Bu benim kızım translate French
803 parallel translation
Bu benim kızım, Bayan Brown.
Voici ma fille, Mme Brown. - Bonjour. - Bonjour.
- Bu benim kızım Alice.
C'est ma fille Alice.
Bu benim kızımın ismi.
C'est le nom de ma fille.
Bu benim kızım Myrtle Mae.
Et voici ma fille, Myrtle Mae.
Bu benim kızım Melanie, eğitiminden yeni döndü. Kuzeninle tanış.
Voici ma fille.., C'est ton cousin.
Monsenyör, bu benim kızım. Renata, onu buradan götür.
Viens avec moi, Susanna.
Bu benim kızım.
C'est ma fille.
- Bu benim kızım Abigail.
Ma fille, AbigaiI.
Bu benim kızım Evgeniya.
Faites connaissance, ma fille Eugénia.
Pekala delikanlı, bu sabah kızım ve benim için... yaptıklarından ötürü sana teşekkür etmek istedim.
Jeune homme, je veux vous dire merci pour ce matin. Ma fille et moi vous remercions.
Sıkıcı dostlarınıza karşı benim zırhım bu.
C'est ma protection contre tes amis ennuyeux.
- Bu benim küçük kızım, Diana.
- Ma fille cadette, Diana.
Velma benim kızım. Ve eğer bu adam bir doktor bile değilse...
C'est ma fille et il n'est même pas docteur!
Biliyor musun Lawson, benim çocuklar ve diğerleri, tüm savaşanlar umarım bu savaşı bitirirler ki göreceğimiz en son savaş olsun böylece senin ufaklık da savaşsız bir dünyada yaşasın.
Si mes enfants et tous les autres enfants impliqués dans cette guerre pouvaient faire en sorte que ce soit la dernière, votre enfant serait sacrément tranquille, n'est-ce pas?
Benim kıskançlığımdı beni bu hale getiren böyle acımasız ve aksi yapan ve sanırım beni terketmekte haklıydın.
C'est ma jalousie qui m'a transformé en cet homme.. Dur et cruel... jusqu'à ce que tu doives me quitter.
Bu hayatın sağlıksız olduğunu düşündüm ve onu kırsalda yaşamaya ikna ettim. Benim yaptığım gibi, topraklarımızın refahıyla ilgileneceğini ummuştum.
Je l'ai décidé à venir vivre à la campagne pensant qu'il s'intéresserait au bien-être de nos fermiers.
Benim ve Lord Bracknell'in biricik kızımızın, büyük özenle yetiştirilmiş bu kızın tuvalette doğmuş biriyle evlenmesine ve bir bohça ile birliktelik kurmasına rıza göstermemizi beklemiyorsunuz herhalde!
Tu crois que Gwendoline pourrait lui ressembler dans 150 ans? Toutes les femmes finissent par ressembler à leur mère. C'est leur tragédie.
Kulübemde her zaman benim yerime idare edebilirsin. Artık bu plan imkansız.
Chez moi, vous pouviez m'aider mais ici c'est impossible.
Bu benim kız bulma tarzım değil.
Je ne crois pas à ces méthodes.
Ben Firavun'un kızıyım ve bu da benim oğlum.
Je suis la fille du Pharaon et ce garçon est mon fils.
Bu dünyada yapayalnızım. Birinin evine konuk olmak... hele hele böyle harika bir ortama sahip bu güzel evde olmak... benim için çok kıymetli.
Je suis seul dans Ia vie... et être accueilli ainsi chez vous... dans une atmosphère aussi délicieuse... est un cadeau précieux.
Konuşmak istediğim bir diğer konu da bu. Benim kız arkadaşım değilsin.
Ça aussi, faut qu'on en parle.
Dışardaki her şeyi düşününce, ağaçları ve çiçekleri ve şu martıları, senin benim için değerini düşününce, Peter ve tanıdığımız insanların, Bay Kraler'le Miep'in, manavın, bizim için her gün hayatlarını tehlikeye atan herkesin içindeki iyiliği, bütün bu iyi şeyleri düşününce, artık korkmuyorum.
Quand je pense à tout ce qui est dehors : Les arbres et les fleurs et ces mouettes... Quand je pense à toi qui m'es si cher... et à tous ces gens si bons :
Bu kız benim kızım. Eğer ona annesiyle beraber gelmesini söylemesseniz o zaman sizinle mahkemeye gitmemiz gerekecek.
Cette jeune fille est ma fille... et si vous ne lui dites pas de rentrer avec moi, sa mère... je vous poursuivrai en justice!
O benim kızım. Bu hava anıları geri getirdi.
Je vous présente ma fille.
Ben buraya geldiğimde Sharon söyledi. - Bu kız benim nişanlım.
Mais je ne ronge jamais mes ongles!
Benim küçük kızım mı? - Bu uzun boylu meşref şey de ne?
Tu as vu comment ces deux petits chenapans se sont débrouillés?
Söz konusu kız olduğundan bu iş benim için çok önemli.
Cette tâche m'est très importante, car la femme est en jeu.
Benim Norman baronlarım bundan dolayı kızıyor. Onlara göre, senin bu Sakson tarzın kendilerinin soyluluğu ile alay etme yöntemin.
mes barons normands m'ont renvoyé, qu'ils jugent que c'est ta manière de Saxon de railler leur noblesse.
Ama bu araştırma süresince karşımıza çıkan bir adam her şeyi değiştirdi. Benim için yabancı olan biri, aynı zamanda kendi kızı için de öyle olan biri. Sandra hakkında hiçbir şey bilmediğimi fark ettim.
