English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / Already

Already traducir turco

112,242 traducción paralela
That's more than 500 men, plus those already there.
Çoktan oraya giden adamlar dahil 500 adamdan fazla eder.
I've already married Alfred's daughter.
Zaten Alfred'in kızı ile evlendim.
I already told you the bunker's not an answer.
Sana söylemiştim, sığınak bir cevap değil.
Had a lot of interest already,
Epey ilgi gördü.
Future me already has.
Gelecekteki ben zaten yaptı.
Air Force One is already in the air, but POTUS is staying locked up tight, safe in the White House.
Hava Kuvvetleri çoktan havada, ama başkan Beyaz Saray'da tutulacak.
Although I ask that those who have already joined be granted the right to remain.
Bununla birlikte geçmişte sığınan kişilere kalma hakkının verilmesini istiyorum.
This one's already affecting his brain.
Şuradaki şimdiden beynini etkiliyor.
You already did, don't you remember?
Bunu zaten yaptın. Hatırlamıyor musun?
Bruises are already fading.
Morluklar geçmeye başlamış bile.
Broadmore and Hassan have already lost their heads.
Broadmore ve Hasan başlarını çoktan kaybetti.
Just back from the dead, already found a new way to die.
Ölümden henüz dönmüş ama ölmek için çoktan yeni bir yol bulmuş.
I'd say I've had too much experience already, if you know what I mean.
Yeterince şey gördüm zaten. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Black rain is already here.
Karayağmur geldi bile.
You already found the second dawn bunker.
İkinci Şafak sığınağını bulmuşsun.
I've already made my statement.
İfademi zaten verdim.
Trading is already closed for the day.
Mesai bitti zaten.
If that hasn't already happened, then, uh, it will be taking place before President Kirkman goes into surgery.
Henüz konuştu mu, bilmiyorum ama ameliyata girmeden konuşacağı kesin.
I already told Director Foerstel I don't know where she is.
FBI Başkanı Forstell'e söyledim, yerini bilmiyorum.
The Dow Jones Industrial Average has already plunged a staggering 2,000 points in one day, after the shooting of President Kirkman.
Dow Jones endüstri ortalaması, Başkan Kirkman'ın vurulmasının ardından bir gün içinde muazzam bir düşüşle 2000 puan iniş göstermişti.
Look, I already told you. The president is out of surgery and he's resting comfortably.
Başkan ameliyattan çıktı ve yatağında istirahat ediyor.
I already answered that question. If any of you have questions I haven't already answered, please feel free to ask.
Ona zaten cevap verdim, cevapsız kalan sorunuz varsa lütfen buyurun, sorun.
I already talked to the FBI, weeks ago, about Captain MacLeish.
Haftalar önce Yüzbaşı MacLeish hakkında FBI ile zaten görüştüm.
And she's already decided that she's gonna ask you to buy her a pony for her birthday.
Doğum gününde senden midilli istemeye de - karar verdi bile.
And I'm sure the Joint Chiefs have already emphasized that Naruba is strategically worthless.
Eminim generaller de Naruba'nın stratejik önemsizliğini vurgulamıştır.
You're already here?
Geldin mi? Tamam.
He hasn't even left the White House grounds. Already he's hijacking our agenda.
Herif daha Beyaz Saray'dan çıkmadı ama politikalarımıza çöküyor.
There's already talk of a Bowman White House run.
Bowman'ın başkan adaylığı konuşulmaya başladı bile.
I already reported that she denies any wrongdoing.
Herhangi bir suistimali reddettiğini yazdım zaten.
These names have already been approved by a working group from within your own party.
Bu isimler partiniz dâhilindeki bir çalışma grubunca onandı.
Oh, yes, sir. But you already have a Senate, one with a Republican majority.
Evet efendim ama bir Senato'nuz var, Cumhuriyetçiler de çoğunlukta.
So, rather than delay the wheels of justice any longer debating the merits of a potential Chief Justice, we propose to proceed with the eight already considered and approved.
O yüzden adaletin işleyişini, olası bir mahkeme başkanının niteliklerini tartışarak daha fazla oyalamamak adına hâlihazırda onanmış olan sekiz adayla devam etmeyi öneriyoruz.
- Maybe... maybe he's talked to her. - I already tried.
Belki onunla konuşmuştur.
- I want every agency on this. - It's already done.
- Tüm teşkilatlar peşine düşsün.
You're already shaking me down?
Hemen bilgi sızdırmaya çalışıyorsun.
Yeah, bureaucrats who simply confirm the facts they already know.
Evet, zaten bildikleri gerçekleri tasdik edecek olan bürokrat tanıklar.
I've already answered this question.
Bunu cevaplamıştım.
As I said earlier, Madame, I am not at liberty to comment on that any further than I already have.
Önceden de dediğim gibi madam, bu konuda zaten söylediğimden fazlasını söylemem mümkün değil.
It's already being done, sir.
- Yönlendirdik zaten.
I already told you... I had nothing to do with this.
Dedim ya, bunun benimle bir alakası yok.
I already gave your story a "No comment."
"Yorum yok" dedim ya.
By the time I had gotten there, he had already been taken to the morgue.
Oraya vardığımda, çoktan morga götürülmüştü.
No, he won't accept that, he already doesn't trust us.
Hayır, bunu kabul etmeyecek, zaten bize güvenmiyor.
I'm already through it.
Zaten ben zaten geldim.
Oh, come on, you shutting it down already?
Oh, hadi, bu kadar erken mi gidiyorsun?
I already have someone.
zaten sevdiğim biri var.
But the president needs counsel, and I might have already told him that we can count on you.
Ama Başkan'ın danışmana ihtiyacı var ve...
It's already done.
Verdim.
They already checked me out.
Gittim zaten, bir şey yokmuş.
The corruption had already been exposed.
Yolsuzluk zaten ortaya çıkmıştı.
We need a way in. We already have one.
Bir yol gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]