90s traducir turco
1,152 traducción paralela
By the'90s... the Supreme Court will be solid Republican appointees... and the federal bench, Republican judges like landmines everywhere.
'90'larla beraber Anayasa Mahkemesine tamamen Cumhuriyetçiler atanmış olacak federal kürsüye de, Cumhuriyetçi yargıçlar, mayınlar gibi, her yerde.
Then, along came the early'90s...
sonra, 90'ların başına gelindiğinde...
Tragic. - Ugh, right? - Jungle is so'90s.
Dr. Venture'ın tedbirsiz yavruları.
Remember the'90s?
"90'ları hatırlamak" mı?
ED : You know, in the early'90s... I was in charge of this... covert operation.
90'lı yılların öncesinde... bir operasyonda... liderlik yapıyordum.
The only other time I felt remotely this powerless was back in the early'90s... when some chick slipped her finger up my butt with no warning.
Kendimi bu kadar güçsüz hissettiğim tek zaman, 90'ların başında kızın teki, hiç uyarıda bulunmadan kıçımı parmakladığı zamandı.
GOOD. REMEMBER THOSE 5 MINUTES IN THE'90s WHEN EVERYBODY WANTED TO PUT ON WEIGHT
90'larda herkesin, sırf Aids'li olup olmadığını anlamak için 5 dakikada kilo almaya çalıştığını hatırlıyor musun?
Our hostess, Kyra Bronson, had made a name for herself in the early'90s... taking pictures of anorexic actresses on beds at the Chelsea Hotel.
Ev sahibimiz, Kyra Bronson, 90'larda anoreksik aktrislerin yatakta resimlerini çekerek bir isim yapmıştı.
Kansas v. Sutton, a murder trial back in the early'90s.
Kansas Sutton'a karşı, 90'lardaki bir cinayet davası.
Couple of outstanding warrants from the'90s.
90'lardan kalma birkaç arama emri var.
Cattan, a smalltime pot and coke dealer in Philly in the late'90s.
Freddy Cattan, ot ve kokain satıcılığından 90'ların sonlarında Philly'de yatmış.
In the early'90s you started to say it every day until I told you to stop, which you did for about a year, and now you gradually phase it back in again.
Ben kesmeni söyleyene dek, 90'larda her gün söylüyordun, neredeyse bir yıl devam ettin ve şimdi aynı olaya geri dönüyorsun.
WE'RE IN THE'90s, MAN.
En kalitelisini istiyoruz.
In the early'90s, in countries across the Arab world Islamist parties began to gather mass support.
İslamcı partiler, 90'lı yılların başlarında Arap dünyası içinde kitlelerin desteğini toplamaya başladı.
And Islam In the early'90s, Algeria, Egypt, and other Arab countries were being torn apart by a horrific wave of Islamist terror.
Ve İslam... 90'ların başında, Cezayir, Mısır ve diğer Arap ülkeleri dehşet saçan İslamcı terör dalgasından dolayı birbirlerinden ayrılmışlardı.
By the mid -'90s, politics in Washington was dominated by one issue :
90'ların ortasında, Washington'daki politikaya tek bir konu hakimdi :
Last week's episode ended in the late'90s with both groups marginalized and out of power. But with the attacks of September 11th, the fates of both dramatically changed.
Geçen bölüm, iki grubun da güç kaybedip marjinalleştiği 90'lı yıllarda bitmişti ama 11 Eylül saldırıları ile iki tarafın da kaderi dramatik bir şekilde değişime uğradı.
Throughout the 80s and 90s Zawahiri had tried to persuade the masses to rise up and topple the rulers who had allowed this corruption to infect their countries. 71 0 : 04 : 25,120 - - 00 : 04 : 29,080 We want to speak to the whole world. Who are we?
Zevahiri 80'ler ve 90'lar boyunca kitleleri, ülkelerinin bu yozlaşmadan etkilenmesine müsaade eden hükümdarlarına karşı ayaklanmaya ve onları devirmeye, ikna etmeye çalıştı.
During the investigation of the 1998 bombings, there is a walk-in source, Jamal Al-Fadl who is a Sudanese militant who was with Bin Laden in the early 90s who has been passed around a whole series of Middle East secret services.
1998 soruşturmaları sırasında, bir bilinmeyen kaynak vardı bir dizi Orta Doğu gizli servisinin etrafından geçmiş 90'ların başında Bin Ladin'in yanında bulunmuş Sudanlı militan Cemal el-Fadl.
The attacks on America had been planned by a small group that had come together around Bin Laden in the late 90s.
Amerika'ya saldırılar, 90'ların sonlarında Bin Ladin'in etrafında bir araya gelen küçük bir grup tarafından planlanmıştı.