Mais durant l'enquête sur cet homme un étranger pour moi, et qui au fond, n'avait jamais connu sa propre fille, j'ai réalisé que je n'avais rien compris de sa personnalité et de sa nature.
Mamma, bu benim kız arkadaşım.
- Maman, voici ma fiancée.
Benim kızım bu.
C'est ma fille.
Sana bunları anlatıyorum çünkü benim de bir kızım var senin yaşlarında, ve bu duruma üzülürüm açıkçası.
Si je vous dis ça, c'est parce que justement... j'ai une fille de votre âge.
Saat 6'da gelmeyince dedim ki... "Tanrım, bu kız kağıtları düzenliyor, Shabab'ın yeri kapanacak ve bahse girerim benim çikolatamı da tamamen unutmuş durumda."
Quand j'ai vu qu'il était 6 h et que tu n'étais pas là, je me suis dit que tu devais faire des corrections, que Shabab serait fermé et je parie que tu as oublié mon chocolat.
Benim balmumu sevgi saraylarımı senin bu kızıl yangınlarından nasıl koruyayım?
Comment sauverais-je de tes blonds incendies la forteresse en cire de mon amour?
Benim karım ve çocuğum yoktu. Ama bu kız, benim bir ailem olsaydı onları bırakmayacağımı biliyordu.
Moi, elle savait que si j'en avais eu, je ne les aurais pas quittés pour elle.
- Bu arada benim küçük kızım kabakulak, kızıl ve kızamıkçık geçirdi.
- À ce propos, ma petite a eu les oreillons, la scarlatine et la rubéole.
Perchik, bu benim en büyük kızım.
Perchik, voici ma fille aînée.
Ve bu genç kızın hayatta tek amacı beni sevmek, benim tarafımdan sevilmekti.
Et cette jeune fille vivait sans autre pensée Que m'aimer et être aimée de moi.
Kızımı bir yana koyarsak, bu benim bebeğim.
Après ma fille, c'est mon second bébé.
Rupert'ın annesi öldüğünden beri, benim yerime onun bakımını bu kız üstlendi.
Elle s'occupe vraiment de Rupert pour moi.
Babama hürmet ederim ama hayatımda hiçbir zaman benim, annemin ve kız kardeşimin hayatını rahibin isteği doğrultusunda tehlikeye attığı zaman onun oğlu olmaktan bu kadar gurur duymamıştım.
Je respecte et vénère mon père... mais je n'ai jamais été aussi fier d'être son fils que la nuit dernière... lorsqu'il a risqué ma vie... et celle de ma mère et de ma sœur... conformément aux souhaits du prêtre.
Fernando'nun, kızların ve benim bulunduğumuz, hayatta kalmaya çabaladığımız bu uzak noktada, hâlâ dua ediyorum.
C'est encore ma prière, ici, en ce lieu reculé où Fernando, les filles et moi, essayons de survivre.
Bu kız benim Berhame'm için eş olamaz.
La fille dont tu parles est un vase d'urine à côté de mon rameau de myrte.
Bu, inanılmaz bir şey geçimini yalnızca babasının dolgun harçlığından sağlayan genç bir kızın 4 yıldan sonra hala, nefretten ıstırap duyması bu, işte benim yapacağım şey.
Cette chose incroyable de faire... qu'unejeune fille... qui n'a pas d'autre morceau de pain... que celui dont son père lui fait l'aumône... ait d'ici 4 ans de l'or honnête, de l'or à elle... cette chose-là, je la ferai.
Bu, inanılmaz bir şey, genç bir kızın okyanusun ötesine ayak basması, eski dünyadan yeni dünyaya geçmesi ve sevgilisinin yanına gitmesi, bu, işte benim başaracağım şey.
Cette chose incroyable de faire qu'unejeune fille... marche sur la mer, passe de l'ancien au nouveau monde... pour rejoindre son amant... cette chose-là, je la ferai.
Pek inanmayacaksın ama bunun avukatı benim kız arkadaşım ve bu sabah davası vardı ve avukatını yemeğe götürecektim ama suçsuz bulundu.
Vous n'allez sûrement pas le croire, mais son avocate est ma petite amie. Il passait en jugement ce matin, et j'attendais de déjeuner avec elle. Mais il a été acquitté.
Bu güzel kızıl saçlı kız, benim komşumdu.
Cettejolie rousse était ma voisine. Maintenant quej'écris ce livre, je comprends... que ce qui m'attirait vers elle, c'était justement de la voir lire. Elle s'appelait Maïté.
Sevgili kızım, benim yaşıma gelen biri ya hediyeleri işe yaramaz yapacak kadar yaşamıştır ya da bu soruyu konuyla bağdaştıramayacak kadar yaşayamamıştır.
A mon âge, on a assez vécu pour se passer de cadeaux. Ou alors, on les adore encore!
Bu benim yeni kız arkadaşım.
Ma nouvelle petite amie.
Bu benim küçük kızım, Violet.
Voici ma petite fille, Violet.
bu benim hayatım 59
bu benim kocam 35
bu benim 446
bu benim annem 30
bu benimki 30
bu benim babam 46
bu benim evim 23
bu benim hatam 68
bu benim kardeşim 30
bu benim arabam 52
bu benim kocam 35
bu benim 446
bu benim annem 30
bu benimki 30
bu benim babam 46
bu benim evim 23
bu benim hatam 68
bu benim kardeşim 30
bu benim arabam 52