A beast traducir turco
2,280 traducción paralela
Once upon a time in the land called Upper East, a beautiful girl met a beast.
Evvel zaman içinde, Yukarı Doğu adlı diyarda güzel bir kız bir canavarla karşılaştı bir anda.
Once upon a time in the land of upper east, a beautiful girl fled from a beast.
Evvel zaman içinde, Yukarı Doğu adlı diyar içinde kaçtı güzel bir kız bir canavardan bütün gücüyle.
like a beast, like a live beast that doesn't like visitors.
Ziyaretçilerden haz etmeyen bir canavara.
That guy's a beast.
O adam bir canavar.
He's a beast, huh?
Adam hayvan gibi değil mi?
How do we know the curse is broken and he won't turn into a beast again?
Lanetin kaltığını ve yeniden canavara dönüşmeyeceğini nereden bileceğiz?
My brother says Morales is a beast.
Kardeşim, Morales'in canavarın teki diyor.
He became a beast, an animal.
Doğru ve yanlışı ayırt edemiyor. - Bir canavara, bir hayvana dönüştü.
The hot breath of a beast waiting at the Willow
Hayvanın sıcak nefesi bekleyen söğütün yanı başında.
Johnny Bananas is a beast, bro.
"Johnny'nin Muzları" hayvani oldu kardeşim.
♫ But I am not a beast ♫
¶ Fakat ben iblis değilim ¶
A beast.
Canavar.
These murders were comitted by a man, not a ghoul and not a beast.
Bu cinayetleri bir insan işledi, ne bir hortlak, ne de canavar.
Yes, we need to kill a beast.
Evet, bir hayvanı öldürmemiz lazım.
Was it a log? Was it a beast? We'll never know.
Bir insan mıydı, kütük müydü, yaratık mıydı asla bilemeyeceğiz.
An army is like a beast, Cardinal.
Cardinal bir ordu canavar gibidir.
So I'm not to read anything into the fact that these nonsense words magically turned into a story about a maiden who killed a beast that attacked her?
Yani bu anlamsız kelimelerin, sihirli bir şekilde, ona saldıran canavarı öldüren bakire hakkındaki bir hikâyeye dönüştüğü gerçeğini ben uydurmuyorum değil mi?
She's a beast.
O bir yaratık. Hey.
The beast is still a beast.
Hayvan her şekilde hayvandır.
During the six and we have a beast.
Bir altı daha ve sonuç.
Like the frankenstein monster, the x6m is a beast...
Frankenstein canavarı gibi, X6M bir canavar...
We need a brave knight who's willing to step up and kill the beast.
Yaratığı öldürecek cesur bir şövalye çıkarabilir.
But while the beast locked himself in a tower of ennui, the girl found herself a prince.
Ama canavar kendini bir bıkkınlık kulesine kapatınca kız kendine bir prens buldu.
The media has tried to portray me as some sort of monster, some seven-headed beast who sprang from a smoking pit to spread death across the land.
Medya beni sanki bir canavarmışım gibi göstemeye çalıştı cehennemden kaçmış ve her tarafta ölüm saçan yedi başlı bir canavar.
In many cultures, the notion of retaining the shape of the beast is seen as nothing less than a curse.
Çoğu medeniyette, hayvan formunu alıkoyma fikri lanetten farksız görülür.
Your beast was my chance to be a hero again, but the damn thing was a vegetarian, so I slaughtered the sheep myself.
Canavarınız sayesinde yeniden kahraman olacaktım. Ama lanet olasıca yaratık vejetaryen çıktı. Ben de sürüyü kendim öldürdüm.
The beast is a godsend.
Canavarı tanrı gönderdi.
Training for a fight is a whole nother beast.
Bir dövüş için antrenman o başka bir şey.
- He's such a sexy beast.
- Tam bir seks canavarı.
Only when 100 years had passed, 100 years exactly, if the beast devoured a male Mariño, with the same blood in his veins, then the curse would disappear and the beast would return to its human form.
Ancak tam tamına 100 yıl geçtiğinde canavar, damarlarında aynı kanı taşıyan bir Marino erkeğini yerse böylece lanet kalkıp canavar, insana dönecek.
If it had eaten a Mariño, the curse would be broken and the beast wouldn't have attacked last night.
