A year and a half traducir turco
980 traducción paralela
The first time I saw you was a year and a half ago.
Sizi ilk bir buçuk yıl önce gördüm.
She was mixed up in a suicide about a year and a half ago.
Bir buçuk yıl önce bir intihar olayına karışmış.
Female who committed suicide a year and a half ago.
Bir buçuk yıl önce intihar eden bir kadın.
Oh, not so long ago, a year and a half.
Oh, çok uzun zaman önce birbuçuk yıl.
For a year and a half.
Bir buçuk yıldır.
You've been playing his theater for a year and a half.
Bir buçuk yıldır onun tiyatrosunda oynuyorsun.
Still, I put up with it for a year and a half, but the only novel thing that happened was you taking a few days off, and now this new hat of yours.
Yine de bir buçuk yıldır tahammül ediyorum ama tek değişiklik işe birkaç gün gelmemeniz bir de şu yeni şapka oldu.
I lost everything about a year and a half ago.
1,5 yıl önce herşeyimi kaybettim.
Ran a year and a half.
Bir buçuk yıl oynamıştı.
We've been in combat a year and a half, and we've never swept a mine.
Birbuçuk yıldır savaşın içindeyiz ama bir tek mayın bile taramadık.
Eight performances a week for a year and a half.
Bir buçuk yıl boyunca haftada sekiz oyun.
It wasn't on the market till a year and a half ago.
- O kağıt bir buçuk sene öncesine kadar piyasada yoktu.
About a year and a half.
Yaklaşık bir buçuk yıl.
He lived for a year and a half in an orphanage when his father was serving a jail term for forgery.
Babası sahtekarlıktan hapiste yatarken çocuk bir buçuk sene yetimhanede kalmış.
I spent a year and a half saving for a correspondence course.
Kurs için 1,5 yıldır biriktiriyordum.
Not for a year and a half.
Bir buçuk yıldır görmedim. Sorun nedir?
- He disappeared from town... a year and a half ago, deserting his family. - No.
- Hayır.
Miss Cross, yesterday you told the jury that your stepfather... disappeared from home a year and a half before you killed him.
Bayan Cross, dün jüriye dediniz ki : Onu öldürmeden önce, üvey babanız bir buçuk yıl eve uğramadı.
Not too long. About a year and a half.
Çok uzun zamandır değil, Bir buçuk yıl kadar.
We became friends a year and a half ago when I bought a used sports car from his tiny car dealership.
Bir buçuk yıl önce onun galerisinden kullanılmış bir araba aldım ve arkadaş olduk.
Second, you've kept alive in occupied territory for a year and a half.
İki ; bir buçuk yıl işgal bölgesinde canlı kaldın.
Yes. She died about a year and a half ago.
Bir buçuk sene önce vefat etti.
Now, you're keeping me here a year and a half, and I keep saying the same story...
Şimdi, beni bir buçuk yıldır burada tutuyorsunuz ve süreki aynı şeyi söyleyip duruyorum...
Now... After a year and a half of being harmed, you turn around and say if I should go back to prison...
Şimdi... bir buçuk yıldır burada gördüğüm zarardan sonra, bana dönüp diyorsunuz ki'eğer hapse dönmem gerekirse'...
And I have a perfect right to be excited, I have been here for a year and a half.
Ve heyecanlı olmak için son derece haklı bir sebebim var, Bir buçuk senedir buradayım.
- A year and a half, almost two.
- Bir buçuk yıl, yaklaşık iki.
I don't hear a sound out of you for a year and a half.
Bir buçuk yıl... sesin soluğun çıkmadı...
I was there for about a year and a half and then I went with another boss that... paid me 1500 pesos a month.
Burada da yaklaşık bir buçuk senem geçti. Daha sonra ise... bana aylık bin beş yüz peso ödeyen başka bir patronun yanındaydım.
You know I become eligible for parole in a year and a half.
Bir buçuk yılda şartlı tahliyeye uygun bir hale geldim.
It's been beautiful for a year and a half.
Güzel bir 1.5 yıl geçirdik. - Peki.
We'll tell the police you fled for fear of being caught we'll bring you back after a year and a half at most
Polise yakalanmamak için kaçıp gittiğini söyleriz Etraf durulunca seni geri çağıracağız Tamam mı?
- "What else?" - "He's had the store a year and a half."
- Başka ne var? - Bir buçuk yıldır dükkanın sahibi.
We've been together now for a year and a half.
1,5 yıldır birlikteyiz.
I haven't fought in a year and a half.
Bir buçuk yıldır dövüşmedim.
Look... I don't hear from you for a year and a half, then you call...
Bir yıldır senden haber almadım, birden arıyorsun...
- I ain't seen a dollar for a year and a half.
- Uzun zamandır dolar yüzü görmedim.
How, after half a year, Siegfried's gift to his bride, the Nibelungen Treasure, arrives in Worms and how the two queens quarrel with each other.
Yarım yıl sonra, Siegfried'in geline hediyesi Nibelungen Hazinesi Worm'a nasıl geldi ve iki kraliçe birbiriyle nasıl tartıştı?
We should sit and hide for half a year, waiting to find out if he's going to cut your throat, my throat, and set fire to the house.
Yarım sene boyunca oturup saklanacak mıyız? Yarım sene senin boğazını veya benim boğazımı kesmesini veya evi yakmasını mı bekleyeceğiz?
A year, maybe and a half.
Bir yıl, belki bir buçuk yıl önce.
Twelve-and-a-half-year-old Madeleine Reineri, who under the stage name'Pirouette'starred in the Alpes-Grenoble radio program...
Sahne adı "Piruet" olan ve bir Alpes – Grenoble radyo programı olan,
Twelve-and-a-half-year-old Madeleine Reineri, who under the stage name "Pirouette" starred in the Alpes-Grenoble... radio program, Happy Thursdays, threw herself into the Isère River.
Sahne adı "Piruet" olan ve bir Alpes – Grenoble radyo programı olan Mutlu Perşembeler'de başrol oynayan 12.5 yaşındaki Madeleine Reineri, kendini Isére Nehri'ne attı.
This makes everything worthwhile, a whole year and a half he spent in his bunk.
Bu, Bir buçuk yılımı bu ranzada geçirmeye değer.
A year-and-a-half ago the heat was on, and I had to take it on the lam.
Bir buçuk yıI önce kaçmak zorunda kalmıştım.
You know what he did during that year and a half?
O 1,5 yıl boyunca ne yapmış, biliyor musunuz?
The average New Yorker aged between 20 and 50 has two and a half colds a year.
20-50 yaş arası New York'lular yılda ortalama 2,5 defa nezle oluyorlarmış.
It took us half a year to prepare this and at the very end you decide this all on your own!
Bu planı hazırlamamız tam bir yılımızı aldı sonunda bu salakta mı karar kıldın? Bağışlayın ama...
Her secret is that she's making half a million bucks a year and she still collects alimony from me, in my present reduced circumstances.
Sırrı, yılda yarım milyon kazanıp, şu anki zor durumumda bile hala benden nafaka alıyor olması.
- A year, year and a half.
- Bir, bir buçuk senedir.
Two and a half years of this "army", a year in military prison, three years in the mines.
İki buçuk yıl bu orduda, bir yıl askeri hapishanede ve üç yıl madenlerde.
An accrued item payable to a principal shareholder must be paid... within two and a half months after the year end, to get the deduction in the prior year.
Vergilerini yıl sonunda kar-zarar hesabı yapıldıktan sonra 2,5 aylık süre içinde ödemen gerekiyor.
Year and a half, maybe two.
Bir buçuk, belki de iki yıldır.