And how do i do that traducir turco
879 traducción paralela
And how do I do that?
Nasıl yapacağım?
I know how you feel. And there's nothing I can say or do to help you, except that well, I wish it wish could have been me instead of Frankie.
Neler çektiğinin farkındayım ve acını hafifletmek için ne yapabilirim, ne söyleyebilirim bilmiyorum.
I want to show her that I believe in her, and how else can I do it?
Ona inandığımı başka nasıl gösterebilirim?
I'll do the fishing, Disko you just get out that checkerboard and try to figure out how really smart you are.
Balıkları ben tutacağım Disko. Sen dama tahtanı çıkar da ne kadar akıllı olduğunu bulmaya uğraş.
He'll be here in a few moments, and I've come to tell you that when you meet him... you're to say, "How do you do, gracious sir?"
Birkaç dakika içinde burada olacak, ve ben de onunla tanıştığın zaman "Nasılsınız, saygıdeğer efendim?" demeni söylemeye geldim.
How could you do this to me? And why should you go now that it's all over, and I need you? - Why?
Rhett, bunu bana nasıl yaparsın neden herşey bittikten ve sana bu kadar ihtiyacım varken gidiyorsun?
That's what I'm gonna do and that means I'm gonna tell you what to do every day, how to button your buttons and when to blow your noses.
Ben de böyle yapacağım. Size hergün ne yapacağınızı söyleyeceğim, nasıl düğmenizi ilikleyeceğinizi ve nasıl burnunuzu sileceğinizi.
Look, do you remember that medal that I used to wear, that sharp-shooters medal, and how much I used to like guns?
Bak, taktığım o metal parçasını keskin nişancı madalyasını ve silahları ne kadar sevdiğimi falan hatırlıyor musun?
I should speak with the empress! - And how will you do that?
İmparatoriçeyi derhal görmem gerek!
What I'm going to do is ask a few questions about how you met, what your plans are and things like that.
Ne yapacağımızı anlatayım. Size birkaç soru soracağım. Nasıl tanıştınız, neler planlıyorsunuz türünden sorular.
How do you think I feel to find out that you haven't been there the whole time and it's been a merry little adventure?
Sence nasıl bir his... onca zaman göründüğün gibi olmadığını, bunun senin için... önemsiz bir macera olduğunu öğrenmek?
I've seen what they do to a guy, how they drag him out of jail in the middle of the night, how a mob like that mob out there, they start drinking and then they start thinking,
Önce içiyorlar sonra düşünüyorlar.
And that's how I'm going to do it.
Ben de öyle yapacağım.
I only know how to torture and strangle people ; and I do that well.
Ben sadece insanlara işkence yapmaktan ve infaz etmekten anlarım, işimi de iyi yaparım.
Do you think that, do you, Cliff? Do you know how many years I spent planning and fixing this business?
Bu işi planlayıp yoluna sokmak için kaç yılımı verdiğimi biliyor musun?
That's how I see it, and that's what I'll do.
Benim anladığım bu. Yapacağım da bu.
How many times do I have to tell you that I love you... and that if you don't find the strength to act... you will destroy your life and mine?
Sana kaç defa daha seni sevdiğimi ve eğer kendinde kuvvet bulamazsan hem kendi hayatını, hem de benimkini mahvedeceğini söylemem gerek
And how do I explain to Washington that the officer who lost those guns are. now roaming Mexico trying to hand over a waggon load of unpowder?
Peki ben Washington'a bir araba dolusu silahı kaybeden subayın. şimdi Meksikaya yol alıp bir araba dolusu barutu birilerine teslim edeceğini nasıl açıklayayım. Unutun bunu!
How do I know that you are sincere and that you're not acting?
Rol yaptığını veya samimi olduğunu nasıl bilebilirim?
Now I don't pretend to tell you how to find happiness and love, when every day is just a struggle to survive... but I do insist that you do survive.
Her gün yaşam savaşı verilirken, mutluluk ve sevgiyi nasıl bulacağınızı anlatacak değilim. Ama ayakta kalmanız konusunda ısrar ediyorum.
And if he dies... If he dies, how do I know that I didn't kill him?
Ve o ölürse onu öldürmediğimi nereden bileceğim?
Mr. Grauber I don't care how you do it I wanna know where that thing is and what..
- Bay Grauber, nasıl yaparsınız umurumda değil ama o şeyin nerede olduğunu bilmek istiyorum.
And how are you going to arrange that? I'm rather counting on you to do it, since you're on such intimate terms with Fraulein von Hoffmanstal.
- Bayan von Hoffmanstal ile samimisin, bu konuda sana güvenebilirim diye düşündüm.
You know as well as I do their brain system is not developed in either the vocal or abstract-thinking area. Yes, sir, but they do have the power of speech, and it is for you gentlemen to assess how far that power can be exercised intelligently.
Evet, efendim ; fakat bunlar konuşma yeteneğine sahipler ve bu yeteneklerinin ne kadar zekice kullanıldığını ölçmek siz beylere düşüyor.
And how do I find that?
Onu nasıl bulurum?
You realize the only thing I know how to do is fly, and a duck can do that :
Bildiğim tek şeyin, nasıl uçulacağı olduğunun farkındasın, ve bunu bir ördek de yapabilir.
