English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Iyilik

Iyilik translate French

14,542 parallel translation
Sen, çok fazla iyilik yaptın. Hayır.
Tu as fait trop de bien.
Sizce de ona bir iyilik borcunuz yok mu?
Ne pensez-vous pas que vous lui devez une faveur?
O, benim iyilik yapmamı ister.
Elle veut que je sois bon.
Fark etmediysen söyleyeyim, iyilik yapmaya çalışıyorum burada.
Au cas où tu n'aurais pas remarqué, je m'en sort bien ici.
Balililer daima birilerinden iyilik dilenirler.
Les Balinais demandent toujours des faveurs à tout le monde.
O yüzden bana bir iyilik yap.
Rends-moi service.
Kendine bir iyilik yap ve seyret.
Pour votre bien, regardez-le.
Bana bir iyilik yapar mısın?
Faites-moi une faveur.
Ayrıca hayatını kurtardığı için Lenny'e bir iyilik borçlu olduğunu da hatırlıyorsundur.
Dans ce cas tu te rappelles aussi que tu dois une faveur à Lenny pour t'avoir sauvé la vie.
İçinde iyilik var senin, Snart.
Il y a du bien en toi, Snart.
Bana bir iyilik yap. Şunu al. Bir saniyeye geliyorum.
Rends-moi un service, prends ça et attendez-moi un instant.
Bana bir iyilik yap.
Fais moi une faveur.
Şifacıyı gördüğünüzde, yaptığı iyilik için minnettar olduğumu söyler misiniz?
Quand vous verrez à nouveau votre guérisseuse, pourriez-vous lui faire part de ma gratitude pour sa bonté?
Yola çıkmadan son bir iyilik demek?
Une dernière faveur avant que je prenne la route?
Tamam, asıl sen bana iyilik yapıyorsun.
Très bien, maintenant, attends une minute. Tu me fais une faveur.
Size iyilik yapıp minik asyalı bir kadının gününüzü gösterdiğini söylemeyeceğim.
Que diriez-vous que je vous fasse une faveur et vous ne dites à personne qu'une minuscule, petite femme asiatique vous a botté les fesses?
Bana bir iyilik yapsana. Ayağa kalk da kaç kişilermiş söyle.
Tu peux me faire une faveur, lève-toi, dis-moi combien de gars il y a?
Bilgi paylaşmaktan fazlasını yaparsak adamlarım Gaveston'ı size getirirse ayaklarınızın dibine hoş bir Fransız paket bırakılırsa mükâfatın yanında bir iyilik de isteyebilir miyim?
Si nous pouvions faire plus que partager l'information, si mes hommes pouvaient livrer Gaveston, un joli paquet français déposé à vos pieds, cela pourrait-il nous donner une faveur en compensation?
Nasıl bir iyilik istiyorsunuz Barones?
Quelle faveur demandez-vous, baronne?
İstediğiniz iyilik bu mu?
C'est votre faveur?
Bayan Pfefferman, kendinize bir iyilik yapın ve vücudunuzu tanıyın.
Mme Pfefferman, faites-vous une faveur et apprenez à connaître votre corps.
Bir iyilik karşılığında onlarla olursun ve onlar bir daha görülmez
Certaines ont disparu corps et âme.
Bizim boşta olduğumuzu söyleyerek sana iyilik yapıyorum.
Je vous fais l'honneur de vous mettre au courant de notre disponibilité.
Ama işin bittiğin de bana bir iyilik yap.
Quand vous aurez fini, faites-moi une fleur.
Sana iyilik yapıyorum.
Je te fais une faveur.
Güçlerimi iyilik için kullanamaz mıyım yani?
Pourquoi ne pourrai-je pas utiliser mes pouvoirs pour faire le bien?
Yaptığınız iyilik için teşekkürler.
Merci pour ce moment de bonté.
Küçük bir iyilik isteyebilir miyim?
Je peux demander un petit service?
Korkarım senin bir iyilik yapman gerek.
J'ai bien peur d'avoir un service à te demander.
- Bir iyilik mi?
- Un service?
Sen bir iyilik isteyeceğin sürece hiç sırası olmuyor.
Ce n'est pas le moment car vous avez besoin d'une faveur.
Yaptığın iyilik için teşekkürler. Kalacak yere ihtiyacım vardı.
Merci aussi pour le plan, il me fallait un endroit pour me poser.
Çok yakında Sarı Ceket ordusu dünya çapında kalıcı bir iyilik yaratacak.
Et le jour viendra bientôt ou une armée de Yellow jackets créera les conditions d'un environnement durable de prospérité partout dans le monde.
Ben güçlerimi yalnız iyilik için kullanırım.
Je n'utilise mes pouvoirs que pour faire le bien.
Ama bu, kılıcı iyilik için kullanamayacağımız anlamına gelmez.
Mais ça ne veut pas dire qu'on ne peut pas l'utiliser pour faire le bien.
Jim'e bir iyilik yapacağım ve aramız düzelecek sandım.
Et je pensais, vous savez, je vais rendre un service à Jim et nous serons quittes.
Bana bir iyilik yaptın.
Tu m'as fait une faveur.
Cadı naibesi Mikaelson'lara iyilik yaparken görülemez ama birbirimize yardımcı olabiliriz belki.
La régente des sorcières ne peut pas être vue accordant des faveurs aux Mikaelsons, mais nous pouvons peut-être nous entraider.
Bir iyilik yaptı, biraz plaka arattı ve şimdi onu burada bulacağız.
Il a demander quelques faveurs, tirer quelques ficelles, et maintenant, on le retrouve ici.
Şimdi ikimize de bir iyilik yap ve çek şu tetiği!
Alors pourquoi tu nous ferais pas une faveur en tirant sur la gâchette?
Bana bir iyilik yapıp bunu saklar mısın?
Rends-moi un service : Garde ça pour moi.
Dedektif, bana bir iyilik yapın.
Détective, faites-moi une faveur.
Hayır tatlım, senin hedefin benden bilgi almak ama beni iyi besledin, bu yüzden sanırım sana bir iyilik borçluyum.
Non. Chéri, ton but est de me retirer des informations, mais tu m'a bien nourri, donc je te dois un service.
Bana bir iyilik yapıp devam etsene...
Laissez la voiture tourner...
- Bana bir iyilik yapar mısın?
- Peux-tu me rendre un service?
Kate, kendini şimdi öldürürsen iyilik edersin.
Vous feriez tout aussi bien de vous tuer maintenant, Kate.
İyilik için bu bölgeden ayrılmak istiyorsun.
Tu veux quitter ce royaume pour de bon.
İyilik yap, iyi ol.
Fais du bien, tu es bien.
- İyilik yap.
Vous faites du bien.
Bana iyilik yap da üstünü giyme.
Ne mets pas ton t-shirt pour mon intérêt.
İyilik ya da kötülük yok, sadece güç var. Gerçek August Corbin o değildi. Gerçeği biliyordu.
Non, il connaissait la vérité.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]