Alert traducir turco
6,998 traducción paralela
NTAS just issued an alert :
- Ulusal Terörizm Bilgi Merkezi, bir alarm vermiş.
Gibbs doesn't want to alert the innocent bystanders that our friend over there is an imposter.
Gibbs, oradaki arkadaşımızın yalancı olması konusunda masum seyircileri alarma geçirmemizi istemiyor.
They're all low on fuel, so... it's first come, first serve. Stay alert, Bishop.
Hepsinin yakıtı az kaldı, yani, ilk gelene öncelik verilecek.
You stay alert, too. Okay?
Sen de uyanık kalmalısın.
- Keep them on high alert, but we wait for confirmation on who's responsible before we move, understood?
- Onları hazır durumda tutun. Harekete geçmeden önce bundan kimin sorumlu olduğunu mutlaka öğrenmeliyiz. AnlaşıIdı mı?
Warning, system alert!
Uyarı, sistem alarmı.
I'll alert my colleague, Dr. Brunner.
Arkadaşım Doktor Brunner'e söyleyeyim de hazırlansın.
Zuma Beach is on high alert, as a ten-year-old boy is trapped one and a half stories below the earth's surface.
On yaşındaki bir çocuğun, yüzeyin bir buçuk kat altında kalması nedeniyle, Zuma Plajı teyakkuz halinde.
When LAPD scanned John Doe's fingerprints, it triggered a classified DoD alert.
L.A. polisi onun parmak izini taradığında gizli bir Savunma Bakanlığı uyarısı yapıldı.
I could help alert those guys and save my wife in time.
Hem oradaki adamları alarma geçirip hem de eşimi kurtarabilirdim.
♪ Serafina, alert us when you have eyes on the rear door.
Serafina'nın gözü arka kapıda olup bizi bilgilendirecek.
Which is why cyber divisions of the FBI, Homeland, NSA, and Metro are all on the highest alert.
Bu yüzden FBI'ın, Ulusal Güvenlik'in Siber Suçlar Bölümlerinde alarm verildi.
The guard releases pheromones to alert the rest of the colony.
Koruma koloninin geri kalanını uyarmak için feromon salgılıyor.
Not that I had a Google calendar alert set or anything.
- Alarm falan kurduğumdan değil de tabii.
Alert the queen.
Kraliçeyi uyar.
Please, be alert.
Lütfen, tetikte olsun.
Jonas, I heard an alert.
- Jonas, uyarıyı duydum.
You need to stay alert, Mi Young.
Burada hayatta kalmak için akıllı olmak zorundasın, Mi Young hanım.
- Alert the guards and double the sentry. - What?
- Gardiyanları uyar ve nöbetçileri iki katına çıkar.
Shall I alert the fire department?
İtfaiyeyi arayayım mı?
Amber alert. Hello?
Amber alarmı?
Will you alert the Yeoman of the Gold Pantry?
Altın takımların sorumlusuna haber verir misiniz lütfen?
Alert local law enforcement.
Güvenlik güçlerini alarma geçir.
So, stay alert.
Yani, tetikte ol.
Security alert.
Güvenlik alarmı.
- Sir, this is a terrorist alert.
- Efendim, terör alarmı var.
Stay alert, please.
Herkes hazır beklesin.
You should be more alert, I I followed for two blocks.
Dikkatli olman gerekiyor, ikinci bloktan beri seni takıp ediyorum.
Alert all the police stations.
Tüm polis birimleri alarma geçirin.
Be alert.
Uyanık ol.
Chandrakant, be alert.
Chandrakant, dikkatli olun.
Stay alert.
Tetikte olun.
Alert all check posts.
Tüm kontrol birimleri alarma geçsin.
Alert General Hux. And stop that fighter.
General Hux'a haber verin ve o savaşçıyı durdurun.
You must always be on alert.
Her zaman tetikte olmalısın.
How about a fucking spoiler alert?
Sonunu söyleseydin bari!
If a level goes above this threshold, I receive an alert and then one of you goes to see what's going on.
Eğer seviye bu eşiğin üzerine çıkarsa, alarm sinyali alırım ve sizden birisi ne olduğuna bakmaya gider.
There was another alert 10 minutes ago.
10 dakika önce bir alarm daha vardı.
I want every officer hat's not watching that house... walking these woods, high alert.
Eve bakmayan memurun şapkasını bu ormanda yürütürüm.
- No, I just got a Google alert.
Hayır, Google'dan şimdi bir bildirim aldım.
The surgery will take hours, and you'll be awake, alive, and alert for every agonizing second.
Ameliyat saatler sürecek ve her acı verici saniyesinde uyanık, canlı ve tetikte olacaksınız.
They ll be on alert to arrest her.
Tutuklamak için tetikte olacaklardır.
I need you to alert cia and Interpol.
CIA ve Interpol'a haber vermen gerek.
You should be alert.
- Haberin yok mu?
I'll confirm that because the bombs had similar characteristics, I won't jump to conclusions, it's an open issue, we're alert to it.
Bunu doğrulayacağım, çünkü bombalar aynı karakteristik özelliklerde, bir sonuca varmış değilim hala açık bir konu bu, ve alarmdayız.
- Security alert.
Güvenlik alarmı.
But all troops are on alert.
Ama birliklerimiz tetikte bekliyor.
I'll alert Jeanine.
Ben Jeanine'e haber veririm.
We have an alert.
- Bekleyin, uyarı ışığımız yanıyor.
Let's just go downstairs and check it out and just be on alert. I don't fucking know! All right, let's just go, come on!
Tamam, hadi gidelim.
Nerd alert! Oh. Um...
İnek alarmı! Peki.