And I'll do every goddamn thing I can to get her to leave ya. Before you get her pregnant like you did that English girl and God knows how many others :
İngiliz kızına ve tanrı bilir başka kaç tanesine yaptığın gibi Cathy'yi hamile bırakmadan önce, seni terketmesi için her lanet şeyi yapacağım.
And how do you propose I do that?
Bunu nasıl yapmamı önerirsiniz?
You know, I know I fouled up that typing test but I do know how to work a manual and if you get any calls for a manual typist I'd appreciate it, you know?
Daktilo sınavını berbat ettiğimi biliyorum ama elimle iyi iş yaparım. El işi gerektiren bir pozisyon olursa buna memnun olurum, anlıyor musun?
"I'll break them all and come to you" "How much do you bet that I can do that for you?" "How much do you bet that I can do that for you?"
" bunları parçalayarak sabrederek sana geleceğim senin için girebileceğim hiçbir bahis yoktur senin için girebileceğim hiçbir bahis yoktur
I want to look up to God and say, "How the hell did you do that... and why the hell can't I?"
Tanrıya sormak istiyorum'Nasıl becerdin bunu? ' 'Ve ben neden beceremiyorum?
For the same reason that you have now hidden in the bushes to see if I would cry and how I would do it.
Ne diye mi? Fundalıklar arasında benim ağladığımı görmek için, Acaba ağlayacak mı, ağlamayacak mı nasıl ağlayacak?
But if that was you and me out there, baby I would have shown you how to do it right
But ifthat wasyou andme out there, baby l wouldhave shownyou howto do it right
Did you see that there are dressed and how do I move?
Orada nasıl hareket ettiğimi ve giyindiğimi gördün mü?
And how do you know that I'll kill him for you?
Peki, onu senin için öldüreceğimi nereden biliyorsun?
I assume that this case has something to do with it... that those sort of operations exist here, and I don't care how or who runs it...
Sanırım bu olayın da bununla bir ilişkisi var ve bu tür operasyonlar burada oluyor. Kim yönetiyor, kim yapıyor umrumda değil sadece bunu, oğlumu bulmak için kullanmanızı istiyorum.
Alvy did it. And I suppose that dummy taught him how to do it.
Alvy yaptı.
And how do I know that it's dangerous?
Peki tehlikede olacağımı nasıl anlayacağım?
And when I saw how slimy the human brain was I knew that's what I wanted to do with my life.
İnsan beyninin ne kadar nemli ve yapışkan olduğunu görünce hayatta ne yapmak istediğimi anladım.
You know, Crockett, I've been doing some thinking about that possible leak, and, uh, well, how well do you know this Lieutenant Rodriguez?
Biliyor musun, Crockett, şu bölümdeki sızıntı olayı biraz kafamı kurcaladı... Şu Teğmen Rodriguez'i ne kadar iyi tanırsın?
Get yourself a curling iron and a hair dye, that's how I do Vanessa's hair.
Kendine bigudi makinesi ve saç boyası al, Ben Vanessa'nın saçlarını böyle yapıyorum.
How is it that you and Daulton... I mean, where do you know him from?
Sen ve Daulton nasıl beraber- - Yani nereden tanıyorsun onu?
So that means you will do what I say when I say and how I say.
Ve bu da demek oluyor ki ne söylersem, ne zaman söylersem, nasıl söylersem, onu yapacaksın.
And might I ask how we're going to do that?
Bunu nasıl yapacağımızı sorabilir miyim?
Say, how do you feel... about going across the street and telling her that I'm a cop... and I'm not a phone man and I've been lying to her and I've been taking pictures and looking at her through telescopes and... - Uh-uh.
Sokağın karşısına gidip ona benim polis olduğumu, telefoncu olmadığımı ve ona yalan söylediğimi, fotoğraflarını çektiğimi ve teleskopla izlediğimi söyler misin?
I know how happy you are and I wouldn't do anything in the world to get in the way of that happiness.
Çok mutlusun, biliyorum. Bu mutluluğu bozmamak için her şeyi yaparım.
I DON'T KNOW HOW AND NEITHER DO YOU, AND THAT'S WHY YOU DO IT SO BADLY.
- Bunu biliyorum, ve seni tanıyamıyorum. İşleri kötüye götürdün.
And even if this one fits... and I'm not saying that it does... how do you know it's the right one when you haven't tried any others on?
Bu kafana uysa bile uyduğunu da söylemiyorum ama ötekileri denemeden doğru olan olduğunu nasıl bilirsin?
And by context, I mean the institutional memory that is critical to understand why and how, and that's those who are analysts, and do commentary, and those who can explain.
Yıl boyunca yaptığım yüzlerce konuşma, yazdığım mektuplar, yayımlanan kitaplar,... entellektüeller ya da politikacılar için değil ki, hepsi benim sade halk dediğim kesim için.
I need to learn how he processes information, and the only way I know how to do that is by giving him perceptual tests.
Bunu yapmak için bildiğim tek yolsa, algı testleri yapmak.
And how do you expect us to go about doing that?
- en kolay yolu bu. - Peki bunu nasıI yapacağız?