Accusations traducir turco
1,286 traducción paralela
- I believe you, so does the Cardinal, but if Kirk goes public with his accusations we have to be ready.
- Sana inanıyorum, tabii Kardinal de, ama Kirk bu suçlamalarla kamuya giderse hazır olmamız lazım.
THEN YOU DENY THE ACCUSATIONS?
Bir suçlama söz konusu değil.
Stockwell : THERE ARE NO ACCUSATIONS, MERELY INSINUATIONS MADE TO DISCREDIT ME
Sadece seçin son anlarındayken beni halkın gözünden düşürmek için yapılmış bir girişim.
There been accusations like that in the past?
Eskiden böyle suçlamalar oldu mu?
You will discuss these accusations with no one - not even amongst yourselves and you are to take no further part in this operation.
Bu suçlamaları hiç kimseyle, hatta kendi aranızda bile tartışmayacaksınız. Ve artık bu operasyonda yer almayacaksınız.
The Church takes accusations of sexual misconduct extremely seriously.
Kilise zina suçlamalarını çok fazla ciddiye alır.
These are all false accusations.
Bunlar doğru olmayan ithamlar.
He is cleared of all other accusations
Diğer bütün suçlamalardan beraât etmiştir.
You are making accusations as we're trying to save your soul?
Biz senin ruhu kurtarmaya çalışırken sen bizi suçluyor musun?
No answer to these accusations?
Suçlamalara bir cevabın?
What accusations do you bring against this man?
Onu ne ile suçluyorsun?
Necessity required Alexander to act and he sealed the camp within the hour of the first accusations against Philotas.
Zorunluluklar, İskender'i harekete geçmeye mecbur etmişti. Ordugah zaten Philotas'ın ilk suçlandığı andan itibaren güvenlik altına alınmıştı.
- Make your accusations public.
- ve suçlamanı herkesin önünde yap!
A few accusations, but hey... good morning, follow me.
Birkaç suçlama var ama dert değil. Günaydın, beni izle.
I can't have a member of my cabinet, slinging accusations all the time.
Sürekli etrafına sataşan biri, kabinemde yer alamaz.
If you sound tolerant, the accusations will sound hollow.
Eğer hoşgörülü bir görüntü verirsen, suçlamalar anlamsız hale gelir.
- I can't listen to these accusations.
- Bunu dinleyemem.
Extremely serious accusations.
Çok ciddi suçlamalar.
This has been proved in court that.. .. The accusations that Mr. Raj Malhotra.. .. Leveled against Mrs. Sonia Rai they are true and therefore the..
Bay Raj Malhotra'nın, Bayan Sonia Ray'a karşı yönelttiği suçlamaların doğruluğu mahkemece sabit görüldüğünden Bay Rai'nin Bay Raj'a görevini ve itibarını iade etmesine karar verilmiştir.
Minister, how do you respond to accusations of scaremongering?
Sayın başkan, bu söylentilere ve suçlamalarına ne diyorsunuz?
Miss Godfrey has brought some very disturbing accusations to my attention.
Bayan Godfrey beni çok huzursuz eden bazı suçlamalar getirdi.
Doctor, Miss Godfrey has made some startling accusations.
Doktor, bayan Godfrey çok şaşırtıcı suçlamalarda bulundu.
The accusations were shocking.
Bu suçlamalar şok edici.
Does anyone have a problem with me making provably false accusations... about honorable people just so my side can win?
Herhangi kimsenin problemi varmı...... benim onurlu insanlara sahte suçlamalar atıp benim tarafımın kazanmasıyla ilgili?
Very important when accusations go to character like this.
Böyle suçlamalar yaptıklarında bu karakterin olması çok önemli.
Accusations from Tony.
- Tony onu suçluyor.
Well, if you're going to make accusations, you should really do your homework.
Suçlamada bulunacaksanız dersinize çalışmalıydınız.
We're one door down from the Chief Judge and you are throwing accusations at me with nothing to back them.
