Airports traducir turco
492 traducción paralela
"Watch roads, airports and train stations in Miami."
"Miami'deki yollar ve istasyonlar tutulsun."
Check all airports and steamship terminals.
Bütün havaalanlarını ve limanları kontrol edin.
- I even checked all the airports personally.
- Ben şahsen bütün havalimanlarını kontrol ettim.
Throughout the spring, at Orsay station, transformed into a welcoming centre, trucks and buses arrived from stations and airports.
O seneki ilkbahar boyunca Orsay istasyonu havaalanı ve diğer istasyonlardan, kamyon ve otobüslerle gelenler için bir karşılama merkezine dönüştürüldü.
- Hospitals, airports, bus terminals.
- Hastahane, havalimanı, otobüs terminali.
I hate airports.
Havaalanlarına sinir olurum.
Not only lands and herds... but houses, palaces, cities, cars... movies, dime-stores, stations, airports... swimming pools, casinos, theaters... bouquets of flowers, arches of triumph... cigar factories, printing plants... lighters, airplanes... ladies of the world.
Sadece topraklar ve sürüler değil ayrıca evler, saraylar, şehirler, arabalar sinemalar, mağazalar, istasyonlar, hava alanları yüzme havuzları, kumarhaneler, tiyatrolar çiçek buketleri, zafer takları sigara fabrikaları, matbaalar mavnalar, uçaklar dünya kadınları.
One of the Russian security men - Benz. He watches the airports and stations.
Rus güvenlik görevlilerinden biri, Benz.
While the cops staked out the train stations and airports... we could have hung out here for a week until it all blew over.
Polisler tren garı ve havaalanında devriye atarken ortam soğuyuncaya kadar burada bir hafta boyunca takılacaktık.
Well, by now, Steele, old chap, they're searching airports and railroads for our fast getaway.
Pekala, Steele, havaalanlarını ve bütün demiryolu istasyonlarını arayacaklardır.
In airports.
Havaalanlarında.
Where were you when the airlines and pilots were pleading for more airports and better traffic control?
Havayolları, pilotlar ve hepimiz daha iyi trafik kontrolü ve daha geniş bir havaalanı için dava açarken, sen neredeydin?
There must have been police, like all airports.
Tüm havaalanlarında olduğu gibi orada da polis olmalı.
The state police have blocked the roads and closed the airports.
Eyalet polisi yolları ve havaalanlarını kapattı.
Some airports have a television eye service.
Bazı havaalanlarında gözetleme sistemi var.
You know, the kind they use at airports.
Havaalanında kullanılanlardan.
All airports and railway stations are being watched.
Bütün havaalanı ve tren istasyonları gözetleniyor.
I hate airports.
Havaalanlarını hiç sevmem.
Airports, taxi, hotel.
Havaalanları, taksi, otel.
We've covered the airports.
Herhangi bir havaalanında değil.
- Airports...
- Havaalanları.
We have to support. Many farms have their airports.
Birarada olmalıyız, Şehir dışında başka özel havaalanları olmalı.
Airports are shut down, stranding thousands ofpassengers.
Binlerce yolcularla havaalanları kapalı durumda.
All our new projects - steelworks, mines, airports...
Tüm yeni projelerimiz ; çelik yapılar, mayınlar, hava alanları...
Yes, sir, if we can squeeze an extra 40,000 vehicles into the New York traffic another 300,000 extra persons into the airports.
- Evet, New York trafiğine 40 bin araç havaalanlarına 300 bin kişi daha sıkıştırabilirsek olur.
Put out an A.P.B. for the bridges and the airports.
A.P.B'yi söyle Köprüler ve havaalanlarının bilgisinde olsun.
- And the airports?
- Peki ya havaalanı?
Check the bus stations and the airports.
İstasyon ve havaalanlarını kontrol et.
I bet girls like you meet a lot of nice boys at airports.
Bahse girerim havaalanında bir çok yakışıklıyla tanışıyorsundur.
You're gonna shave your head and put on robes and dance around at airports?
Kafanı kazıtıp, bir kaftan giyerek hava alanlarının etrafında dans mı edeceksin?
Now, modern airports... you can't see the planes, just like the bus depot.
Ama şimdi uçakları göremiyorsun, otobüs garajı gibi.
That's airports and ports, isn't it?
Hava alanı ve limanlarla ilgiliydi, değil mi?
Well, I expect your talents will be equally appreciated in airports and ports.
Umarım, meziyetlerin hava alanı ve limanlardan da aynı şekilde tatmin olur.
In airports and bloody ports.
Hava alanı ve kıytırık limanlar güvenliğinde.
Art museums, bus stations, airports.
Müzeler, otobüs istasyonları, hava yolları.
Because the police will watch all the airports... for 72 hours.
Çünkü polis 72 saat boyunca tüm Havaalanlarını kontrol edecektir.
You can always make money selling flowers at airports.
Havaalanında çiçek satarak para kazanabilirsin.
The hotel rooms and the airports are the things I'll forget.
Otel odaları ve havaalanlarını ise hatırlayamıyorum.
I dance on tables for men near airports.
Havaalanları çıvarında erkekler için masa üstünde dans ediyorum.
My competitors often watch the airports.
Rakiplerim genelde havaalanlarını kontrol eder de.
You know, the sort you buy in airports - that's easy enough.
Hani şu havaalanlarında aldığın tarzdan bir şey, bu kadar basit.
We got A.L.'s at the airports, trains, buses...
Uçaklar, trenler, otobüsler kontroI altında...
Now, Daddy, the cops are probably watching the airports and the train stations and the bus stations, right?
Polis muhtemelen havaalanlarını, tren ve otobüs istasyonlarını izliyordur, değil mi?
Bombs, riots, people spitting on soldiers in airports.
Bombalar, yürüyüşler, hava alanlarında askerlere tükürenler.
God, I hate airports.
Tanrı'm, havaalanlarından nefret ediyorum.
And they've already got our airports, so who is the greater threat?
Ve havalimanlarımızın hepsine çoktan sahipler! Öyleyse kim daha büyük tehdit?
Did I ever tell you how much I hate airports?
Havaalanlarından nefret ettiğimi söylemiş miydim?
Terrorists have ratty beards and blow up airports.
Teröristlerin leş gibi sakalları olur ve hava alanlarını patlatırlar.
We'll help you make connections from any of these airports.
Havaalanlarının herhangi birinden aktarma yapmanızı sağlayacağız.
Airports are shutting down.
Havaalanları kapalı durumda.
People fly out of airports.
İnsanlar, havaalanlarından uçar.