A painter traducir turco
1,063 traducción paralela
Quite a nice boy. He's a painter.
Çok iyi biri.
Such spirit, and a painter too!
Ne maharetli, ve de ne ressam!
I shall become a painter.
Bir ressam olacağım.
I have a friend, Maman. He is a painter, too.
Bir arkadaşım var anne, o da bir ressam.
I am a painter of the streets and of the gutter.
Ben sokakların ressamıyım ve kanallarının.
I can't be a painter, writer or engineer.
Ben ressam, yazar, mühendis olamam.
If I were a painter I might put it to some use.
Ressam olsaydım epey işime yarardı.
Are you a painter?
Ressam mısın?
Oh, to be a painter!
Keşke ressam olsaydım!
If I am to be anything as a painter, I've got to break through the iron wall... between what I feel and what I can express.
Eğer bir ressam olacaksam, duygularım ve ifade edebileceğim şeyler arasındaki o demir duvarı yıkmalıyım.
I'm not a painter that gets off a train and turns out a sunlight effect... - before he's even unpacked his bags.
Trenden inip, bavulunu açmadan boyamaya başlayan bir ressam değilim ben.
He should've been a preacher, not a painter.
Vaiz olsaymış o zaman, ressam değil.
- No, he's a painter, like me.
- Hayır, o bir ressam, benim gibi.
A painter, Anna Bock.
Bir ressam, Anna Bock.
- Yes, for a painter... work is the only medicine there is.
- Evet, bir ressam için çalışmak en iyi ilaçtır.
To know what's going through a painter's mind, one just needs to look at his hand.
Bir ressamın zihninde neler olduğunu bilmek için sadece onun ellerini takip etmeliyiz.
I'm a painter.
Ben ressamım.
Do you have a painter as room mate?
Oda arkadaşın bir ressam mı?
I am a painter.
Ressam olan benim.
Of course, a painter... Do all painters still live in Barbizon?
Tabii ki, bir ressam..... olarak kır ve tabiatta çalışırsınız değil mi?
I am a painter.
Bir ressamım ben.
I've been a painter for years, but I ain't happy.
Ben de yıllardır resim yapıyorum ama mutlu değilim.
Here, Nickie, you became a painter.
Burada, Nickie, gerçek bir ressam olmuşsun.
A painter?
- Ressam mı?
A painter's studio.
Bir ressamın stüdyosu.
I was a painter.
Ben de bir ressam oldum.
And a painter.
Ve bir ressam.
I am a painter.
Ben bir ressamım.
A poet with no poems, a painter with no paintings...
Şiirsiz bir ozan, resimsiz bir ressam...
A painter restoring some works of art.
Bir ressam bazı sanat eserlerini restore ediyor.
In theory, I'm a painter.
Kâğıt üzerinde ressamım.
I got out on a painter's ladder with the painter.
Aynı binada oturan bir ressamı baştan çıkarıp onun merdiveniyle pencereden kaçtım.
It`s our story : a painter portraying his love
Bu bizim hikayemiz : Aşkını resmeden bir ressam.
He's a painter.
Ressamdır.
When a man wants so much to be a great painter and has failed...
Bir erkek büyük bir ressam olmayı çok isteyip de başarısız olursa...
A Neopolitan painter of the 19th century.
19. yüzyıl Napoliten ressam, Palizzi.
I can't say you improved on her looks... but for a modern painter, you did better than I expected.
Bakışlarını düzeltebildiğini söyleyemem ama modern bir ressam için, beklediğimden de iyi iş çıkardın.
Gentlemen, the king is coming to choose a portrait painter.
Beyler, kral portre ressamı seçmek için buraya geliyor.
My mother was right... getting myself hooked up with a crazy painter.
Annem haklıymış deli bir ressamla çıkmak hataymış.
The painter stumbles like a blind man in the darkness of the white canvas.
Ressam, beyaz tualdeki karanlık üzerinde el yordamıyla ilerleyen kör bir zihin gibidir.
Modigliani, a famous painter all the way from Paris.
Modigliani, ünlü bir ressamdır. Paris'e yeni geldi.
I don't have much hope, but maybe I have a young painter or poet cooped up there.
Çok umudum yok, ama belki burada keşfedilmemiş bir ressamım veya şairim olabilir.
But a certain house painter had different ideas.
Ama bir ressam bozması farklı düşünüyormuş.
A bad painter, now I am a bad soldier.
Kötü bir ressam, şimdi de kötü bir askerim.
Renoir's a really great painter.
Renoir çok büyük bir ressam.
Oh, our Robert is also a painter. Bravo!
Demek Robert'imiz ressammış.
Ingeborg, get the manager of the bottling plant up here and find me a sign painter.
Ingeborg, hemen şişe fabrikasının müdürünü gönder. Ve hemen bir boyacı bulmaya çalış.
Not a painter, by you, is nothing!
- Sen ne anlarsın?
He's a very modern-type painter.
Çağdaş tarzda bir ressam.
And in sooth some who beheld the portrait spoke of its resemblance as of a mighty marvel and a proof not less of the power of the painter than of his deep love for her whom he depicted so surpassingly well
Portreyi görenler aslına olan benzerliğinden adeta bir mucizeden bahseder gibi bahsediyor ve bu benzerliğin sadece sanatçının kudretinin değil, resmini yaptığı güzele karşı beslediği aşkın da bir kanıtı olduğunu konuşuyorlardı.
You are a house painter? No.
- Boyacı mısınız?