Başhakim bitişikte dururken bana temelsiz suçlar yöneltiyorsun.
- Their accusations were fabricated.
- Suçlamaları düzmeceydi.
But I don't throw around ridiculous accusations.
Ama en azından sana saçma suçlamalarda bulunmuyorum.
Those accusations were totally untrue and unsubstantiated.
Bu suçlamalar kesinlikle gerçekdışıdır ve ispatlanamaz.
I applaud your moral outrage but these papers don't specifically confirm any of your accusations, son.
Ahlaki zulmünü alkışlıyorum ama bu kağıtlar suçlamalarını onaylamıyor, oğlum.
And the next time you come at me with accusations, try to have a little more than righteous indignation.
Bir daha beni suclamadan önce işin iç yüzünü iyice araştır.
He made all these accusations about my character.
Karakterimle ilgili bir sürü suçlamada bulundu.
No one is making accusations I disagree.
Kimse suçlama yapmıyor.
There's accusations of mind control, extortion, emptying of bank accounts.
Beyin yıkama, şantaj ve banka hesaplarını boşaltma suçlamaları var.
I'm not making any accusations.
Suçladığım falan yok.
Your accusations are unimaginative... and quite simply incorrect.
Aslında bu suçlamaların hayali ve tek kelimeyle yanlış. Sorumluluk kabul etmem.
What kind of a country are we living in when a trio of little tramps... can besmirch an innocent man's name with completely fabricated accusations?
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki üç küçük sürtük... tamamen uydurma suçlamalarla masum bir adamın ismini karalayabiliyor?
I got the preliminaries from your husband's lawyer and I need to touch base with you about his accusations as soon as possible.
Kocanızın avukatından hazırlık çalışmalarını aldım. Ona ithamlarınla ilgili görüşmek için seninle en yakın zamanda temasa geçmeliyim.
In child custody briefs, it's standard to make these kinds of accusations.
Çocuk paylaşımı davalarında bu tür suçlamaların olması standart bir şeydir.
Peter, how do you respond to the accusations that you were responsible for the series'cancellation?
Peter, dizinin iptal edilmesine senin sebep olduğun suçlamalarına nasıl bir karşılık vereceksin?
D.A.'s office doesn't comment on unsubstantiated accusations.
Savcının bürosu sebepsiz suçlamaları yorumlamaz.
There are accusations that a Vestal virgin distributed it.
Bir rahibenin bunları dağıttığına dair suçlamalar var.
So many accusations, but there may be an explanation.
Suçluyorsun ama, her şeyin bir açıklaması var.
Let's stop with the accusations.
- Kedimi vurdu. Birbirimizi suçlamayalım.
This is just a political statement, not a response to you accusations
Ayrıca işgal ettiğimiz bölgeler ve halklara karşı tutumumuz bence dehşet vericidir. "
It doesn't have anything to do with your accusations.
İsnat edilen suçlarla ilgili bir beyanat değil.
There have been wide accusations of me dropping out of tomorrow's hearing.
Oturuma gitmeyeceğimden dolayı geniş ithamlar var.
Perhaps the reason why the informants were scared to appear is because, for false accusations, informants would be executed by the same means as the accused.
Belki de muhbirlerin ortaya çıkmamaları, asılsız ithamları yüzünden, suçlanan kişiyle aynı cezayı alıp idam edilme korkusu yüzündendir.
Since I seem to be the only person called to this meeting today has been a direct target of accusations of allegedly responsible CPRM. I take this opportunity to speak in a personal tone and show how unfair can this concept of interpretation and opinion letters and how many times can mean more than just slander.
'Bugün buraya çağrılan tek kişi olduğuma göre, bu fırsatı şarkı sözlerinin yorumu ve yargılanmasında nasıl yanlış anlaşılmalar olabileceğini ve bu durumun birini nasıl haksız yere karalamaya alet olabileceğini göstermek için kullanmaya karar verdim.