No��l translate Turkish
23,104 parallel translation
No, look how she walks around my house, rubbing her scent on everything.
Baksana, evimde nasıl dolaşıyor. Pis kokusunu her tarafa yayıyor.
- No, we're not linked.
- Hayır, biz bağlantılı değiliz.
No matter what this looks like, I didn't do a bad thing.
Nasıl gözükse de ben kötü bir şey yapmadım.
- No, no, no, what's unfortunate, Robert, is you didn't give me a chance to resettle him in the U.S. - Okay.
Asıl talihsizlik, onu ABD'de bir yere yerleştirmem için bana şans vermemen.
How can I say no when my Steven asks?
Steven'ım isteyince nasıl reddedebilirim ki?
No, nobody's fucking moderate anymore.
Artık ılımlı kimse kalmadı.
No, we won't lose them, and we need to get a better handle on how this entire operation works.
- Kaybetmeyeceğiz. Bu operasyonun nasıl yürüyeceğini daha net konuşmalıyız.
No, you think you do, but you're always wrong.
Hayır, bildiğini sanıyorsun ama hep yanılıyorsun.
No, uh... probably wrapped in paper.
Kâğıda sarılı.
Should I, uh, proceed to the part where you have no identity at all prior to 1960?
1960 yılı öncesine dair hiçbir kimlik bilginin olmamasından bahsedeyim mi?
No, I'm saying I wasted the last 20 years being in love with you!
Hayır, 20 yıl boyunca sana âşık olduğum zamanı boşa harcamışım, diyorum!
I saw lots of pieces, but I have no idea how or why or if they all fit together.
Birçok şey gördüm, ama birbirlerine uyacaklar mı ya da nasıl uyarlar bilmiyorum.
I have no idea how you would get, like, I don't know, like a record deal or a record company or any of that, but...
Nasıl yapabileceğinle ilgili bir fikrim yok..... bir plak veya plak şirketiyle anlaşmak nasıl olur bilmiyorum ya da böyle bir şey ama...
Fifty minutes with the moderator, ten with open QA, no cross-talk.
Moderatörle elli dakika, on dakika soru cevap, karşılıklı konuşma yok.
- There's no way you don't.
Saçıl.
Why can't you say no to them? Do you think everyone feels like you?
Sen nasıl geçtin ki Sunbae?
If I mess this up, there's no scholarship or anything.
Bir dahaki yıl birlikte geçirelim. Teşekkür ederim.
No. Can you?
Hayır, sen söylesene asıl.
No, I'm sorry.
Asıl ben özür dilerim.
This is a god we're dealing with, and we still have no idea how to hurt him.
Karşımızda bir Tanrı var ve onu nasıl inciteceğimizi hâlâ bilmiyoruz.
But by 2006, the Iranians had come to the conclusion that the U.S. was bogged down in Afghanistan and Iraq and no longer had the capacity to threaten them, and so they felt it was safe to resume their enrichment program
Ancak 2006 yılında, İranlı yöneticiler Amerika'nın Afganistan,... ve Irak'ta bir çamura saplandığını anladı,... ve kendileri için artık bir tehdit oluşturmadığını gördü. Nükleer programlarına devam etmenin güvenli olduğunu düşündüler.
So the program was doing exactly what it was supposed to be doing, which was it was blowing up centrifuges and it was leaving no trace and leaving the Iranians to wonder what they got hit by.
Yani program tam da yapması gereken şeyi yapıyordu. Yani santrifüjleri geride iz bırakmadan yok etmek,... ve İran'lıları neyin yanlış gittiği konusunda şüphede bırakmak.
And at... no point did that ever really cross our mind, because we were looking at it from the standpoint of, is this something that's coming after the homeland?
Bu olasılık aklımın ucundan dahi geçmemişti,... çünkü o anda aklımızdan geçen "Acaba bizim tesislerimize mi saldırıyor?" sorusuydu.
No, she's squatting in a cabin with no phone service, trying to grow a pineapple out of a coat rack!
Hayır, telefon çekmeyen bir kulübeyi işgal etmiş, palto askılığından ananas yetiştirmeye çalışıyor!
