And he's not traducir turco
8,335 traducción paralela
Except A, he's not acting, and B, he's got a watertight alibi.
A, demek ki rol yapmıyor ve B, suç mahallinde olmadığı su götürmez.
Hey, I need this job, and once this Joe guy takes one look at these puff pastries, he might cut me some slack when he sees my other "not so puff" pastries.
Hey, bu işe ihtiyacım var ve şu Joe denen adam buradaki hoş tatlıları gördükten sonra diğer pek de hoş olmayan tatlılar konusunda bana anlayış gösterebilir.
No, he's not answering his phone, Booth, and his car isn't at his apartment, so talking isn't an option, is it?
Telefonunu açmıyor, arabası evinde değil yani konuşamayız, değil mi?
So, the fruit and nut-powered Richard Hammond has not only ruined his testes, his penis and his anus, but he's fallen off!
Sonuç olarak meyveyle çalışan Hammond sadece testislerini, penisini ve anüsünü mahvetmemiş bir de bisikletten düşmüştü.
Whether he knows the victims or not, he's hit his stride and he's not gonna take time to cool off.
Kurbanları tanısa da tanımasa da havaya girdi ve sakinleşmeye vakit ayırmayacak.
It's not fair. That he does this to me, and he gets to go out and live his life.
Bana bunları yaşatıp kendisinin bu şekilde yaşaması hiç adil değil.
So, he was getting in and out, just not the way we thought.
- İçeri girip çıkmış, sadece bizim sandığımız gibi değil.
- I would if we could find him, but he's not at his place and he's not answering his phone.
- Bulabilsek getirirdik ama evinde yok ve telefonuna da cevap vermiyor.
And if Chin's gonna go down, he's not gonna go down without a fight.
Eğer Chin gidecekse de çarpışarak gidecek.
But now that he's taken lives and gotten away with it, he's not gonna stop again until he decides to move on.
Ama artık can alıyor ve yakalanmıyorsa bu işi bırakmaya karar vermeden durmayacaktır.
And she doesn't know he's an ex-cop, that's he's not gonna lay down if his job is to protect the place.
Emekli polis olduğunu bilmiyormuş,... adamın işi mekânı korumaksa asla yerde kalmazdı.
The dam contractor knew that bringing large amounts of cement and rock up to the dam construction site would be very, very costly, so he thought, " Hey, let's not do that.
Aynen öyle. Barajın müteahhit büyük miktarda çimento dökmenin ve baraja taş döşemenin çok çok pahalı olacağını biliyordu. O da dedi ki...
So Mike tells me that story about how he's just not listened to by anybody in his family, and then later on, I get a job writing on a TV show for Cedric the Entertainer.
Mike bunu bana anlattı, ailesi tarafından anlaşılmadığını falan. Sonra Şovmen Cedric TV programına yazar olarak alındım.
He's not sitting there waiting for her and trying to think of things to not come, like giant garbage bags with no food in them or whatever.
Daha uzun dayanıp boşalmamak için aklına kötü düşünceler getirmeyecek. İçinde yemek olmayan devasa çöp poşetleri falan.
And he's not dirty, and I resent being questioned like this.
Ve suçlu falan değil. Böyle sorgulanmaktan da hiç hoşlanmıyorum.
Yes, of course he is, but he's in a meeting, and you can not be seen stopping by for chits and / or chats.
Evet, elbette içeride ama bir toplantıda ve seninle konuşurken görülmemeli.
Yeah, but even if he does exist- - and we've found no evidence of that- - it's still not a direct threat to us, which means if you told Cat, she'd be cancelling the wedding for no reason.
Evet, ama öyle bile olsa... buna dair bir kanıt bulamadık. bu hala bizi direkt olarak tehdit etmiyor. Bu da demek oluyor ki eğer Cat'e söylersen boşu boşuna düğünü iptal edecek.
Well, I know someone who does, and he's right down the hall, and I'm guessing he's not gonna be the least bit happy when he finds out...
Koridorun sağında yetkisi olan birini tanıyorum. Tahminimce bunu duyduğunda çok mutlu olmayacaktır.
He's looking for me everywhere, and he will not stop until he finds me.
Her yeri arayacak ve beni bulana kadar durmayacaktır.
He's bodyguard, and has not trained pa questioning.
