All i can think is traducir turco
683 traducción paralela
Well, i think the best thing for us all to do is to write down our opinions on a piece of paper, and then we can see how we stand.
Sanırım bizim için yapılacak en iyi şey düşüncelerimizi bir kağıt parçasına yazmak. Sonra nerede durduğumuzu görebiliriz.
"As for me, Uncle, all I can say is that I think... " marriage an altogether shocking thing.
Bana kalırsa evlilik dehşet verici bir şey, Amca.
All I can think of is, "Is he dead?"
Tek düşündüğüm, "Öldü mü?"
And all my husband can think of is did I carry on with some poor man who wouldn't hurt a fly!
Kocamın da tek düşündüğü, sineği bile incitemeyecek bir adamla oynaştığımı düşünmesi!
All I can think of now is to leave once again, to get away.
Şu anda tek düşünebildiğim yine yola koyulup, gitmek.
Do you think, when all this business is over, I can call and ask you out to dinner... or dancing or just to talk, in a purely personal way?
Acaba şu mesleki ilişkimiz bittiğinde seni sadece kişisel olarak yemeğe dansa veya sırf muhabbet etmeye davet edebilir miyim?
All I can say is I think you're a cad.
Tek söyleyebileceğim, se-sen hödüğün tekisin.
All I can think of is Pop out there, helpless while you went glory hunting.
Tek düşündüğüm, Pop, orada savunmasızca dururken senin zafer avına çıkman.
I think Mr Entwhistle is disturbed because he can't take you to the party and dance all over your feet.
Sanırım Bay Entwhistle seni bu gece partiye götüremediği ve geçen defaki gibi ayaklarına basa basa dans edemediği için rahatsız oldu.
Someone holds up the stagecoach, your brother is killed and all you can think about is hanging the Dancin'Kid.
Biri posta arabasını soymuş, kardeşin öldürülmüş, seninse tek düşündüğün Dancin'Kid'i sallandırmak.
I keep thinking about the H-bomb, but all I can do is think!
Sürekli hidrojen bombasını düşünüp duruyorum... ama yapabileceğim tek şey düşünmek!
In fact, I can think of no reason at all for him to do what he is doing.
Aslında, bu yaptıkları için hiçbir sebep düşünemiyorum.
Terrible things have happened these past two days, yet all I can do is think of myself.
Bu son iki günde berbat şeyler oldu, fakat yapabildiğimin hepsi sadece kendimi düşünmek.
Well, you see, whatever people do think and say, all we are is good friends, and I can get along without you now.
Şey, görüyorsun, insanlar ne düşlünür ne söylerlerse, hep iyi arkadaş olduk, ve artık ben sensiz başımın çaresine bakabilirim.
All I can think of is how much everything must have cost.
Tek düşünebildiğim her şeyin kaça mal olduğu.
Golly, just think you can put those words down on paper like that and all I can do is hem brassieres.
Kelimeleri kâğıda döküşünü düşünüyorum da benim tek yapabildiğim şey sutyen.
All I can think of is poor Fred home suffering.
Tek düşünebildiğim zavallı Fred'in evde acı çektiği.
All I can think of is, "Dear God, make him well, make him well."
Sadece, "Tanrım, onu iyileştir." diyorum, o kadar.
I don't understand you. We've done all these things for you and all you can do is think about the key.
Tüm bunları senin için yaptık, senin ise tek düşündüğün şey anahtar.
All I can see, feel or think about is woman.
Tek gördüğüm, hissettiğim ve düşündüğüm kadın.
I am putting myself to the fullest possible use which is all, I think, that any conscious entity can ever hope to do.
Kendimi bütünüyle, mümkün olan en yoğun kullanıma sokuyorum ve bilinci yerinde her varlık da hep bunu yapabilmeyi ister.
All I can think of is helping my father through some difficult times.
Hayır, hiç de öyle değil.
I have the results here... of all the interviews and the aptitude tests that you took last week... and from them we've built up clear impression of the person you are... and I think I can say without fear of contradiction... that the ideal job for you is accountancy.
Sonuçlar burada. Tüm mülakatlarınız, geçen hafta girdiğiniz yetenek testlerine bakarak sizin kişiliğiniz hakkında oldukça kesin bir izlenim edindik ve kesin olarak söyleyebilirim ki sizin için en ideal iş muhasebecilik.
And then all I can think about is, like, trying to snuff it.
Ve sonra tek düşünebildiğim tahtalı köye gitmeye çalışmak oluyor.
I guess I'm lucky I'm still irresponsible because all I can think about is my father.
