48 traducir turco
4,796 traducción paralela
48 hours isn't very long even with a car.
48 saat arabayla bile uzun değil.
I will drive you anywhere you want for the next 48 hours, free of charge, if you help prove that I'm innocent.
Önümüzdeki 48 saatte seni istediğin her yere götürürüm, hem de beleşe, masum olduğumu kanıtlamama yardım edersen eğer.
His ETA to final destination is 48 hours, if he survives.
Son noktaya tahmini varış süresi için 48 saat kaldı, eğer hayatta kalırsa.
You've also given us 48 hours - well, that's 18 hours now - to use our influence and help Serbia move towards some of these demands.
Bize 48 saat vermiştiniz etkimizi kullanıp taleplerin bazılarını Sırbistan'ın karşılamasına yardım etmek için şu anda 18 saat oldu.
We can use him to get the English off our backs for 48 hours or so.
48 saatten fazla süre, İngilizlerin bizi rahat bırakması için onu kullanabiliriz.
48 HOURS TO WAR
SAVAŞA 48 SAAT KALA
Look, we've got about 48 hours to find him and get him back to that wedding.
Bakın, onu bulup düğüne yetiştirmek için 48 saatimiz var.
I'll give you 48 hours before I end her suffering.
Acısına son vermeden evvel sana 48 saat mühlet.
Number 48 is a large prawn ball meal.
48 numaralı daha büyük bir karides topu menüsüdür.
And, um, if he had nine balls it wouldn't be a prime number and number 48 isn't... Isn't... Isn't a prime...
Ve dokuz toplu olursa asal olmaz,... ve 48 de asal değildir.
I want whoever did this in cuffs in 48 hours.
Bu her kim yaptıysa 48 saat içinde kelepçelenmiş istiyorum.
No. He's 48, overweight, and has some major personal hygiene issues.
Hayır. 48 yaşında tombul ve kişisel hijyen sorunları var.
But what you've been through the last 48 alone, losing your entire family, everything you've ever known or loved - - no one can understand that.
Son 48 saat içinde tüm aileni kaybettin. Tanıdığın ve sevdiğin herkesi, bunu kimse anlayamaz.
We've been parents for 48 hours.
48 saattir anne babaydık.
Anyway, he emailed, the transfer's gonna take 48 hours.
Her neyse, e-mail atmış, transfer 48 saat içinde gerçekleşecekmiş.
I've seen a lot of activity the last 48 hours there.
Son kırk sekiz saattir orada bayağı bir hareketliliğe şahit oldum.
If you can bring me a juicier story in the next 48 hours, I'll publish it.
48 saat içinde bana daha iyi bir haber getirirsen, onu yayınlarım.
I was at his place for, like, 48 hours...
48 saat boyunca evindeydim.
Essen said we don't catch a break in the first 48, it's time to go see Fish Mooney.
Essen iki gün içinde bir fırsat yakalayamazsak Fish Mooney'i görmeye gitmemizi söyledi.
In less than 48 hours, Senator Bradshaw's committee will vote to recommend the sale of the Geo-9 satellite system to Mexico.
Yaklaşık 48 saat için, Senatör Bradshaw'ın yer aldığı bir komite, Meksikaya Geo-9 uydu sistemi satışını oylayacak.
The ear was cut from a corpse no more than 48 hours ago.
Kulak, bir cesetten en geç 48 saat önce kesilmiş.
He was standing in water up to his thighs for 48 to 72 hours before he died.
Ölmeden önce 48 ila 72 saatlik bir süre boyunca su içinde kalmış.
Just one night in the ground, that beats Jesus by 48 hours.
Bir gecede halletmiş ; Hz. İsa'yı 48 saatle geçmiş.
Brroklyn, 48th.
Brooklyn, 48. cadde.
I believe you've made that point abundantly clear in the last 48 hours.
Tekrar söyle. Son 48 saat içinde bolca açık Ben o noktaya yaptık inanıyorum.
On Wednesday, April 16, he bought a circular saw blade from a hardware store at 3 : 48 p.m. six blocks away from his house.
16 Nişan Çarşamba günü evinden 6 sokak ötede bir hırdavatçıdan 15 : 48'de bir testere satın almış.
That will be $ 13.48, please.
Borcun $ 13.48 dolar, lütfen.
It was about, um, 11 : 48.
Saat 11 : 48 civarıydı.
You got 48 hours in the free world, kid.
Özgür dünyada geçirecek 48 saatin var.
Larry Abraham Bloom, I am free for the next 48 hours.
Larry Abraham Bloom, önümüzdeki 48 saat özgürüm.
Forty-eight hours.
48 saatlik.
A whole lifetime in 48 hours.
48 saate sıkıştırılmış bir ömür.
Well, we just spent the past 48 hours together.
Ehh, biz son 48 saati beraber geçirdik.
What is it, 48 hours, 72?
Ne kadar, 48 saat mi, 72 saat mi?
We got $ 48.
$ 48 dolarımız vardı.
I was told to be on standby for a 48-hour window.
Bana 48 saat boyunca beklemede kalmam söylendi.
Um, first 48, right?
İlk 48 saati atlatalım da.
The interview will last for 48 minutes, with two commercial breaks of three minutes each.
Röportaj üç dakika sürecek iki reklam arası ile birlikte 48 dakika sürecek.
I'm still over 48 kilometers away.
Hala 48 kilometre uzaktayım.
This is the second major drug bust for the Gang Task Force in just under 48 hours.
Bu Çete Suçları biriminin son 48 saatte yaptığı ikinci büyük baskın.
Gang Task Force in just under 48 hours.
Çete Suçları birimi son 48 saat içinde...
Thanks to the Governor's sister falling in love with our town, Lieutenant Governor Alex P. Byrd arrives in bluebell in less than 48 hours.
Vali'nin kardeşinin kasabamıza aşık olması sayesinde Vali Yardımcısı Alex P. Byrd 48 saat içinde BlueBell'de olacak.
You ready for 48 hours of mega-thrusting, evil-fighting, galaxy-saving super sentai action?
48 saat boyunca mega-thrusting izlemeye hazır mısın? Kötülerle mücadele ve Galaksiyi kurtarma süper aksiyon sentaisi
Vessel in vicinity 48 degrees North, 15 degrees West, this is US Navy Warship 151 on your starboard bow.
48 derece Kuzey, 15 derece batı koordinatlarındaki gemi. Burası Birleşik Devletler savaş gemisi 151, sancak tarafınızdayım.
The reason I have 48 followers is that I don't exploit them.
48 takipçim olmasının nedeni onları istismar etmemem.
2-1, me.
48 Saat Önce 2-1, öndeyim.
Forty-eight hours?
48 saat mi?
... got one text, outgoing at 10 : 48 p.m. to a local number.
..., bir metin var giden 10 : 48 de yerel bir dizi.
This happiness, with my own hands
Mutluluk. 998 01 : 22 : 48,727 - - 01 : 22 : 50,396 Kendi ellerimle..
So wait.
48 saat önce. Bir dakika.
See you in 48 hours, inmate.
48 saat sonra görüşürüz mahkum.