O bir koruma. Daha önce hiç sorgulama yapmadı.
Each factor, taken separately, is not conclusive but put them together and it's clear you haven't found your man because he's a woman.
İki faktörü de ayrı ayrı ele alırsan kesin değildir ama onları bir araya getirdiğinde her şey ortadadır adamınızı henüz bulamadınız çünkü o bir kadın.
At first I almost missed it because there's not even a file for him, but I triple-checked the inmate manifest, cross-checked that with the attendance logs, and it turns out that one day 3 months ago he just vanished.
Önce gözümden kaçtı çünkü bir dosyası yok, ama mahkum listesini üç kez tarayıp kayıt günlükleriyle karşılaştırdım. Görünüşe göre 3 ay önce ortadan kaybolmuş.
Look, we've got to get out of here before he comes back and kills us. He's not gonna kill us.
Bak, geri dönüp bizi öldürmeden evvel buradan çıkmamız gerek.
One of the least fun things in life is when your gay bro... he's gay, and he knows you're not gay, and he tries to touch your wiener anyway.
Gay kankanın senin gay olamdığını bilmesine rağmen aletine dokunmaya çalışması pek de hoş olmuyor.
Chanel, and you better not tell anybody Boone's gay... even though he is... because golf frats aren't big on gay dudes, and because we like hitting golf balls with the gay-straight alliance kids, and I would like to keep doing that.
Chanel, ve Boone'un gay olduğunu kimseye söylemesen iyi edersin çünkü golf derneği gaylerden pek hoşlanmıyor ve gayler ve heterolar olarak golf oynamayı seviyoruz bunu bozmayı istemem.
And he's not gonna talk to us about his feelings and emotions.
Bizimle, düşünceleri ve duyguları hakkında konuşmaz.
I can't track his cell phone and he's not answering my calls.
Cep telefonunu izleyemiyorum ve telefonlarımı açmıyor.
Which is probably not an act because he's genuinely nice and he thinks "shucks" is the "S" word.
Muhtemelen numara da değildi çünkü hakikaten iyi bir çocuk ve "pittir" i küfür sanıyor herhâlde.
He would choose a man who knew a world outside of a fishing village, not a man who spreads lies about an impostor Jesus, but a man who can add beauty and power and truth to his message...
Balıkçı kasabasının dışındaki dünyayı bilen bir adamı seçerdi. Sahtekar İsa ile ilgili yalanlar yayan bir adam yerine, mesajına güzellik ve güç ve hakikat katacak bir adamı. Öyle bir adam...
Well, that's probably true, but that doesn't mean they're not communicating, and she does know where he is.
Bu muhtemelen doğrudur fakat bu iletişim kurmadıklarını göstermez. Üstelik kadın oğlunun yerini biliyor.
Yeah. That's because Cole knew he couldn't leave her out there, not once I was onto him, so he put her back in the car and dumped it and the body someplace else.
Bulamazlar tabii çünkü Cole ben onu orada yakaladıktan sonra ormana bırakamayacağını biliyordu, cesedi arabasına geri koydu ve başka bir yere attı.
It's not cheating since I'm not going out with Rita and after all he just suddenly had a girlfriend himself!
Sonuçta birden kız arkadaşı olmamı söyleyen kendisi ve Ritayla da henüz çıkmıyorum.
He's been living with my wife and I for a while, and a more delightful companion you will not find.
Bir süredir bizimle birlikte yaşıyor ve ondan daha iyisi bulamazsın.
We dated some, but he was into partying and drugs, and that's not my scene, so we broke up.
Bir süre çıktık ama partiler ve uyuşturucuya meraklıydı. Bu da bana göre değildi ve ayrıldık.
The problem is, if he's not behind the kidnapping, we don't have any other leads and it's... a little over an hour till the deadline.
Sorun şu ki kaçırılmanın ardında o yoksa elimizde başka bir şey yok ve bir saatten biraz fazla süremiz var. Kaçıranlarla haberleşmemizin yolu da yok.
He's not my friend and he's not my brother.
Ne arkadaşım ne de ağabeyim o benim.
And of course that's not gonna happen now that he's, you know, dead.
Ve artık ölü olduğuna göre tersi olmayacak.
I manipulated him, his life, and he's not the only one.