These younger, less-credited thespians, they all use their original names. No one changes them anymore.
Bu genç, az bilinen aktörler asıl adlarını kullanıyor, kimse adını değiştirmiyor.
No. No. It's not racial.
Hayır, ırkçılık değil, sadece biraz fazla Hamilton gibi değil mi?
You give my husband one year probation, no jail time, and I'll work up a demure smile for you.
Kocama 1 yıl şartlı tahliye ver, hapishane olmadan, ben de sana mütavazı bir tebessüm çakayım.
No, I mean I'd like to know how it's done.
Nasıl yapılacağını öğrenmek istiyorum.
50 years ago, no one could have imagined smartphones, the Internet... or salted chocolate.
50 yıl önce kimse akıllı telefonları, interneti ya da tuzlu çikolatayı hayal edemezdi.
No, I'm sorry you made a major life decision for this only to have...
Hayır, asıl hayatınla ilgili büyük bir karar almana sebep olduğum için ben üzgünüm.
But there is no word for when you lose a child.
Ama çocuğunu kaybetmenin karşılığı bir kelime yoktur.
- Two blades are no match for shield and sword.
İki bıçak kalkan ve kılıç ile yarışamayız.
- No, of course not, you self obsessed libertine.
Hayır, elbette değil, kendini takıntılı çapkın.
Did he say what the guy looked like? No.
- Nasıl biri olduğunu söyledi mi?
And we'll need a room that can be secured from the outside, something with no windows, a strong door.
Ayrıca dışarıdan emniyete alınabilecek, penceresi olmayan, sağlam kapılı bir odaya ihtiyacımız olacak.
No, I'm sorry... for everything I've put you through.
Asıl ben üzgünüm. Sana yaşattıklarım için.
Hey, no strings.
Bir şey karşılığında değil.
He told me about the hospital, and I tried to call her, and it was one of these automated messages... "This phone is no longer in service" thing.
Hastaneye geldiğini söyledi, onu aramaya kalkınca "Bu numara artık kullanılmamaktadır" lı otomatik mesajlardan çıktı.
We'll give you Bob Paris's murderer in exchange for no jail time, probation only.
Göz hapsi hariç hapis cezası vermemeniz karşılığında Paris'in katilini vereceğiz.
No. That's where you're wrong.
- Burada yanılıyorsun işte.
No, the question isn't, do they love each other enough? "
Hayır, asıl soru ; birbirlerini yeteri kadar seviyorlar mı?
There... there's no way. I have to review this statement, and, uh, I'm working on a list of questions for the prosecution's witnesses.
Gözden geçirmem gereken bir açılış konuşması var ve dava tanıkları için soru listesiyle ilgileniyorum.
How can something deviate when there is no norm?
Daha kuralı bile yokken bir şeyin nasıl sapkınlığı olur ki?
how can something deviate when there is no normal...
Daha kuralı bile yokken bir şeyin nasıl...
No, the treatment that we recommend for cases such as yours, dual dyspareunia, is electroshock therapy for both the husband and the wife, followed by divorce.
Hayır, sizin gibi ikili disparüni vakalarında önerdiğimiz tedavi ayrılığın ardından karı ve koca için elektroşok terapisi.
You know, I know I've been a skeptic in the past, and I'm certainly in no place to tell you or anyone else how to lead their lives, but...
Geçmişte kuşkucu olduğumu biliyorum ve kesinlikle bir insana hayatını nasıl yaşayacağını söylemeye hakkım olmadığını da biliyorum ama...
WAS THAT SHE WAS ALL HAT, NO CATTLE. HMM.
Nasıl yani?
I FIGURED NO ONE'S USING MORGAN'S OLD OFFICE YET.
Nasıl olsa Morgan'ın ofisi kullanılmıyor.
Suing his ex-wife for fraud is no way to be a father.
Eski karısına dolandırıcılık davası açmak iyi bir baba olmasını sağlamayacak.
Oh, no, does this mean you want your swords back?
Kılıçlarını da mı geri istiyorsun yani?
How could I say no to Beak?
Gaga'ya nasıl hayır diyebilirim ki?