Afraid traducir turco
63,637 traducción paralela
Afraid so.
Korkarım öyle.
A faction in Israel and one in your own national security establishment, whose concerns, I'm afraid, are valid.
İsrail'de bir grup Ve biri kendi ulusal güvenlik kuruluşunuzda, Korkarım kaygıları geçerli.
And I'll be honest- - I was afraid.
Dürüst olacağım, korktum.
Afraid.
Korkmuştum.
Yeah, well, I'm afraid little Ginny's gonna have to wait for you to come home tonight because, uh, you're on duty.
Bence küçük Ginny bu akşam eve gelmeni bekleyecek çünkü görevlisin.
I'm afraid we will not be proceeding any further.
Sanırım sizinle daha fazla öteye gidemeyeceğiz.
Are you afraid you're gonna give that one away, too?
Onu da verirsin diye mi korkuyorsun?
I'm afraid our first available is the day after tomorrow.
Korkarım en erken yarından sonraki gün mevcut.
If you wanna get on, I'm afraid you're gonna have to take it up with them.
Binmek istiyorsanız, onlarla konuşmanız gerekecek.
Drastic measures will need to be taken of which, I'm afraid, this will only be the first.
Radikal kararlar alınmak zorunda. Üstelik bununla da sınırlı kalmayacak.
She was afraid you were in some kind of trouble or something.
Bir tür bela yada başka bir şeyin içinde olduğundan korkuyordu.
Listen, you don't have to be afraid of your brother anymore.
Dinle beni, ağabeyinden artık korkmana gerek yok.
Children are afraid to go to school.
Çocuklar okula gitmeye korkuyor.
I'm afraid I may have fumbled my case, then, ma'am, but the merits of it remain and exist well beyond revenge.
Anlaşılan yüzüme gözüme bulaştırmışım hanımefendi. Lakin meselenin getirileri intikamla sınırlı değil.
I couldn't tell then if it was... because she was afraid of you.
O zaman anlamamıştım. Senden korktuğundandır demiştim.
He's afraid that a gang war would be bad for business.
Çete savaşının iş için kötü olduğunu düşünüyor.
- How afraid they are of people like you.
- Sizin gibilerden çok korkuyorlar.
Afraid of anything beyond the next step.
Hep bir sonraki adımdan korktum.
Why did I have to be so afraid to say that?
Neden söylemekten böylesine korkmuşum ki?
Because I know that people are afraid of people that are different from them.
Çünkü insanların kendilerinden farklı olandan korktuklarını biliyorum.
You were afraid of going to prison.
Sen hapishaneye girmekten korkuyordun.
I'm afraid so.
Korkarım öyle.
He's afraid of you.
Senden korkuyor.
You know all evildoers are afraid of Van Damn.
Bilirsin, bütün suçlular Van Damn'dan korkar.
I'm afraid that's not possible right now.
- Üzgünüm, şu an mümkün değil. - Ne zaman mümkün?
When I was just a little kid, I was left alone and I'm afraid... I will always be alone.
Küçük bir çocukken terk edildim ve korkuyorum hep yalnız olacağımdan.
I'm afraid I will always be alone... because I don't know how else to be.
Hep yalnız olacağımdan korkuyorum çünkü başka nasıl olabilirim bilmiyorum.
If we're late, they'll think we're afraid, no?
Eğer gecikirsek, korktuğumuzu düşünürler.
When that happens to me, it is usually because there's something I'm afraid of.
Bunu yaşadığımda, bu genellikle bir şeyden korktuğum içindir.
At first, they lived with my father's family in Ahero, but I'm afraid the Luo village found a hundred ways to make the new bride feel as if she was a trespasser.
Önce, babamın ailesiyle Ahero'da yaşamışlar, ama korkarım ki Luo köyü yeni gelinin hayatını cehenneme çevirmek için yüzlerce yol bulmuş.
You see, all those people want... is someone to keep them from what they're afraid to know.
O insanların tek istediği, onları öğrenmekten korktukları şeylerden koruyacak biri.
It's amazing how ready people are to be afraid.
İnsanların korkmaya bu kadar hazır olması inanılmaz.
- Should I be afraid?
- Korkmalı mıyım?
You have nothing to be afraid of.
Korkacak hiçbir şeyiniz yok.
Contents of the wallet are pulp, I'm afraid.
Korkarım ki cüzdanındakiler hamurlaşmış. Yine de bu var.
I'm afraid a body was recovered from just below Magdalen Bridge about an hour ago.
Maalasef cesedi yaklaşık bir saat önce.. .. Magdalen köprüsünün altında bulundu.
She was afraid of you.
Senin yüzünden kendini öldürdü.
- Enough! - I'm not afraid. Oh, you will be, in the end.
Korkacaksın sonunda.
But I'm afraid I'm just gonna... Freeze again when the beast is in front of me.
Ama Canavarla karşılaştığımda yine donup kalmaktan korkuyorum.
We stood on a roof together during the trials, and you told me that you were afraid to see what you're really capable of.
Denemeler sırasında birlikte çatıda dururken... bana neler yapabildiğini görebilmekten korktuğunu söylemiştin.
I'm afraid it's been locked a long time.
Korkarım uzun süredir kilitli.
- I understand why you're afraid.
Neden korktuğunu anlıyorum.
Then, why are you afraid of being a companion?
O zaman, bu arkadaşlıktan neden korkuyorsun?
There's nothing to be afraid of, sweetie.
Korkacak hiçbir şey yok, tatlım.
It's not a gift, I'm afraid.
Ne yazık ki bir hediye değil.
A doctor's hours are not his own, I'm afraid.
Korkarım ki bir doktorun zamanı kendine ait değildir.
I have money, but that's all, I'm afraid.
Param var ama... tümü bu kadar, korkarım.
It's too late for that, I'm afraid.
Bunun için çok geç korkarım.
Me neither, I'm afraid.
Korkarım ki benim de.
- I ain't afraid of no forest critters.
- Orman yaratıklarından korkmuyorum.
You're afraid of heights?
Yükseklik korkusu mu?