Hayatıyla oynadım, ve sadece onunkiyle de değil.
And if the first 200 people who come in contact with him think he's tainted, it's not gonna work.
Karşılaştığı ilk 200 insan düzgün biri olduğuna ikna olmazsa bu işin olacağını sanmıyorum.
Sean Ramsey may not be what we asked for, but he was what was given to us, and his vision is what's saving the world.
Sean Ramsey bizim istediğimiz kişi değildi belki. Ama bize verilen oydu ve vizyonu dünyayı kurtarıyordu.
He's lucky he lost his footing on a bowling alley and not pitched roof, Lieutenant.
Ayağı kaydığı için şanslı yine, teğmen.
But Vernon's a good kid, and if these pictures get out, not only is his contract gonna get killed, but whatever little innocence he has left is gonna get completely fucking destroyed.
Ame Vernon iyi biri. Eğer bu fotoğraflar sızarsa kontratını iptal etmekle bitmeyecek. Masumiyetinden geri kalan ne varsa o da tamamen altüst olacak.
We gonna tell him someone we know, but can't disclose, has been bitten by a deadly snake that may or may not be native to this area, and he just has to trust us and give us that snake, even though venomous snakes are regulated by the state, and giving us one could land him in prison?
Müdüre, adını veremeyeceğimiz bir tanıdığı ölümcül zehirli bir yılan ısırdı o yılan da bu bölgenin yılanı olabilir de olmayabilir de diyeceğiz o da lafımıza güvenip, zehirli yılanların eyalet denetiminde olması ve birini bile bize vermesi hapse sokabilecekken, o yılanı bize teslim edecek öyle mi?
Well, let's hope he's on the run and not dead already.
Umarım firardadır, ölü değildir.
He composed a fiction which implied she had many sexual partners, and he claimed he was sterile and therefore did not have the physical capacity to procreate a child.
Chrisann'ın çok sayıda cinsel partneri olduğunu ima eden bir kurgu oluşturdu ve kendisi de kısır olduğu için çocuk yapacak fiziksel yeterliliğe sahip olmadığını iddia etti.
He had to make a decision whether he really wanted to take on that role because being CEO of Apple is an all-consuming role, and I'm not sure Steve thought that that's something that he wanted to do for what turned out to be the rest of his life.
O rolü gerçekten üstlenmek isteyip istemediğine karar vermek zorundaydı. Çünkü Apple'ın CEO'su olmak çok önemli bir roldü ve Steve'in, hayatının sonuna kadar yapmak istediği şeyin bu olduğunu düşündüğünden emin değilim.
Assumption is he was hit where he dropped the sign, seeing that he was probably fighting for his life as he was dragged into the bushes and not thinking about getting to Salem.
Tahminimize göre elindeki tabelayı düşürdüğü yerde saldırıya uğramış. Ormanın içine sürüklenirken hayatı için savaşıyor olduğunu ve Salem'e gitmeyi düşünmediğini düşünecek olursak mantıklı bir çıkarım.
B-But I've tried to call him for the last two hours and he's not picking up.
- İki saattir arıyorum ve açmıyor. - Evet, tamam.
Nick wouldn't just make that up, and he certainly wouldn't call and tell us that if it's not true.
Nick'in bunu uyduracak hâli yok. Doğru olmasa arayıp söylemezdi de.
And he's not answering.
Açmıyor.
He's literally a statue. And she, with her beak, she taps him in the eye. And he does not move.
Erkek olan hiç hareket etmezken... dişi olan gagasıyla erkeğin gözünü gagalar!
and he's like 99
and he's 185
and he's right 54
and he's dead 61
and he's gone 47
and he's back 17
and he's good 16
and he's off 32
and he's here 18
he's not my boyfriend 125
and he's 185
and he's right 54
and he's dead 61
and he's gone 47
and he's back 17
and he's good 16
and he's off 32
and he's here 18
he's not my boyfriend 125
he's not worth it 85
he's not gonna make it 43
he's not here anymore 22
he's not ready 47
he's not 1460
he's not there 182
he's not here 947
he's not responding 40
he's not my friend 74
he's not here now 24
he's not gonna make it 43
he's not here anymore 22
he's not ready 47
he's not 1460
he's not there 182
he's not here 947
he's not responding 40
he's not my friend 74
he's not here now 24