English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yazmıyorum

Yazmıyorum translate Portuguese

191 parallel translation
Aslında ben... şu aralar bir şey yazmıyorum...
- Agora não estou a escrever nada, mas...
- Hatta artık hiç yazmıyorum.
- Aliás, deixei de escrever.
Görev çizelgesini ben yazmıyorum.
Não sou responsável pela troca de turnos.
Ama ben sizin kadar sık yazmıyorum.
Mas não escrevo tanto como o senhor.
Yazmıyorum, sevgilim. Bu acelesi olan hoş insanların faturasını yazıyorum.
Não, estou a fazer a conta destas pessoas adoráveis que têm pressa.
Şimdi yemek yiyemiyorum, uyuyamıyorum, hevesim yok. Karıma yazmıyorum. Gelecek sene serbestim, ama umurumda değil.
Quero minha equipe... e uma cela maior, com melhor ventilaçção.
Reçeteyi ben yazmıyorum.
Não sou eu que escrevo aquela merda.
Yazdığımdan daha açık yazamam. Farklı bir dilde yazmıyorum.
Não consigo escrever mais claro do que isso.
Yıllardır yazmıyorum.
Já faz anos que não escrevia.
Evet... bir süredir yazmıyorum.
Sim... já faz algum tempo que não escrevo.
Pekala... Neden serbest meslek yazmıyorum?
Por que não colocamos que trabalhava como autónoma?
Ben hit eserler yazmıyorum. Benim oyunlarım sanat eseri.
Eu não escrevo êxitos, as minhas peças são arte,
- Benimle konuşurken bişeylermi yazıyorsun? - Bişey yazmıyorum.
- Estás a escrever enquanto falamos?
Ben skeç yazmıyorum.
Não escrevo os meus números.
ve göründüğü gibi olmayan hileli şiirler yazmıyorum.
E não escrevo poemas ardilosos que não são o que parecem.
Görevine bağlı bir adam olmasına rağmen başkan orta doğu ya da terörizm hakkında........ hiçbir şey bilmiyor. Elindeki kartları ben yazmıyorum.
Bem, com toda a consideração que lhe é devida, ele não sabe nada do Médio Oriente nem de terrorismo a não ser o que eu escrevo.
Artık şiir yazmıyorum.
Já não escrevo mais.
Bunu yazmıyorum. Yazmayacağım.
Não estou a escrever isso.
- Artık yazmıyorum.
- Já não escrevo.
Sizi yazmıyorum.
Não estou.
Bak, sana daha fazla reçete yazmıyorum... Evine gidebilirsin.
Não lhe passo mais receitas, por isso pode ir para casa.
Aylardır hiç yazmıyorum.
Não escrevo nada hà meses.
Ben sana yazmıyorum.
Não estou a tentar engatar-te.
Yasalarınızı baştan yazmıyorum. Başbuğ'un prensiplerini söylüyorum. Onun sözü, tüm yazılı yasalardan daha üstündür.
Não estou a tentar reescrever a lei, mas a invocar o princípio da ditadura do Fuhrer, cuja palavra está acima de qualquer lei.
On yıldır Noel mektubu yazmıyorum.
Há dez anos que não escrevo uma carta de Natal.
Aslında hepsini ben yazmıyorum... eee.. yardım ediyorum.
Eu realmente não escrevo todos... quero dizer, eu ajudo-a.
"Görev" leri yazmıyorum, Harper.
Não sou eu que escrevo as Acções, Harper.
Neden diğer yazarlar gibi Starbucks'ta yazmıyorum?
Era bom não ter de escrever no Starbucks com os outros escritores.
Reklamları ben yazmıyorum.
Näo fui eu que escrevi o anúncio.
seni şoke etmek için yazmıyorum. senden son bir isteğim olacak.
Não digo isso para te chocar, digo isso porque preciso pedir-te mais uma coisa...
Bu bacaklarla mı? Yazılarımı ayaklarımla yazmıyorum.
Na verdade eu não as uso para escrever.
- Mesaj yazmıyorum.
- Não é mensagem.
Ne yazmış? İnanmıyorum!
Sabe onde está a Sissi?
Kısa çocuk öyküleri yazıyorum, gerçi Grimm, Hans ve Lewis de yazmıştı.
- O que? Contos para crianças, tal como Grimm, Hans Andersen e Lewis Carroll.
Sözleri hatırlıyorum. Bunları yazmıştım.
Lembro-me das palavras.
Gerçekten, anlamıyor musun Çavuş ya da imalarda mı kim yazmış bunu, bir sonraki satıra hatırlamıyorum.
A sério que não o compreendo, sargento, nem as suas insinuações. Não me lembro da deixa, quem quer que a escreveu.
O notu hatırlıyorum. Üstüne kardeşimin, oğlunu kurtardığını yazmıştı. Heil Hitler!
Lembro-me da carta que escreveu a dizer que ele tinha salvado o seu único filho e as saudações alemãs.
Ömer Hayyam bunu nasıl olmuş da bizzat benim için yazmış şaşıyorum.
Penso como Omar Khayyam me conhecia... para escrever estas palavras para mim pessoalmente.
Bu kadar çabuk yazmış olmana inanamıyorum.
É incrível como o escreveste depressa.
Ama siz bu belgelerin en ufak bir yerinde bile beyaz yönetimin herhangi iyi bir şey yaptığını yazmıyorsunuz? Bunu o kadar az yapıyorlar ki, sayın yargıç hakkında yorum yapmaya değmez bile.
Mas nestes documentos, não diz em lado nenhum que o governo esteja a fazer coisas bem feitas.
Hatırlıyorum da,'Köse'nin amiri bana şöyle yazmıştı :
Lembro-me do professor do Bumfluff me ter escrito a dizer que
Ve bir gün, durup dururken, Jenny'den bir mektup geldi, Savannah'ya gelip, onu ziyaret edip, edemeyeceğimi yazmıştı, ben de bunu yapıyorum.
E um belo dia, caída do céu, recebi uma carta da Jenny a perguntar se podia vir vê-la a Savannah.
Burada ne aradığını yazmıyor. Bizimle ilgili olduğunu sanmıyorum.
Não penso que ela estar aqui tenha a ver connosco.
Çok iyi bir bayan tanıyorum. Onunla ilgili bir yazı yazmıştım.
Eu conheço uma senhora impecável sobre quem escrevi um artigo.
O yüzden yazmıyorum. Sadece sana iki şey gönderiyorum.
Pediu-nos que não lhe escrevêssemos, por isso não estou a escrever, só estou a remeter 2 coisas.
Hatırlıyorum da 120 kadar mektup yazmıştık.
Escrevíamos cerca de 120 cartas.
1859'larda yazmış olan Christabel LaMotte diye bir şairi araştırıyorum.
Estou a investigar Christabel LaMotte. - Uma poetisa que escreveu em 1859. - Sim.
Ben o tip şeyler yazmıyorum.
Não é o meu género.
Hayır, bunu anlamıyorum. Neden sıradan bir kitap yazmıyorsun?
Não, eu não entendo.Porque não escreves um livro comum?
Çok iyi okuyamıyorum. Çok küçük yazmış.
Não entendo o nome, pela letra.
- İnanamıyorum. Tarihi yanlış yazmışsın.
Não acredito que escreveste mal a data.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]