English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / Adèle

Adèle traducir turco

146 traducción paralela
Oh, you mean Miss Adele.
Bayan Adèle demek istiyorsunuz.
Adele is French.
Adèle Fransız.
Thornfield belongs to Mr. Edward Rochester, and little Adele is his ward.
Thornfield'in sahibi Bay Edward Rochester, küçük Adèle de onun koruması altında.
Your name's Adele, isn't it?
Adın Adèle, değil mi?
Do you know what I was thinking, Adele?
Ne düşünüyordum biliyor musun Adèle?
- Very much, Adele.
- Hem de çok, Adèle.
- It's time for Adele's lesson.
- Adèle'nin ders saati geldi.
It's not for Adele that you're going.
Adèle için gitmiyorsunuz.
Adele.
Adèle!
- Poor little Adele.
Zavallı küçük Adèle.
- We tell Adele she died.
- Adèle'ye öldüğünü söyledik.
Adele has had so little love.
Adèle çok az sevgiye sahip olmuş.
Adele, why aren't you in the nursery?
Niçin odanda değilsin Adèle?
Oh, Miss Eyre, Mr. Rochester wishes you... to bring Adele to the drawing room after dinner.
Bay Rochester akşam yemeğinden sonra Adèle'yi misafir odasına getirmeni istiyor.
Oh, please send Adele by herself.
Lütfen Adèle'yi tek başına gönder.
- Teaching Adele, as usual.
- Her zamanki gibi Adèle'ye ders verdim.
In which case, Adele ought to go to school.
- Bu durumda Adèle okula gitmeli.
Adele, as you say, must go to school. And you must go to the devil, is that it?
Söylediğin gibi Adèle okula gitmeli sen de cehennem olmalısın.
You've become quite attached to that foolish little Adele, haven't you? - To that simple old Fairfax.
Küçük budala Adèle ile şu ihtiyar ve saf Fairfax'e... çok bağlandın, değil mi?
Jane, what do you think you're doing?
- Ne yapıyorsun Jane? - Her zamanki gibi Adèle'ye ders veriyorum.
Teaching Adele, as usual. As usual as a new heaven and a new Earth... and you go on teaching Adele as usual.
Yepyeni bir dünyaya adım attın ama sen her zamanki gibi Adèle'ye ders veriyorsun?
I ran into the nursery and wrapped Adele in a shawl and carried her down.
Odasına koşup Adèle'yi bir battaniyeye sararak aşağıya indirdim.
- Adele is waiting for her supper.
- Adèle akşam yemeğini bekliyor. - Tabi efendim.
Adèle and Virginie?
Adèle ve Virginie?
- It's either Adèle or Virginie!
- Adèle ya da Virginie, ikisinden biri!
- At the Chinese's?
- Çin Lokantasına mı? - Hayır Adèle'nin yerine.
With Adèle, at the window.
Adèle'yle birlikte penceredeler.
Adèle!
Adèle!
Remember Adele Cauchy, the redhead?
Adèle Cochi'yi hatırlıyor musun?
Adele Cauchy, by the way, introduced me to your poem. Your poem?
Adèle Cochi'ye geri dönersek, senin bir şiirini göstermişti bana.
No, your poems.
- Neyden, Adèle Cochi'den mi?
It is very hot in here this morning, Adele.
Bu sabah çok sıcaktı, Adèle.
I must wear absolutely my best dress. Adele, you think too much of your appearance.
Adèle, görünüşün hakkında çok fazla düşünüyorsun.
Oh, no, surely I don't have to be there.
Orada olmam gerektiğini sanmıyorum. Adèle, Sophie'yle gidebilir.
Adele, come on.
Adèle! Buraya gel.
Adele. Sit down, Adele.
- Adèle, otur!
The doctor is with him in the drawing room now.
Adèle, buraya gel. Yatma vakti.
Adle tells me that you play the piano brilliantly.
Adèle çok iyi piyano çaldığınızı söyledi. Biraz çalarım, efendim.
I'd more likely find pilot poring over the flora and fauna of the south american flatlands.
Adèle? ya da Bayan Fairfax? Kılavuz'un kitapların üzerine salyalarını dökerek...
All the windows, the rooms look a bit... logs over here, please.
Yanaklarınız kızarmış! Bu sabah çok sıcaktı, Adèle.
( Whispering )
Hemen hazırlanmaya başlamalıyım. Kesimlikle en güzel elbisemi giymeliyim. Adèle, görünüşün hakkında çok fazla düşünüyorsun.
- Beautiful, Adele.
- Güzel Adèle.
- Adele.
Adèle.
Was that how you made Adele come?
İyi misin sen? Adèle Cochi'yi böyle mi elde etmiştin?
Des amandes. Adele, come on.
Buraya gel, Adèle.
Shall I dance for you?
Adèle'in yatakta olması gerekiyor.
Jane :
Adèle, koşma.
She left her in the hotel when she ran off.
Ya Adèle?
I hope you'll permit me to ask you some questions.
Adèle Sophie'yle gidebilir. Beyefendinin emri.
Shh. Man :
Adèle!
Can't we talk about something else?
Buraya gel, Adèle.
adele 237

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]