In the'90s, his career suffered ups and downs. He married Mónica, the wardrobe girl.
10 yıl kadar süren saltanatı, 90'larda yıldızının sönmesine kadar sürdü.
In the late'90s.
90 nın sonunda.
- He started in the'90s.
- 90'lı yıllarda başladı.
Krakozhia has been involved in civil war throughout the late'80s and'90s as it has tried to transition from Communist rule.
Krakozhia komünist kuralları değiştirmek için 80 lerin ve 90 ların sonunda bir iç savaş yaşamıştı
- This is not the'90s. - Excuse me, how did you know where I was having lunch and who I was having it with?
Affedersiniz Bay Palmer, ama nerede ve kiminle yemek yediğimi nereden biliyorsunuz?
The Israeli withdrawal in the 80s and 90s and their retreat from Lebanon this past May is clear evidence of the importance of our solidarity.
İsrail'in 80'li ve 90'lı yıllardaki geri çekilmesi ve geçtiğimiz mayısta Lübnan'ı boşaltması birlik ve beraberliğimizin önemini kanıtlamıştır.
I switched to computer editing in the mid'90s.
Bilgisayarlı kurguya 90'ların oratasında geçtim.
In the mid'90s, Tobias formed a folk music group with Lindsay and Maeby... called Dr. Fünke's 100 % Natural Good-Time Family-Band Solution.
90'lı yıllarda Tobias, Lindsay ve Maeby ile birlikte... Dr. Fünke'nin % 100 Doğal Güzel-Zamanlar Aile-Grubu adında bir grup kurmuştu.
There have been sanctions against doing business... with Hussein's regime since the early'90s...
90'ların başından beri Hüseyin yönetimiyle iş yapılmasına karşın hukuki yaptırımlar bulunmakta. Peki bunları kim inşa etti?
A Wendy Garner was a dancer at the Tangiers, and Walter Clancy, a blackjack dealer at the Riviera in the mid -'90s.
Biri Tangiers'de dansçılık yapan Wendy Garner, ve diğeri de 90'ların ortasında Riviera'da 21 masalarında kart dağıtıcılığı yapan Walter Clancy.
All the rage in the early'90s.
Doksanların başında çok tutuluyordu.
Bulk is so'90s, Johnny.
Vücut geliştirme 90'larda kaldı Johnny.
He was an activist in the'90s.
90'larda bir militanmış.
"That goatee is so mid -'90s." Pretty soon, the movie bombs and the wedding is off!
Yakında film patlar ve düğün iptal olur!
Honey, that went out in the late'90s.
Tatlım 90'ların sonunda onun modası bitti.
Yeah, it's very'90s.
Evet, fazla 90'lardan kalma.
That is so'90s.
Bunun modası çoktan geçti.
It was the go-go'90s.
Olay çılgın 90'larda geçti.
It was the'90s.
90'lardaydı.
Now, I may have missed the'90s... due to a previous engagement... but back in my day, we brought it.
Daha önce verilmiş bir söz yüzünden... 1990 " ları kaçırmış olabilirim... ama zamanında biz de amigoluk yaptık.
Amsterdam is so'90s.
Amsterdam'90 ların.
It uses a lot of newer mathematical techniques, things that were developed in the'80s and'90s.
Bir sürü yeni matematik teknikleri kullanmış. 80'lerde ve 90'larda geliştirilen teknikler.
He ran the GSE in the'90s when I was coming up.
Ben daha küçükken, o 90'lı yıllarda GSE'nin başıydı.
By the late'90s, my wealth had caught up to my lies about my wealth. Even surpassed my lies.
Doksanların sonunda zenginliğim söylediğim yalanlar... seviyesine ulaşmıştı.
'Cause I heard the marketing guy said he's too'90s.
Pazarlama elemanı söyledi, o da 90'lardanmış.
The true utopia, I claim, was not communism, which disintegrated in'89, it was the utopia of the 90s.
Gerçek ütopyanın 89'da çözülen komünizm olmadığını,... onun 90'ların ütopyası olduğunu iddia ediyorum.
That was the trend back then in the 90s...
90'lardan kalma ünlü bir şarkı vardı...
We linked him to over a dozen complicated bombings in Europe in the late'90s.
1990'ların sonunda, Avrupa'da düzinelerce bombalama olayıyla bağlantısı olduğunu bulmuştuk.
White Chevy van, late'90s, licence plate
Beyaz Chevrolet minibüs, 90 model.
They were involved in several bombings in the early'90s, including one that killed a father and two boys.
'90'ların başında bazı bombalama olaylarına bulaşmışlar. Bir baba ile iki oğlunun öldüğü bir bombalama da var.
In the 90s
1990'larda Melinda Gebbie'yle karşılaştım.