54 traducir turco
1,480 traducción paralela
16, 00 : 59 : 47 : 04, White America had declared a crisis of the black family 04, 00 : 59 : 50 : 16, as a cover for its campaign of incremental genocide 01, 00 : 59 : 54 : 16, against its expendable ex-slave population, 04, 00 : 59 : 57 : 24, rendered superfluous by immigrant labor power,
Beyaz Amerika, siyah aile sorununu, göçmen işçi gücü olarak betimlediği eski köle nüfusuna karşı... yürüttüğü giderek artan soykırım kampanyası için... bir bahane olarak kullandı.
Open your book to page 45... no, 54!
Sayfa 45'i açın. Aman 54'ü!
All of you open your books to page 54!
Herkes 54. sayfayı açsın!
Rain at the Palms, Tuesday :
Salı, Studio 54'te Cennet.
EDEN at Studio 54, Wednesday :
Çarşamba, Luxor'da Açık Saçık.
So our round count on our two swat officers was fifty-four.
Bizim 2 Özel Tim memuru 54 el ateş etmiş.
I've been chained at the lab with a 54-round shooting... that was supposed to be processed twelve hours ago.
- Elli dört merminin incelemesiyle meşguldüm laboratuarda. Bu tabancanın on iki saat önce incelenmiş olması gerekiyordu.
Stay on 54.
54'te kal.
It was 10 : 54.
- Saat 10.54'tü.
I saw this plane go into a dive at 10 : 54 tonight, Captain.
Uçağın bu gece 10.54'te pike yapacağını gördüm.
Captain, this plane will dive at 10 : 54 PM.
Kaptan, bu uçak 10.54'te pike yapacak.
- Heart rate's 54.
Kalp atışı 54'e düştü.
When we left, there were 54 aboard.
Ayrıldığımızda gemide 54 kişi vardı.
It seems today that all you see
Altyazı : SyLaR _ 54
He was the number one hot guy at Studio 54.
Studio 54'deki en ateşli tipti.
Studio 54 was'79.so that would make him, what? 53.
Studio 54,'79 yılındaydı, bu da onu, kaç yapar?
My spies tell me you were quite the regular at Studio54.
Casuslarım senin Studio 54'ün müdavimlerinden olduğunu söyledi.
Well you can take the boy out of Studio54 but you can't take Studio54 out of the boy.
Birini Studio 54'ten çıkarabilirsin ama içindeki Studio 54'ü çıkaramazsın.
Thirteen minutes, 54 seconds.
On üç dakika, 54 saniye.
I'm travelling north, approaching l-54 at Tucumcari, request backup.
Kuzeye yöneldim, I-54 Tucumcari'ye yaklaşıyorum ve acil destek istiyorum.
The Stingers hoops team won their first exhibition contest
İğneler basketbol takımı ilk maçlarını 72-54 kazandılar.
55, 54, 53, 52, 51... Oh, God!
55, 54, 53, 52, 51...
Jack Walkerson. 54 years old.
Jack Walkerson. 54 yaşında.
-'54, actually.
- Aslında 54
- Stuff by Shank 54. - Huh.
- Shank 54'den Maddeler.
Engine company 54, stand by.
Motor Fabrikası 54, beklemede...
54, blvd. de la République, Boulogne.
54, blvd. de la République, Boulogne.
18 threes make 54.
18 üçlük 54 eder.
I never hit a good shot after you mentioned that 54.
Siz 54'ten bahsettikten sonra hiç iyi atış yapamadım.
51, 52, 53, 54... 55, 56, 57... 58, 59, 60, 61... 62, 63, 64.
51, 52, 53, 54... 55, 56, 57... 58, 59, 60, 61... 62, 63, 64.
At the end of Alfonsín's presidency, the foreign debt was close to 54 billion dollars.
Alfonsin'in başkanlığı sona erdiğinde dış borç 54 milyar dolara yaklaşmıştı.
That's not a system... I'm 54 and it's always the same.
Bu bir sistem değildir... 54 yaşıma geldim, değişen bir şey yok.
64O Centennial, .357 magnum, 5-shot, stainless steel frame, 326 mm long, barrel length 54 mm, weight 645 g.
640 yıllık geçmişi var 357 magnum gibidir, 5 atar paslanmaz çeliktendir, 326 mm uzunluğunda namlu uzunluğu 54 mm, ağırlığı 645 gramdır.
By January 1944, one in ten of all men in Great Britain is an Allied soldier, and one of them, the new commander of the forces of the free world, is a 54-year-old farmers son from Texas.
Ocak 1944'le, İngiltere'deki her on erkekten biri müttefik askeriydi, ve onlardan biri de, Özgür dünya kuvvetlerinin yeni kumandanı, Teksas'tan 54 yaşındaki bir rençper çocuğuydu.
16, 00 : 10 : 54 : 04, The loss of a car is a form of symbolic castration, 04, 00 : 10 : 56 : 16, in the movies and in life.
Her zaman bir iki adım geridedir... ve hiçbir zaman da onları yakalayamaz.
16, 00 : 16 : 49 : 16, the people are excluded, 16, 00 : 16 : 54 : 16, although the toon characters get to rejoice in the happy ending.
