English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / Aisle

Aisle traducir turco

1,865 traducción paralela
I think it was aisle 12...
Sanırım 12. koridor...
- Pandora's box is over in aisle 989B.
- Aslında Pandora'nın Kutusu 989B koridorunda.
- go down the aisle, cross two over, and turn right.
Koridordan devam edip, üçüncü sağdan gireceğiz.
In the aisle, foolish red-haired girl? "
"... niye vakit harcıyorsun aptal, kırmızı saçlı kız? "
We got to go through aisle haddonfield-79, Then loop around carlsbad-22.
Haddonfield-79 koridorundan gidip sonra Carlsbad-22'nin etrafından dolaşıp...
Cuz we made it down the aisle.
Çünkü koridorda beraber yürüdük.
Why are people trying to teach me things... at a school that has an express tuition aisle?
Neden insanlar, ekspres harç ödeme kasası olan bir okulda bana bir şeyler öğretmeye çalışıyor?
Yeah, and we don't want them at the wedding Thinking jim's being marched down the aisle by my dad with a shotgun.
Evet ve düğünde babamın Jim'i merdivenlerde tüfekle kovaladığını düşünmelerini istemeyiz
We're standing in the frozen meat aisle
# Donmuş et reyonunda duruyoruz #
So pay $ 125 for smoking... to see her fat ass sway the aisle?
125 dolarlık smokini şişman ve komik yürüyüşlü biri için mi satın aldım?
There is nothing more that I want in this world than to walk down that aisle with you, but the thought of Kitty forcing herself to celebrate...
Kilisede, seninle Mihraba yürümek Bu dünyada en çok istediğim şey.
That's a completely different aisle.
Bu tamemen farklı bir reyonda olacak.
Rebecca's gonna be walking down the aisle in hip waders.
Yön değiştirse bile Rebecca çizme giymek zorunda kalacak.
- yeah, this morning, actually. frozen food aisle.
Evet bu sabah donmuş yiyecekler bölümünde.
- should i give you my number, or were you just planning On stalking me in the produce aisle?
Sana numaramı vermeli miyim yoksa yoksa beni tarım ürünleri bölümünde gene takip edecek misin?
They just have creepy guys sitting in easy chairs at the end of aisle ways.
Kitapçılarda sadece raf aralarındaki rahat koltuklarda oturan ürkünç adamlar vardır.
I'm in the applesauce aisle!
Elma püresi reyonundayım.
Aisle four.
Dördüncü hol.
I need the aisle.
Koridor bana lazım.
Why do you always need the aisle?
Neden hep koridor sana lazım?
- The Prosecutor left half an hour ago. He's on the second floor, right aisle.
Vanderbeke yarım saat önce çıktı, ikinci katta koridorun sağ tarafı.
You just walk down the aisle with one of the bridesmaids and stand with Charlie during the ceremony.
Koridordan nedimelerin biriyle yürüyeceksin ve törende Charlie'nin yanında duracaksın.
We were gonna get married, and you gave me a big speech about the big white wedding, and who you were, and what you wanted, and how it was gonna be hard for you to walk down the aisle without Big Daddy.
Biz evlenecektik ve bana büyük bir nutuk atıp koca beyaz düğünden, nasıl biri olduğundan, istediklerinden Koca Baba'sız o koridordan ne zor yürüyeceğinden bahsettin.
So either you've already walked down the aisle without your father, or you'd already had your big white wedding with him.
Halbuki, ya o koridordan zaten babansız yürüdün ya da koca beyaz düğününü onunla yaşadın.
Two weeks from today, Francine, you will be here walking down the aisle.
Şükran Günü'nü birlikte geçirecek bir ailem olduğu için. Babam Santa Fe'deki o gece kulübüne girip,
You didn't know what it was, but secretly wished you had walked down the aisle to it.
"Noel mucizesi" demek istiyorsun. Hayır Hayley.