Sanırım hala sorumsuz olduğum için çok şanslıyım. Çünkü babamdan başka bir şey düşünemiyorum.
I think the only way that any of us can ever be happy is to let it all hang out.
Bence herhangi birimizin mutlu olabileceği tek yol tamamen özgür takılmak.
I think the only way that any of us can ever be happy is to let it all hang out.
Sanırım herhangi birimizin mutlu olabileceği tek yol tamamen özgür takılmak.
I think the only way that any of us can ever be happy is to let it all hang out.
Bence herhangi birimizin mutlu olabileceği tek yol serbest takılmak.
When now I think you can behold such sights and keep the natural ruby of your cheeks when mine is blanched with fear.
Sen de aynı şeyleri görüyorsun ama yanaklarının allığı değişmiyor oysa benimkilerde korkudan renk kalmıyor.
I'm amazed that in an age where we nearly all think marriage is hell that you can find any clients.
Herkesin evliliği cehennem olarak gördüğü bir çağda... -... müşteri bulman çok şaşırtıcı.
All I can think about is Daisy.
Tek düşünebildiğim Daisy.
All I can say is that she behaves like this because she's a woman who loves her neighbour and I think you will be her next neighbour.
Tek şunu söyleyebilirim ki onun böyle davranmasının sebebi komşusunu çok seven bir kadın olması. Ve senin onun yeni komşusu olacağını düşünüyorum.
And all I can think of... is this.
Ve tek düşünebildiğim bu.
All right, I run off... to the Beverly Hills Hotel... and I find myself a little, innocent girl... and I sit there with her... and all she can think about is my graying temples.
Pekâlâ, ben Beverly Hills Oteli'ne gidiyorum kendime küçük masum bir kız bulacağım onunla kalacağım ve onun tek yapacağı kır düşmüş şakaklarımı düşünmek olacak.
All you can think of is women. I'm tired of you, and now you've killed someone.
Yeter artık, tek düşündügün şey kadınlar ve en sonunda birinide öldürdün.
All I can think of is trunks.
Aklima gelen tek sey erkek mayosu.
Notjust what I see, but all I can think of is money.
Tek istediğim para değil sadece, Tek düşündüğüm şey paradır benim.
... and all I can think of while I sit there is that I'm paying a babysitter $ 3.25 an hour to listen to his problems.
Orada oturmuş, tek düşündüğüm ise onun sorunlarını dinlemek için bakıcıya saatte 3.25 dolar ödediğimdi.
It's funny, but all I can think about... is my silly dog barking all night... and me just wishing Al would come home.
Çok komik, ama tek düşündüğüm aptal köpeğimin bütün gece bağırdığı, Ve benim de Al'ın eve gelmesini istediğimdir.
Uh, don't think me rude, but is there, in fact, anything I can do for you at all?
Kaba biri olduğumu düşünmeyin. Sizin için yapabileceğim bir şey var mı?
All of a sudden, all I can think about is how stupid they are.
Birdenbire, tek düşünebildiğim şey ne kadar aptal olduklarıydı.
Now all I can do is think about fucking.
Şimdi ise tek düşündüğüm düzüşmek!
I think I can help you with the sore buns, Diane, but... .. the rest of what you say is all over my head.
Sanırım "sore buns" konusunda yardımcı olabilirim, Diane, ama diğerleri beni aşar.
Ever since I heard this news, all I can think of is how I may be coming to the end of my life with nothing to show for it.
O haberi duyduğumdan beri bütün düşündüğüm hayatımda daha hiçbir şey yapmadan sona gelmem.
All I can think about is you and my wife...
Tek düşündüğüm sen ve eşimin...
I've had it, baby. And all I can think of to say is, "Shit!"
Ben şimdi öyleyim ve tek söyleyebildiğim kahretsin.
It's strange, but all I can think about now is what my mother used to say to me when I was young :
Bu garip ama, şu an tek düşündüğüm şey annemin bana küçükken söyledikleri :
Knowing you only two days and all I can think of is how we would be together.
Seni yalnız iki gündür tanıyorum, beraber olmayı nasıl düşünebilirim?
All I've seen is a bunch of low foreheads... who think they can change the world with dreams and talk.
Tek gördüğüm bir grup alnı açık..... ve sadece konuşup hayal kurarak dünyayı değiştirebileceklerini sanıyorlar.
All I can think about is getting home and jumping into bed.
Tek istediğim eve gidip yatağıma atlamak.
All I can think about is having you on my desk.
Tüm düşünebildiğim sana masamın üzerinde sahip olabilmek.