Bir Marino yenilmiş olsaydı, lanet kalkar ve canavar geçen akşam saldırmazdı.
To break the curse, the beast has to eat a male Mariño, right?
Lanetin kalkması için canavarın bir Marino erkeğini yemesi gerekli, değil mi?
- I The beast ate a male Marino's finger so the curse is broken!
Canavar, bir Marino erkeğinin parmağını ve böylece lanet kalktı!
I mean, who does not want a big, slobbering beast who can catch a ball in the end zone?
Kim, kocaman, salyalar saçan ve top tutabilen dev bir yaratığı istemez ki?
Who does not want a big slobbering beast Who can catch a ball in the end zone?
Kim en uç noktadaki topları yakalayan ve salyası akan bir yaratık istemez ki?
One mornin'... this plug-ugly beast staggers onto the beach, takes himself for a walk.
- Bir sabah bu çirkin yaratık kumsala gitmekten başka şey düşünemez oldu ve yürüyüşe başladı.
( rapping, beat boxing ) here come the Hellmans no sense of equilibrium the family members catalyst like yellow cake and Tritium from a fight we'll blow our way to center stage this is rage, this is rage, this is a crew with some rage let's slay the beast to save the feast, animals in a cage get'em, no cops on this green earth going to keep us from rising we fuck up genes, these rings and all the things we brutalizing
d Dengesiz Helman'lar geliyor Aile birbirinden nefret ediyord dSahnenin önüne doğru gelirkend dHerkes birbiriyle kavga ediyord dSinirden kudurmuş tümü bu insanlarınd dHayvanı gebertip ziyafeti kurtaralımd dSokakta polis yok, hırsızlık had safhadad dYıkar dökeriz, alırız yüzüğü anındad dAiledeki akrabam olamaz hiçbir salakd
Five are dead already and unconfirmed reports claim the slimy beast is now the sizze of a house and growing!
Şimdiden 5 ölü var ve resmi olmayan kaynaklara göre şu anda bir ev büyüklüğünde olan bu sümükümsü canavar giderek büyüyor.
Electricity's a wild beast.
Elektrik vahşi bir canavar gibi.
I'm a fuckin'beast.
Hayvanım ben ya.
That beast was a gas-guzzling monstrosity.
Bu yaratık, benzin yiyen bir canavardı.
But there's a Fae-beast-man and the front door has- -
Ama orada Fae yaratığı ve ön kapıda da- -
Omigod, they're gonna lock me up with a crazy beast- - and watch as he eats me for breakfast!
Aman Tanrım! Deli bir canavarın yanına kilitleyip beni yemesini izleyecekler.
It is a vast beast.
Engin bir canavar.
That you pricked the side of a mighty beast, Madam Kovarian, and entirely failed to run.
Ulu canavarı uyandırdığını ve kaçmayı beceremediğini duydum Madam Kovarian.
It was the first time you took me for a ride in this beast.
Bu canavarla beni ilk gezdirmeni.
She's the one that Penny gave me five or six years ago and got the whole craze started and she's a wonderful-looking beast.
Onu bana beş ya da altı yıl önce Penny verdi. Ve bütün bu deliliği başlattı. Harika görünümlü bir yaratık.
Kill yöu! I'll kill yöu, a beast... yöu're not my brother, yöu are shit! Got it?
Öldürürüm seni!
Like a good cattleman, you can identify every single beast, and every single beast is different.
İyi bir sığır yetiştiricisi gibi, hayvanları tek tek tanımlayabilirsiniz ve her birinin farklılığını görebilirsiniz.
He was going to sell his beloved beast because he could no longer afford to feed it, but $ 200,000 buys a lot of fish, yes?
Sevgili hayvanını satacaktı çünkü onu beslemeye gücü yetmiyordu artık, ama 200,000 dolar ona çok balık aldırabilir dimi?
Lull the beast then take a drop more.
Canavarı uyut sonra biraz daha iç.
beast 176
beast boy 31
beasts 40
a beauty 26
a bear 71
a beautiful 55
a beautiful woman 29
a beard 21
a beautiful girl 19
beast boy 31
beasts 40
a beauty 26
a bear 71
a beautiful 55
a beautiful woman 29
a beard 21
a beautiful girl 19