A long time ago traducir turco
6,695 traducción paralela
She died a long time ago.
Uzun bir süre önce ölmüş.
A long time ago.
Uzun zaman evvel.
Yeah, a long time ago.
Evet, çok eskiden.
I dealt with that a long time ago... ( Crying ) and I am so over it.
Bunu uzun zaman önce unuttum... ( Ağlar ) ve o problemi aştım.
Manslaughter, assault, possession of narcotics with intent to distribute, they should've been put away a long time ago.
Adam öldürme, saldırı, satmak için uyuşturucu bulundurma, çok uzun zaman önce hapse atılmalıydılar.
I remember that realistic ones like this were outlawed in New York a long time ago.
Bunun gibi gerçeğe benzeyenlerin New York'ta uzun zaman önce yasaklandığını sanıyordum.
He was dead to me a long time ago.
Uzun zamandır benim için zaten ölüydü.
He says a long time ago, there was a kind man.
Uzun zaman önce iyi bir adam varmış.
Boxtrolls lost a long time ago!
Kutucüceleri uzun zaman önce kaybetti!
That was a long time ago.
Bu çok uzun zaman önceydi.
Don't you think if we could've busted Pramuk so easily... we would've done it a long time ago?
Pramuk'u yakalamak o kadar kolay olsaydı bunu çoktan yapmış olmaz mıydık?
A long time ago, when, uh, they made you president.
Uzun zaman önce, başkan seçildiğinizde.
They moved the bodies a long time ago.
Cesetleri çok uzun zaman önce taşımışlar.
I still got the same ones you gave me a long time ago.
Daha önce verdiklerin hâlâ duruyor.
Well, you should've thought about that a long time ago.
Bunu uzun zaman önce düşünmeliydin.
I gave up giving a shit about what other people think a long time ago.
Başkalarının ne düşündüğünü takmayı epey uzun zaman önce bıraktım.
I stopped believing in your bullshit a long time ago.
Yalanlarına inanmayı uzun zaman önce bıraktım.
I was a Tri-Pi a long time ago, so...
Çok önceleri ben de bir Tri Pi'dım.
Someplace I should've taken you a long time ago.
Seni çok önceleri götürmem gereken bir yere.
That was just a girl from a long time ago, really.
Uzun zaman öncesinden kalma bir kız sadece.
A long time ago, he was a friend.
Uzun zaman önce arkadaşımdı.
A long time ago, someone figured out how to replace deteriorating cells with new ones.
Uzun zaman önce biri bozulan hücreleri yenileriyle değiştirmenin yolunu buldu.
A long time ago.
Uzun zaman önceydi.
That was a long time ago.
İşte o uzun zaman önceydi.
I lost him a long time ago.
Onu uzun zaman önce kaybettim.
Seems like a long time ago.
Uzun bir zaman önceymiş gibi geliyor.
I've only been gone a month, and I stopped growing a long time ago.
Sadece bi aylığına yoktum anne Büyüme işini de uzun zaman önce bıraktım
That was a long time ago.
Bu, uzun zaman önceydi.
A long time ago, actually.
Aslinda, uzun zaman once.
I should have hit you with something heavy a long time ago.
Sana çok uzun zaman önce ağır bir şeyle vurmalıydım.
You threatened me a long time ago.
Beni uzun zaman önce tehdit etmiştin.
A long time ago...
Uzun zaman önce...
My friend, a long time ago, you asked me a favor before a product launch, and I said no.
Dostum, uzun süre önce.. .... benden bir ürünün tanıtımı öncesinde bir iyilik istedin ve ben de hayır dedim.
This must have happened a long time ago.
Bu çok uzun zaman önce olmuş olmalı.
I lost track of my dumb decisions a long time ago.
Aptalca kararlarımın izini uzun süre önce kaybettim.
Used to be more than a dozen of them, but that was a long time ago.
Bir düzineden fazla adamları vardı, ama uzun bir zaman önceydi.
They shoulda locked you up a long time ago.
Seni uzun zaman önce içeri tıkmalılardı.
Otherwise, I would've put in for one a long time ago.
Yoksa uzun zaman önce sana sağlam bir tane geçirmiştim.
If it wasn't for you, I would have stopped a long time ago.
Siz olmasanız bu işi çoktan bırakmıştım.
That was a long time ago.
O çok uzun zaman önceydi.
That was a long time ago, when...
Bu uzun zaman önceydi...
- I should have left a long time ago.
Çok uzun zaman önce gitmeliydim aslında.
It used to be on fire, but that was a long time ago.
Bir zamanlar ateşliydim ama uzun zaman önceydi.
A long time ago.
- Uzun zaman önce.
A long time ago. In the back of a Chinese restaurant, trying to beg for my life with a gun in my mouth.
Uzun zaman önce bir Çin restoranının arka tarafında ağzımın içinde duran bir silahla hayatım için yalvarmaya çalışarak.
I should have recognized you right away, but I kinda followed your story, but it's been such a long time ago.
Seni hemen tanımalıydım aslında. Hikayeni takip etmiştim. - Ama çok uzun zaman oldu.
Come on. I-It was a long time ago.
Çok uzun zaman önce olan şeyler.
That was a very long time ago.
Çok uzun zaman önceydi.
It was a really long time ago, okay?
Bu çok uzun zaman önceydi, tamam mı?
Two years ago, the winter lasted a long time.
Oloukine'nin notlarına göz gezdirdim. İki sene önce kış uzun sürmüş.
It was a long time ago.
Ama uzun zaman oldu.