English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And i'm fine

And i'm fine traducir turco

2,077 traducción paralela
I'm going to have a daughter and treat her just like fine china.
Kızım olacak, sanki ince porselenmiş gibi dikkat edeceğim.
And I'm doing just fine.
Bir sürü şeyle uğraştım, gayet de iyiyim.
Stress ¿? Well it spend a lot this year, but we talked and it seems I'm fine with it. ...
Stres mi?
No, I'm fine I have a meeting counselor and really should be there.
Hayır, sorun değil rehberlikçiyle randevum var ve gerçekten orada olmalıyım.
So I had to... I had to suck it up when I called my mom on her birthday and act like everything was okay and say "Hey, Mom, happy birthday," you know, like, "Yeah, I am doing really good out here, everything's fine."
Annemi doğum gününde aradığımda, olanları içime atmak zorunda kaldım ve her şey yolundaymış gibi davranmak zorundaydım.
But I found the hikers and I am fine.
Ama ben yürüyüş yapmaya çıkmıştım. Ben iyiyim.
But if Quinn and Taylor say I should be fine, I'm gonna be fine.
Ama madem Quinn de, Taylor da iyi olmamı istiyor, o zaman iyi olacağım.
Perry, I thought we agreed you wouldn't page me during lunch, And I wouldn't make you do cool hip-hop handshakes. Fine.
Perry, beni yemekte çaldırmayacağın, benim de seninle süper hip-hop el sıkışmasını yapmayacağım konusunda anlaştık sanıyordum.
And since just last week, I saw one of our fine janitors eat a piece of chalk, I'm guessing the latter.
Ama geçen hafta üstün hizmetlilerimizden birinin tebeşir yediğine şahit olduğum için ikincisini seçiyorum.
And I'm not fine.
Herkese iyi olduğumu söyleyip duruyorum, ama iyi değilim.
I keep telling everybody I'm fine and I'm not fine.
Ama herkese, sürekli iyi olduğumu söylüyorum ve aslında iyi değilim.
I filed down a toothbrush to a fine point and stabbed the guard with the most kids.
Bir diş fırçasını sivrileştirip en çok çocuğu olan gardiyana sapladım. Ne?
And if it means that I'm going to hell, then fine.
Bu cehenneme gideceğim anlamına geliyorsa, tamam.
I got hold of the server and... OK, fine.
Bir server ayarladım...
⠙ ª Just sit with me tonight... ⠙ ª I mean, I know that we're over, and... I'm moving on, and that's fine... but if you don't want to... ⠙ ª Sit with me tonight... ⠙ ª
İlişkimizin bittiğini biliyorum ve devam ediyorum, gayet iyi fakat sen istemiyorsan...
Don't you think it's strange that Jeffrey Lipton kills Renee Dorsett and throws her down an elevator shaft, and the elevator was working fine all morning till the moment he steps in?
Sana da biraz tuhaf gelmiyor mu? Jeffrey Lipton, Renee Dorsett'i öldürüyor sonra da kız asansör boşluğuna düşüyor. Ve tüm sabah boyunca adam adım atıncaya dek asansör gayet güzel işliyor.
I gotta help Serena out. And then it'll give me time to give yours proper consideration, and fine-tune this one a little bit more. Nice try.
Parti için Serena'ya yardım etmeliyim böylece kağıdını sakin kafayla okurum, benimkini de gözden geçiririm.
And I'll be fine.
İyi olacağım.
I'm sure it's force majeure, and that's fine, but do me a favor and bite me first.
Eminim acil bir durumdur ama beni ısırmadan şuradan şuraya gidemezsin.
And I know you're still mad. And I'm sorry. It's fine.
- Hâlâ kızgın olduğunu biliyorum ve özür dilerim.
And maybe I'm a little ahead of you. That's fine.
Belki de ben biraz önündeyimdir, önemli değil.
Fine, Clark, I'll stay in Boston, and I won't be back on the weekends!
Tamam, Clark. Boston'da kalırım, ve hastasonları falan da gelmem!
I'm looking right at him, and he looks fine to me.
Şu anda ona bakıyorum ve bana çok iyi görünüyor.
And I know everything went fine here
Benim yaptığım müdahalede bir sorun yaşanmamıştı.
Well, I can't say there's any evidence to support this, But I'm pretty sure if you love her and she knows it, She'll be fine.
Bu söyleyeceğimi kanıtlayamam, ama kızını seversen ve bunu ona gösterirsen, işler yoluna girecektir.
Whatever you wanna do is fine by me. - But I'm late and I gotta go. - Okay.
- Ne yapmak istiyorsan ben uyarım ama şimdi gitmem gerekiyor.
No, honey. I'm fine. And gives him an unsettling gift...