Playing hockey with the boys, skinning your knees on the ice. But what you couldn't tell your teammates- - what you couldn't even tell yourself- - was that all you really wanted was that pretty white dress in that pretty white chapel. And at the end of the centre aisle, strewn with pretty white flowers, a man to do all your slapping for you.
Erkeklerle hokey oynardın, buzda dizlerini yaralardın, ama takım arkadaşlarına söyleyemediğin, kendine bile söyleyemediğin, gerçekte tek istediğin aslında, o güzel beyaz şapelde o güzel beyaz elbiseyi giymekti ve mihrabın sonundaki serpiştirilmiş güzel beyaz çiçeklerin arasında senin için bütün tokatları atacak, bir adam.
I mean, they want to see you walk down the aisle.
Onlar seni gelinlik içinde görmek ister.
I found it somewhere between fiction and non-fiction in the fantasy aisle.
Ben buldum kurgu ile kurgu olmayanın arasındaki fantazi bir koridorda..
We're walking down the aisle... to the living room.
Koridorda yürüyoruz... Oturma odasına gidiyoruz.
He's fleeing through the first aisle of the shopping mall.
Hedef ilk kapıya doğru hareket ediyor.
I was at the grocery store, and she wandered into the next aisle.
Onunla markete gitmiştik. Bir an için diğer koridora gittiğini gördüm.
When Henry sees you coming down the aisle... he's gonna pass out on the spot.
Henry koridordan gelirken seni gördüğünde heyecandan bayılacak.
Clean up aisle five.
Temizlik, beşinci koridora.
Clean up aisle five, please.
Temizlik, beşinci koridora lütfen.
Aisle two. You're welcome.
İki koridor sonra.
Well, two "O's." 1422, aisle 14, second shelf.
İki "O". 1422, 14. koridor, ikinci raf.
DID YOU REALLY THINK THAT I WAS GONNA WALK DOWN THE AISLE WITH YOU WHILE YOU WERE PICKING MY FUCKING POCKET?
Gerçekten de seninle kol kola girip beraber olacağımızı mı düşünüyorsun?
She needs to play this when Emma walks down the aisle.
Bunu çalmaya ihtiyacım var koridora doğru yürüdüğü zaman.
In my experience, the kind of person that goes and leaves a vacuum cleaner unattended in the aisle is not the person we see at the Tony Awards in 15 years.
Tecrübelerime göre elektrik süpürgesini sıranın altında bırakıp giden birinin önümüzdeki 15 yıl içinde Tony ödülünü alma ihtimali yoktur.
And the waitress comes up the aisle and starts whacking him in the back of the head.
Sonra hostes gelmiş ve kafasına vurmaya başlamış.
If the aisle crowds up, I'm gonna climb over the back of 36D,... the guy with that shiny-ass toupee, making over the wing exit.
Eğer koridor kalabalık bir hal alırsa, kafasında gösterişli bir peruk olan adam sizi kanat çıkışına götürmeye çalışırken, ben çoktan uçağın arka tarafına tırmanmış olacağım.
Yesterday, she borrowed some fish fingers from Aisle 6.
Dün, altıncı reyondan bir kaç fileto balık ödünç almıştı.
She's April, I'm June, she's counting on me to march her down the aisle tomorrow.
Adı April, ben de June. Yarın mihraba yürürken yanında olmam gerek.
Bobby walked you down the aisle.
Bobby nikah şahidimizdi.
- I walked you down the goddamn aisle.
- Sizin nikah şahidinizdim.
Well it's just crazy to stand out here in the aisle so... Take one.
Koridorun ortasında manyak gibi dikilmek istemiyorum.
Window seat or aisle?
Cam kenarı mı koridor mu?
I know what my dress looks like, and I have always known that my dad would walk me down the aisle.
Elbisemin nasıl bişey olacağını biliyorum, ve babamın gelin yolundan nasıl yürüyeceğinede biliyorum.
You could never be at the end of that aisle.
O gelin yolunun sonunda sen olmamalısın.
Second aisle down to the back.
Geride, ikinci koridor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]