauline says your wife mustn't find out.
Pauline'nin dediğine göre karınız bir şey bilmemeliymiş.
I don't know why, but your wife mustn't find out.
Neden bilmiyorum ama karınızın bilmemesi gerekiyormuş.
She mustn't find out I'm wounded.
Yaralandığımı öğrenmesin.
Sole, they mustn't keep the baby!
Sole, bebeğimi almasınlar.
One thing I'm concerned about is we mustn't start thinking it's our turn. Cos it never is your turn.
Sonuçları yerinden oynatırız önem verdiğim birşey "artık bizim sıramız" gibi şeyleri düşünmemek çünkü asla senin sıran olmaz
We mustn't be afraid of experiences.
Denemekten korkan bir çift olmamızı istemiyorum.
Oh, well, we mustn't lose her.
Onu kaybetmemeliydik.
We mustn't upset the straights!
Gayler'Heteroları üzmemeliyiz!
- No, I mustn't say things.
- Hayır, söylememem gerek.
She mustn't know we've met, her life will be in danger if she does.
Buluştuğumuzu bilmemeli. Öğrenirse hayatı tehlikeye girer.
You mustn't let this this misunderstanding push us off course.
Bunun olmasına izin vere bu yanlış anlama bizi gayemizden uzaklaştıracak.
Well, you mustn't.
Bunu yapmamalısın.
I mustn't keep her waiting.
Onu daha fazla bekletmemeliyim.
Letty said that you fell down a long, long way and I mustn't stare.
Letty, çok yüksekten bir yerden düştüğünüzü ve benim bakmamamı söyledi.
But you mustn't brood, Hook.
Fazla derin düşünmemelisin Hook.
- You mustn't carry arms in Sweden.
Olmaz. İsveç'te silah bulundurman yasak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]