Fakat bir kez daha... insanlar dışarıda bırakılmıştır, her ne kadar çizgi karakterler bu mutlu sonu kutlasalar da.
04, 00 : 20 : 54 : 16, By then suburbia has moved off world, 04, 00 : 20 : 58 : 04, the dark satanic mills of the industrial sublime 04, 00 : 21 : 00 : 04, are belching overtime, 16, 00 : 21 : 03 : 16, and the smog has turned to acid rain. 04, 00 : 21 : 12 : 04, Blade Runner has been called the?
Banliyöler gitmiştir... endüstrileşmenin görkemini yansıtan karanlık şeytani fabrikalar... sürekli duman püskürtmektedir... ve bu dumanlar asit yağmuruna dönüşmüştür.
04, 00 : 22 : 48 : 16, Director Ridley Scott and his collaborators 04, 00 : 22 : 52 : 04, couldn't even agree on whether the protagonist is a human 16, 00 : 22 : 54 : 04, or a replicant.
Yönetmen Ridley Scott ve iş arkadaşları bile... başkahramanın insan mı yoksa replikant mı olduğu... konusunda hemfikir değiller.
The future is theirs. " 01, 00 : 31 : 54 : 16," Try chapter five, lady.... 16, 00 : 31 : 56 : 16,...
- Nasıl anlayacak?
16, 00 : 34 : 54 : 16, Can there be a movie about Los Angeles that isn't about its police?
Polisle ilgili olmayan bir Los Angeles filmi olabilir mi?
16, 00 : 36 : 51 : 16, During the youth gang hysteria of the eighties, 16, 00 : 36 : 54 : 16, the stoically heroic cop made a comeback, 04, 00 : 36 : 58 : 16, and urban movie violence turned toward the apocalyptic.
Seksenlerde, genç çetelerin histerikli davranışları sonrasında, acılara sabırla katlanan kahraman polis tipi geri döndü... ve kent filmlerinin şiddeti, kıyameti andıran görüntülere doğru evrildi.
04, 00 : 42 : 43 : 16, "The setting is untapped Los Angeles,... 16, 00 : 42 : 45 : 16, which is also Carver country,... 04, 00 : 42 : 49 : 16, not Hollywood or Beverly Hills... 16, 00 : 42 : 51 : 16, but Downey, Watts,... 16, 00 : 42 : 54 : 16, Compton, Pomona, Glendale.... 16, 00 : 42 : 57 : 04, American suburbia,... 04, 00 : 42 : 59 : 16, the names you hear about on the freeway reports."
Carver hikâyelerini tanıtırken şöyle yazdı : " Dekor, aynı zamanda Carver'ın da mekanı olan... Los Angeles'ın bakir bölgeleridir...
21, 00 : 46 : 54 : 12, "Gee, I'm done already, and I don't remember eating."
"Gee, ben doydum ve bir şey yediğimi de hatırlamıyorum."
21, 00 : 52 : 49 : 05, "Hey, this is difficult stuff.... 16, 00 : 52 : 54 : 11, Making a left turn in L.A. is one of the harder things you're gonna learn in life."
"Bu işler güçtür evlat." "Los Angeles'ta sola dönmek yaşamda öğrenilecek en güç işlerden biridir."
24, 00 : 53 : 54 : 21, It begins with The Exiles by Kent MacKenzie.
Kent MacKenzie'nin Sürgünler ( The Exiles, 1961 ) filmiyle başladı.
04, 00 : 54 : 01 : 16, Since it comes from outside the Hollywood studios, 16, 00 : 54 : 04 : 16, you could call it independent,
Hollywood'a ait değil, bağımsız sinema diyebilirsiniz,
04, 00 : 54 : 07 : 16, but it's not exactly Pulp Fiction.
fakat tam olarak basit bir çalışma da değil.
04, 00 : 54 : 12 : 04, " I used to pray every night and fall into bed... 04, 00 : 54 : 16 : 04, and ask for something that I wanted... 09, 00 : 54 : 18 : 12, and I never got it or... 11, 00 : 54 : 20 : 21, it seemed like my prayers were never answered.... 01, 00 : 54 : 22 : 24, So I just gave up.
" Her gece yatmadan önce dua ederdim... ve hiç sahip olmadığım... ama arzuladığım bir şey isterdim... ama dualarıma hiç cevap verilmeyecek gibiydi... Ben de bıraktım.
01, 00 : 54 : 24 : 24, And now I don't hardly go to church or... 24, 00 : 54 : 27 : 16, don't say my prayers sometimes. "
Artık ne kiliseye gidiyor... ne de dua ediyorum. "
21, 00 : 54 : 37 : 21, MacKenzie, 06, 00 : 54 : 42 : 16, was the pioneer.
Sadece bir film çektikten sonra genç yaşta ölen MacKenzie, bir öncüydü.
04, 00 : 54 : 50 : 16, Fifteen years later, 04, 00 : 54 : 54 : 13, there was finally a neorealist movement in Los Angeles 01, 00 : 54 : 57 : 16, led by young black film-makers from the south :
Elli yıl sonra, güneyli genç siyahi film yapımcılarının önderliğinde... nihayet Los Angeles'ta yeni gerçekçi bir hareket doğdu :