Burada, bir grup apartmandan veya alev alev yanan çok katlı otoparktan bahsetmiyoruz.
I twisted my bad leg and walked on it too soon, it'll be fine in a day or two.
Kötü ayağımı burkmuştum ve bir süre öyle yürüdüm.
I know and I'm telling you that I'm fine.
Biliyorum ve sana iyiyim diyorum.
And now I'm with Pete, and Sam is with Vanessa, and it's fine.
Oldukça olgun bir hareket.
Uh, when Lieutenant Provenza comes back in to talk to the boy, in addition to our questions, I'll get him to drop the charges he made against Chief Pope, and then you're halfway free to go, is that right? Fine.
Teğmen Provenza çocukla konuşmaya girince, kendi sorularımıza ek olarak, şef Pope'a yapılan suçlamayı da düşüreceğim Ve sonra, siz gidiş yolunu yarılamış olacaksınız, doğru mu?
Well, I'm just fine and dandy.
Ben gayet iyiyim.
I used card transactions and cash withdrawals to yield a temporal map of her recent history, bolstered by Oyster card, railcard, congestion charge and parking fine data to name but four.
Onun son zamanlarda yaptıklarını bulmak için kredi kartı hareketlerini, para çekimlerini, ulaşım kartını, tren kartını trafik ve park cezalarını kullandım.
No, your dad and I are fine, honey.
Babanla bir sorunumuz yok, canım.
That used to be me roasting a turkey... until the gays took it over with whatever new turkey cooking craze... it is that you saw on the Food Network, and I'm fine with that too.
Ama sonra televizyon kanalında bir tarif gördü diye geyler işi devraldı, ona da ses etmedim.
I don't go to college here, And if you really feel like I'm crowding you two, then fine.
Burada üniversiteye gitmiyorum,... ve gerçekten de benim burada fazlalık olduğumu düşünüyorsanız, öyle olsun.
I'm fine, but Dad and Andy slept here and they won't leave.
Bir şey yok, sadece babam ve Andy burada yattılar,... ve gitmiyorlar.
No, if I get the Governor back from Shaw, then I'll be fine, but the plan is only gonna work if you help Morgan and Casey.
Patron'u Shaw'dan geri alırsam iyileşeceğim. Ama plan ancak Morgan'la Casey'ye yardım edersen işe yarar.
Look, I'm fine, you guys. But... but go ahead and ask.
Bakın, ben iyiyim, çocuklar.
Listen, I'm fine with him living out All my hopes and dreams.
Bak, benim umutlarımı ve hayallerimi başarmasıyla ile ilgili bir kırgınlığım yok.
Sarah is fine with it, and I sent Cooper cookies.
Sarah ile konuştum, Cooper'a kurabiye yollayacağım.
Oh, right, just like in high school, when I accidentally ripped your jelly shoes, and you walked around for a week saying, " I'm fine.
Ah, tabi, aynen lisedeyken olduğun gibisin, Kazara parlak ayakkabılarını koparttığım zaman etrafta "sorun yok, ben iyiyim" diyerek dolanmıştın.
I told the director that I'm seeing the best psychoanalyst in New York and that I'm sure I'll be fine.
Yönetmene New'York'un en iyi psikanalistiyle görüştüğümü ve iyi olacağımı söyledim.
And I was like, "fine," because I didn't want To go back to class and spend the morning Staring at those Georgia O'keefe flower vaginas.
Ben de "Tamam" dedim çünkü sınıfın yanına geri dönüp bütün sabahımı Georgia O'keefe'nin Çiçek Vajinaları'resimlerine bakmakla geçirmek istemiyordum.
In New York and that I'm sure I'd be fine.
Yönetmene New York'un en iyi psikanalistini görmeye başladığımı ve bir sorunumun kalmayacağını söyledim.
Fine, I guess we can take gumdrop road through Carol Canyon and stop at the cave.
Sanırım Jelibon Yolu'ndan gidip Şarkı Kanyonu'ndan geçerek mağaraya uğrayabiliriz.
I was bit ten minutes ago, and I'm... fine.
On dakika önce ısırıldım ve gayet iiiiiiiiiiiii İyi.
Fine. I will talk to him. And Mr. Donaghy will understand'cause he's my best friend in the whole world,
İyi, onunla konuşurum ve Bay Donaghy bunu anlayacaktır, çünkü o benim dünyadaki en iyi arkadaşım.
I'm fine... soon as I go home and have a big bag of mint milanos.
Eve gider gitmez bir kutu Mint Milanos yersem iyi olacağım.
Fine. I'll just shoot you, and tell people I did the plan.
Seni böyle vuracağım ve soranlara planı anlatacağım.
And I'm fine with that.
Ama hiç önemli değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]